BIST 10.001
DOLAR 35,32
EURO 36,48
ALTIN 3.034,45
HABER /  GÜNCEL

Radyasyon kaşıklıyoruz

Irak’tan sokulan tonlarca radyoaktif hurdayı eritip piyasaya çatal kaşık olarak sürmüşler.

Abone ol


Vicdansızlığın sınırı yok Irak’tan sokulan tonlarca radyoaktif hurdayı eritip piyasaya sürmüşler Soframızdaki çatal kaşıkta bile radyasyon var


Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), radyasyonlu hurda malzemelerinin, eritilerek günlük hayatta kullandığımız metal aksamlı araç ve gerecin yapımında kullanılmış olabileceğini açıkladı.

CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın isteği üzerine bir rapor hazırlayan TAEK, Türkiye’ye hurda malzemelerin girişinin 28 Haziran 2005 tarihinden bu yana yasaklandığını hatırlattı... Bu tarihe kadar yakalanan radyasyonlu hurda malzemelerinin çok büyük bölümünün 2004 ve 2005’te yurda sokulduğunu kaydeden TAEK, radyasyonlu hurda girişi için özellikle Habur sınır kapısının kullanıldığını belirtti. Tam 49 olayın meydana geldiği Habur’u 9 olayla İstanbul izledi. Sarp kapısı 5, Edirne 2 olayla bunları izledi.

GÜNLÜK HAYATTA KULLANIYORUZ

TAEK’in raporuna göre, 1993’ten 2003’e kadar toplam 24 radyoaktif madde içeren olaya rastlandı. Ancak, ABD’nin Irak’a girmesinden sonra olaylar birdenbire inanılmaz sayılara ulaştı. 2004’te 33, Kasım 2005’e kadar da 22 tane radyoaktif madde içerin olay tespit edildi. TAEK ülkemiz için görünen tehlikeye şu sözlerle dikkat çekti: “Gerek nükleer maddelerin terörist organizasyonların eline geçmesi potansiyeli, gerekse başıboş radyasyon kaynaklarının hurda malzemelerinin arasına karışarak eritilmeleri ve günlük hayatta sıkça kullandığımız birçok metal aksamlı araç ve gerecin yapımında kullanılabilmeleri potansiyeli, ülkemiz ve komşu ülkeler için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Sınır kapıları sürekli kontrol altında tutulmalı.”

RAKAM BELLİ DEĞİL

TAEK, metal endüstrisine hammadde sağlamak amacıyla, gerek yurt içi ve gerekse yurtdışından temin edilen büyük miktarlarda hurda metal kullanıldığını açıklarken, 23 tesiste 35 radyasyon ölçüm sistemi ile bunun denetlendiğini belirtti. Radyasyon ölçümü yapılabilen tesislerde geçen yıl 15 adet Cs-132, 20 adet Co-60, 25 adet gösterge paneli, 54 uçak motoru parçası (Th-232), 42 uçaksavar parçası (Ra-226) dahil, 604 radyoaktif hurda ve 24 ton çeşitli radyoaktif malzeme tespit edilerek, atık işleme tesislerine alındığı açıklandı. Raporu inceleyen CHP’li Tacidar Seyhan, “Türkiye hapı yutmuş” dedi.

Sağlık için büyük risk

TAEK’te Radyasyon Uzmanı olarak görev yapan Nükleer Yüksek Mühendis Yusuf Ergun Togay’ın, “Radyasyon ve biz” adlı kitabında, hurda malzemelerin eritilerek yeniden kullanılması durumunda doğabilecek tehlikeler şöyle sıralanıyor:

Kısırlık tehlikesi: Radyasyonun iki tür etkisi var. Somatik ve genetik etkiler. Somatik etki, radyasyona maruz kalan insanın kendi bedeni üzerindeki kısa süreli etkiler. Radyasyon yanıkları, katarakt, geçici kısırlık, gibi etkiler olabilir. Genetik etkiler ise bir sonraki nesillere genlerle taşınan etkilerdir. Mesela fare dudaklılık, yüzde ve vücuttaki eksikli ya da fazlalıklı doğumlar gibi.

Kanser tehlikesi: Genetik etkiler gibi kanser de uzun süreli etkilerdir. Piyasaya sürülen radyasyonlu malzemeden yapılma çatal, bıçak, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi eşyaları kullanan kişilerin uzun sürede kanser riskleri artıyor. Kesin bir bilimsel rapor olmamasına rağmen radyasyona maruz kalmanın kanseri tetikleyici olduğu bir gerçektir.

Sofrada ışınlanıyoruz

Radyasyonlu malzemenin sürekli kullanımı radyasyonun olumsuz etkilerini artırıcı bir özellik. Radyasyonlu hurda malzemesinin dönüşümü ile elde edilen çatal bıçaktaki oran düşük olabilir, ama sürekli kullanılan ve temas edilen bir eşya olduğu için olumsuz etkileri daha fazla. Bu malzemeleri kullanmak, radyasyon ışınlanmasına maruz kalmak demek.

Ali OBUZ / ANKARA

TUZLA ZEHİR MEZARLIĞI

İstanbul Tuzla’da Orhanlı beldesindeki zehirli atık dolu varillerin bulunduğu bölgenin 200 metre uzağında başka variller ve tıbbi atıklar, 500 metre uzaktaki Aydınlı Konaşlı Mevkii’nde ise toprağa gömülü variller bulundu. Uzmanlar ‘hemen bertaraf edilsin’ derken İstanbul Çevre ve Orman İl Müdürlüğü varillerin önümüzdeki hafta kaldırılacağını açıkladı.

Vatandaşların ihbarı üzerine Konaşlı Mevkii’nde dere yatağına yakın bölgede bugün 4 varilin bulunmasının ardından, aynı arazideki yüksek bir noktada yeni variller ve çuvalların içinde tıbbi atıklar olduğu görüldü. Bölgede faaliyet gösteren sebze-meyve üretiminin yapıldığı seralara yaklaşık 200 metre mesafede bulunan varillerden akan sızıntıların da dereye karıştığı gözlendi.

SERALAR KONTROL ALTINDA

Tuzla Kaymakamı Fahri Keser, ‘’Seraları etkileyecek durumun tespit edilmesi halinde üretim durdurulacak ve mevcut üretime el konulacak’’ dedi. İzmit Atık ve Artıkları Arıtma, Yakma ve Değerlendirme A.Ş. Genel Müdürü Bilal Şengün ise varillerin bertarafının yanı sıra atıkların karıştığı toprağın da temizlenmesi gerektiği bildirildi. Bu arada TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Çevre Bakanı Orhan Pepe, ellerinde bilgi kesinleştikten sonra sorumlu firmayı Türkiye’ye teşhir edeceklerini söyledi.

Öte yandan Çevre ve Orman İstanbul İl Müdürlüğü'nce, Tuzla Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusu dilekçesi ile birlikte olayla ilgili dijital kamera görüntüleri de sunuldu. Öte yandan zehirli atıkları bıraktığı iddia edilen Ünifar Kimya Sanayi AŞ’den alınan numuneler TÜBİTAK’a gönderildi.

Sibel ÜNLÜ / İSTANBUL

‘O VARİLLER KANSER ETTİ’

2 bin 800 nüfuslu Mescit Mahallesi, zehirli varillerin 500 metre ötesinde. Bu mahallede yaşayan Karadağ ailesi ise varillerin kurbanı olduklarına inanıyorlar.

Güladi Karadağ, 2004 ‘ün Eylül ayında evlerinin çevresindeki trafik yoğunluğunu fark edip jandarmaya ihbar etmiş. “Önce kepçe geldi. Birkaç gün sonra kırmızı renkli bir büyük damper buraya variller bıraktı. 100 kadarını gördük. Şüphelendim ve jandarmaya bildirdim. Plakayı sordular, verdim. Ama kimse gelip de burada ne olduğuna bakmadı” diyor. Karadağ’a 1 yıl önce kanser teşhisi konmuş, 22 yaşındaki oğlu 5-6 aydır her yemekten sonra kusuyor, eşi ise astım hastası. Altı yıl önce Büyükada’dan gelerek Tuzla’da yaptırdıkları evlerine yerleştiklerini söyleyen Saime Karadağ ise , ”Evimize taşındığımızda hepimizin sağlığı yerindeydi. Varillerin gömülmesinin ardından bölgeyi ağır bir koku kapladı. Bunun faturasını ailece ödüyoruz“ diye konuştu.

ZEHİRİN ÜZERİNDE HIDRELLEZ KUTLAMASI

Mescit Mahallesi Muhtarı Abdullah Aydın, Değirmentepe’de her yıl 10 bin kişinin katılımıyla Hıdrellez Şenlikleri’nin yapıldığını söyledi. Aydın, ”Bu yıl 7 Mayıs’ta yapmayı planladığımız şenliklere variller engel olacak” diye konuştu. Muhtar Aydın böglede yayılan ağır kokunun doğanın kokusu olduğunu savundu. Bölgedeki şahıs arazilerinin TOKİ tarafından alındığını söyleyen Aydın, “ Hatta tebligatla şahısların arsaları alındı” diye konuştu.

Mehmet CANITATLI - Engin AKBAŞ / İSTANBUL

ANALİZ SONUÇLARI AÇIKLANSIN

Zehirli varil olayında “Fail kim?” tartışması sürerken Greenpeace Akdeniz Kampanya Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, “Fail, bir değil birçok. Analiz raporu bir an önce açıklanmalı. Bütün sanayi bölgelerinde aynı durum söz konusu. İzmit Körfezi, özellikle Dilovası, İzmir Aliağa, İskenderun ve Mersin tehdit altında” dedi.

Dökmecibaşı, sadece bu tip suçlara iştirak edenlerle ilgili cezaların artırılacağının ilan edilmesinin yetmeyeceğini, orta ve uzun vadede Türkiye’nin atık politikasının çerçevesinin artık çizilmesi gerektiğini belirtt. Banu Dökmecibaşı, “Böyle vak’alar yaşamamak için politika şarttır. Tehlikeli katı atıkların yakılması da yanlıştır. Gelişmiş ülkeler temiz üretim kavramına geçerken, bizler hala 20’nci yüzyıldan kalma klora bağlı, modası geçmiş kimyasal üretim modelleriyle sanayicilik yapıyoruz” diye konuştu.

Dökmecibaşı, “AB, REACH adıyla bilinen ve temiz üretimi öngören yeni bir yönetmeliği yakında yürürlüğe sokacak, Türkiye şayet bir atık politikası belirlemezse bu konuda çok başımız ağrır” diyerek de uyarıda bulundu. Dökmecibaşı, Çevre Bakanı Osman Pepe’nin, zehirli varil analiz raporunu ve bu işin failini bir an önce açıklaması gerektiğine de dikkat çekti.

Bilindiği gibi, Türkiye’nin AB ile uyum sürecinde 35 fasıldan en önemlisi olan “Çevre faslı”ndaki müktesebat ve mevzuat uyumu için 30 milyar doları aşkın maliyet hesabı yapılıyor. Bu harcama ile Türk sanayicilerin fabrikalarını tümüyle yenilenmesi ve AB’nin atık ve çevre yönetmeliklerine aynen uymaları gerekiyor.

Perihan ÇAKIROĞLU / İSTANBUL

FENOL, İLAÇ SANAYİİNDE KULLANILMAZ

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin Tuzla’da toprağın altından çıkarılan zehirli varillerle ilgili sözleri, kimya sanayicilerini kızdırdı. “Bu açgözlü sanayicinin adını yakında açıklayacağız” diyen Pepe’ye cevap veren Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı Timur Erk, “Bakan, varilde fenol olduğunu söylüyor. Fenolün aslı likit değil kristaldir. İlaç sanayinde fenol kullanılmaz. Dolayısıyla da adı açıklanmayan vicdansız bizden olamaz” dedi. Erk, fenolün bir yan sanayi ürünü olduğunu dolayısıyla varilleri toprağa gömenin reçine üretimi veya boya sanayi ile uğraşan birisi olduğunu tahmin ettiğini söyledi.

ÜÇLÜ SORUMLULUK

Erk şöyle konuştu: “Bakan Pepe’nin, analiz sonuçları açıklanmadan demeç vermesini yanlış buluyoruz. Çünkü, söyledikleri birçok sektör mensubunu şaibe altında bırakıyor. Bizim derneğin 60 üyesi vardır ve dernek 1993’ten bu yana Avrupa Kimya Sanayicileri Konfederasyonu’na üye. Bu üyeliğin anlamı da ‘Üçlü Sorumluluk’ diye tanımlanan ‘Responsible Care’e imza atılmasıdır. Yani, üretim ve atık konusundaki çevre kriterlerine

Kaynak : www.bugun.com.tr