Radikal Gazetesi Kanal 7'nin kurulma aşamasında yaşananları manşetine taşıdı. İlginç detayların yer aldığı haberin ayrıntıları ise oldukça ses getirecek gibi;
Abone olKombassan'ın yöneticisi Haşim Bayram, Almanya'da işçilerden şöyle para istiyor: Cenab-ı Hakk'ın yarattığı şikâyet doğrultusunda bir TV için çalışıyoruz. Manevi kârı için katılacak ortaklar lazım bize
Kanal D'de dün gece yayımlanan '32. Gün' programı Avrupa'da çalışan binlerce Türk işçisinden 'yatırım yapmak' için topladığı yüz milyonlarca markı batırarak iflasın eşiğine gelen Kombassan'ın patronu Haşim Bayram'ın o dönemlerde Refah Partisi'nin televizyonu Kanal 7'nin kuruluş çalışmalarına da aktif olarak katıldığını ve bunun için Almanya'da camilerde para topladığını ortaya çıkardı.
Programda 7 Mayıs 1993'te Refah Partisinin kurucularından dönemin Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Haşim Bayram'ın Millli Gençlik Vakfı'na bağlı Hannover Ayasofya Camii'nde yaptıkları pazarlama toplantısından görüntüler yer alıyor. Toplantıda Karamollaoğlu, Bayram'a kefil olduğunu söylüyor ve gerekeni yapmalarını istiyor. Ardından sözü alan Bayram televizyon kadar etkili silah olmadığını belirterek pazarlama nutkuna başlıyor:
TV kadar etkili silah yok: Bismillahirrahmanirrahim. İlk önce hepinizi muhabbetle selamlıyorum. Esselamünaleyküm. Ocak sonlarına doğru buraya gelmiştik, sizlerle kısa bir sohbet yaptım. O zaman çoluğumuz var, çocuğumuz var dostumuz ahbabımız var, birlikte utanmadan seyredebileceğimiz bir TV kanalı çalışmalarının yapıldığını söylemiştim. Ve bu TV için de arada bir geleceğimi belirtmiştim o zaman. Muhterem kardeşlerim, 20. asrın son zamanlarına yaklaştığımız çağımızda TV kadar etkili silah kesinlikle yoktur.
Cenab-ı Hakk'ın şikâyetini yayınlayacağız: Bir seneye yakındır çalışma içindeyiz. Elhamdülillah belli bir noktaya geldik. Artık duyurduk bütün meseleyi dünyaya, izlenebilecek, hemde kendi çizgimizde Cenab-ı Hakkın yarattığı şikayet doğrultusunda yayın yapacak bir televizyon kanalı çalışması son süratle yapılıyor. İlk uydu dokuz aylığına tutulmuştu. Ben o zaman çıtlatmıştım, dokuz aydır para ödüyoruz. Bu uydunun yayın alanı Avrupa'nın tamamı. Hemen hemen Pekin'e kadar, Asya'nın tamamına yakın, Afrika'nın Güney Afrika hariç, tamamı. 2-3 uydu görüşmesi var şu anda. Arzumuz, öbür Amerika'nın tarafına da yayınları kapsatmak. Yani 24 saat, başlangıçta 12 ile 12-8 saat arası ama 1-2 hafta sonra 24 saate çıkacak. 24 saat 5.6 dilde birden. Aynı programın bir kanaldan Türkçe izlerken, bir kanaldan İngilizce, bir kanaldan Arapça. Bu şekilde çok köklü çalışma yapacağız.
Reklamdan büyük para kazanacağız: Geçen sene para ödenerek yapılan reklam 4.5-5 trilyon lira civarında. Geçen seneki rakamları konuşuyorum. Bu reklam pastasının yüzde 4,5-5 kadarını alabilirsek, biz bir senelik 24 saat yayın yapmak suretiyle, televizyonun masrafları hayli hayli çıkarıyor. Eğer yüzde 15-20'lik bir pay alabilirsek, 1-1.5 tirilyon gibi de net bir maddi kâr görünüyor,
İnsanı yaradılış seviyesine getireceğiz: En sosyal insanlar dediğiniz adam bile bizim kanalı izleyecek. Neden? Biz insana insanca yaklaşacağız. Çizgi film vereceğiz, sinema filmi vereceğiz, spor programlarıyla diğer her türlü programı da... İnsana insan gibi yaklaşacağız. İnsanı sömürmeyeceğiz, hatta latife filan olsun diye söylemiyorum. Siz sabah işe gittiniz, ayrıldınız evinizden. Biz o gün evdeki bacılarımıza, annelerimize öyle yayın programları koyacağız ki, hem işini yapacak hem onu izleyecek. Eve geldiğinizde akşam yorgun argın, sizin hanımınız ve çocuğunuzun size karşı davranışının müspet yönde değiştiğini göreceksiniz. Biz onları o şekilde eğiteceğiz. Ve endirekt yollarla insanı yaradılış gayesi çizgisine getirmeye vesile olmaya çalışacağız.
Kendiniz için para yatırın: Kardeşlerim; toparlamak üzereyim. Şimdi hak verirsiniz ki böyle bir kanal için çok ciddi meblağ lazım. Biz ilk önce şöyle düşündük: ya 5-6 şirket gelip bunu kuralım. Kimseye yük olmayalım. Bunun için çalışma yaptık. Mesela bizim şirketimiz var, kendimizin, Kombassan. 25-30 milyar hatta 50 milyar verelim, dedik. Böyle 3-5 kişi çıksa, veya şirket bu iş biter.
Bize manevi ortak lazım: Kar zarar ortaklığı üzerine çalışan Yeni Dünya İletişim A.Ş. isimli bir şirket (Kanal 7'nin sahibi olan şirket), televizyon şirketi kuruldu. Şirketin yönetim kurulu başkanı, eski imar ve iskân bakanlarımızdan sayın Recai Kutan Beyefendidir. Başkan yardımcısı halihazırda benim. Muhasebe yöneticisi Zekeriya Karaman bey. Kardeşlerim; şimdi kâr zarar ortaklığı üzerine çalışıyor şirket. Yalnız ben hemen şunu belirteyim: kâr zarar ortaklıkta ben televizyonu sadece maddi kâr gibi düşünen bir insanlarla yola çıkmak istemem. Bunun manevi karından dolayı ortak olursam, ondan dolayı ortak olmak isterim, diyen insanlar lazım bize.
Televizyonda büyük para kazanırsınız: Televizyonda büyük maddi menfaatler olur. Manevi menfaatinden dolayı, Allah rızası için belirtmek isteriz. Kâr ve zarar ortaklığı üzerine dedik. Hisseler en düşük 200 mark, 200 marktan, 5 bin marka kadar gidiyor. 200 mark da olur, 400 mark da. 600 mark da olur, 800 mark da olur, bin'de, 2 bin'de olur, 5 bin de.
Yakamıza yapışın: Ortak olacaksın, bir liralık hissen olsun, yakasına yapışacaksın yönetici olan adamın. Arkadaş, hani verdiğim bir liranın önemi yok ama yıllardır beklediğimiz bir özlem var, arzu var. Siz, Müslümanların pırıl pırıl arzusunu heba edemezsiniz, yapacaksan adam gibi yap. Yapmayacaksan def ol git, diyebilir. Onun için ortaklık sistemi getirilmiştir. Herkes sorabilsin diye. 200 marktan 5 bin marka kadar. Şimdi tabii bir çok şeyler açısından da.
Şimdi ortak ol, sonra öde: Sabırla dinlediniz, Allah razı olsun. Kardeşlerim, sorularını sorsun, sonuç olarak kardeşlerim 5,6 dakika onları cevaplayalım. Ondan sonra senetleri burada satışa çıkaracağız. Yani ortaklığı dağıtacağız daha doğrusu. Parası olmayan kardeşimiz olabilir. Burada vekil bırakacağız, parayı 3-5 gün sonra verebilir. Tekrar ediyorum, Allah rızası için, içinizden geldiği şekilde. Parası olmayabilir. O zaman desin ki: Yarabbi, param yok, olsa verirdim. Hayırlı iş. Bunlar başarsın diye dua etsin. Benim için 100 bin marktan eftal. Çünkü rahmet bir tanenin içinde mi, bir harmanın içinde mi, bilemeyiz. Buyrun soru sorabilirsiniz.
'Hisse satmak için gelmedim'
İsteyen girer. Ben özellikle şunu rica ediyorum. Ya geliyor, hocadan ya da şirketten, bizi hislendiriyor, efendim ondan sonra, bu heyecanla bir şeyler topluyorlar, ben bunu çok duyduğum için gittiğim yerlerde, yani bu çok bu televizyon için değil de böyle günlük sohbetlerde; valla hocam diyorlar, karılarımızın kolundan, boynundan altını çıkarmana razıyız. Böyle istemiyoruz. Eğer televizyon bu kanalı istiyorsak, Allah rızası için, çoluğumuzun, çocuğumuzun o zararlı yayınlardan, kurtulmasını istiyorsanız, gerçek haberlere bir an evvel tanışmak istiyorsanız, efendim bu namussuzlardan, bu dünyayı kasıp kavuran zalimlerden bir an evvel kurtulmak istiyorsanız, televizyon kadar etkili bir silah yok. 1 milyon, 1 milyar. Bir televizyon helal olsun. Ben Türkiye'nin bütün köylerini bir senede dolaşamam. Ama bir televizyon kanalıyla günde bin sefer dolaşırım. Doğru mu? Bu kadar etkili. Öyleyse bunun manasını, önemini anlatmaya uzun uzun gerek yok. Kâr ve zarar ortaklığı üzerine çalışıyor. Ne dediği belli."
'Bu, namazdan da önemli mesele'
Haşim Bayram'ın gurbetçilere verdiği nutuk ve soruların yanıtlanmasının ardından sıra hisse satışına geliyor. Ancak camidekilerin namaza durmak istemeleri üzerine Ayasofya Camii Derneği Başkanı Hüseyin Işık cemaate şöyle sesleniyor:
"Şimdi ben bir teklifte bulunacağım. Hocamdan Allah razı olsun, Mustafa kardeşten de.
Şimdi namaza durmayacağız. Bu mesele şu anda namazdan önemli. Namazı biraz geciktirsek de sonra da olabilir. Şimdi biz hepimiz, başta ben olmak üzere sıraya geçeceğiz.
Ben öyle istiyorum. Mustafa kardeş de öyle istiyor. Siz nasıl istiyorsunuz? Bana göre en güzeli budur.
Sıraya geçeceğiz. Oradan hepimiz ismimizi yazdıracağız. Ve ondan sonra dönüp gelip namazımızı kılacağız."
kaynak: