BIST 9.660
DOLAR 34,59
EURO 36,28
ALTIN 2.988,78
HABER /  GÜNCEL

Radikal Peker'i neden görmedi?

Radikal Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan bugün köşesinde bu sorunun cevabını verdi... Bakın Peker'le ilgili gelişmeler Radikal'de neden 'haber' olmadı...

Abone ol

Çete haberlerinin özendirici olduğunu savunan Radikal'in tepe ismi İsmet Berkan, Sedat Peker haberlerine neden yer verilmediğini bakın nasıl anlattı...

Peker haberleri bizde niye yok?

Okuyucularımızın gözünden kaçmamıştır, Türk basınının geri kalanında bir haftadır sürmekte olan Sedat Peker haberleri fırtınası Radikal'de hiç yer almıyor. Bunun nedeni, bizim o haberleri atlıyor ya da haberlere ulaşamıyor olmamız değil; tam tersine bilinçli bir tercihle somut gelişmeler dışında kalan haberleri yayımlamamayı seçtik. Yayımladığımız haberleri de abartmadan, birinci sayfamızda değil iç sayfalarımızda değerlendirdik. Bugün bu kararımızı neden aldığımızı size anlatmaya çalışacağım ama şimdiden söyleyeyim, bu kararın doğru karar olduğundan bugün geçen haftakine göre daha fazla eminim. Ve önümüzdeki dönemde öteki gazetelerin ve televizyonların da bizim gibi düşünmeye başlayıp, bizimle aynı duyarlığı paylaşacaklarını düşünüyorum.

Neyse, bu girişi fazla uzatmadan, kararımızın nedenlerini anlatmaya başlayayım:

Aynen terör haberlerinde olduğu gibi organize suç şebekeleriyle ilgili haberlerde de çok dikkatli davranılması gerektiğine inanıyorum. Basit bir örneğim var: Nuriş Çetesi.

Başlangıcında mahalle çapında olan bu küçük çete, basının ilgisine mazhar olduktan sonra belki kendilerinin bile ummadığı kadar büyüdü. En azından etkisi mahalle çapında olmaktan çıkıp Türkiye'nin her bir yanına yayıldı; çünkü biz gazetecilerin haber şehveti sayesinde onları tanımayan kalmadı.

Sedat Peker de, 'bu âlem'e aslında basın yoluyla girdi. Bundan sekiz yıl önce, gazeteler ve televizyonlarda Sedat Peker, zayıfın yanında uyuşturucu satıcısının karşısında olan bir nevi 'Köroğlu' gibi tanıtıldı.
Kendince adalet dağıtan bir 'Çağdaş Köroğlu.'

Sedat Peker, mafya olarak serpilip gelişmek için halkla ilişkiler faaliyetlerine önem vermek gerektiğini kavrayan ilk organize suç çetesi şefiydi herhalde. Yaşı yetmediği halde kendisini 'Ülkücü Mafya' olarak tanıtmaya çalıştı, bir internet sitesi açarak ve açılışa ünlüleri davet ederek medyada yer buldu. Sansasyonel cinayetleri kendince çok iyi kullandı.

Hiç kuşkunuz olmasın, geçen hafta boyunca bütün gazete ve televizyonların manşetinde yer almak, başlıca gündem maddesi olmak Sedat Peker'i hiç ama hiç rahatsız etmedi, tam tersine onun bu durumdan çok memnun olduğuna adım gibi eminim. Arayıp da bulamadığı fırsatı polis ve medya işbirliği içinde istemeden de olsa ona sundular.

Polis hâlâ daha Sedat Peker'i yıpratacağını düşündüğü 'renkli' ayrıntıları basına sızdırmaya devam ediyor. Siz bu satırları okurken bazı gazetelerimizde Sedat Peker'in cinsel eğilimleri hakkında birtakım iddiaların yer aldığını görebilirsiniz. Peker'in cinsel eğilimleri ya da bilgisayarından çıkan çocuk pornolarının yürütülen soruşturmayla ne kadar ilgisi var bilemem ama polis bu bilgileri sızdırırken Peker'i kamuoyu önünde yıprattığını düşünüyor olmalı.

Ama Peker gibiler 'Reklamın kötüsü olmaz' diye düşünüyorlar aslında ve haklılar da...

İşte bu noktada Peker haberlerini yayımlamıyor olmamızın ikinci nedenine geliyoruz: Bu çeşit haberler tek bir kaynaktan akıyor bizlere; polisten. Polis, bu sızdırmayı belli bir amaç ve hedef gözeterek yapıyor. Açıkçası, polisin biz gazetecilerden isteği, soruşturulan kişinin karakterini yıpratmamız. Bunu Yargıtay-Çakıcı-MİT skandalında da gördük, şimdi de görüyoruz.

Gazetelerin yazıişleri masalarında oturan editörlerin görevi, önlerine gelen haberlerle ilgili, o haberin önünü arkasını sağını solunu görebilecekleri bilgilerle mücehhez olmaktır. Bu bilgileri çoğu zaman muhabirler sağlar, bazen o sadece tecrübedir.

Sedat Peker olayı gibi bir soruşturmayı bizim haber yapabilmemiz için, o soruşturma dosyasının tamamına hâkim olmamız, temel suçlamaları ve onların delillerini kendi inandırıcılık süzgecimizden geçirebilmemiz gerekir.

Oysa dediğim gibi, Yargıtay-MİT-Çakıcı olayında da böyleydi, şimdi de böyle; bütün bildiğimiz bölük pörçük telefon kayıtlarından, sonu miş ve muş'la biten birtakım bilgi kırıntılarından ibaret. Oysa eksik bilgi en kötü bilgidir, eksik bilgi kirli bilgidir, eksik bilgi bilinçli olarak kirletilmiş bilgidir.

Kaldı ki hazırlık soruşturmalarını yayımlamak yürürlükteki kanunlara da aykırı ve ciddi cezaları olan bir suç. Gerçi bu kanunlarla kamuoyunun bilgi alma hakkı arasındaki çelişki nedeniyle halen mahkemelerde davalarımız sürmekte ve ben yayın yasaklarının kalkacağına inanmaktayım ama bu sürecin tamamlanmasını da beklemek durumundayız.

Bilmiyorum, Peker haberlerini neden Radikal'de göremediğinizi yeterince anlatabildim mi?

Yazı: İsmet Berkan
Kaynak: