Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Gelirken sokakları gezdim. Burada belediyecilik diye bir şey yok. Van buna layık mı ? Artık bu yanlış gidiş...
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Gelirken sokakları gezdim. Burada belediyecilik diye bir şey yok. Van buna layık mı ? Artık bu yanlış gidişe Rabia işaretiyle dur diyelim" dedi.
Hastane Caddesi’ndeki Beşyol miting alanında düzenlenen toplu açılış törenine Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra Pakistan Pencap Eyalet Başbakanı Şahbaz Şerif, bakanlar ile Ankara, Ağrı, Bitlis, Bingöl, Muş ve Van illerinin milletvekilleri katıldı.
Miting havasında düzenlenen açılış töreninde konuşan Pakistan Pencap Eyalet Başbakanı Şahbaz Şerif, Başbakan Erdoğan’a teşekkür etti. Türkiye’nin, dünyanın 16. büyük ekonomik gücü haline geldiğini ifade eden Şahbaz Şerif, “Havalimanında gelirken Sayın Erdoğan için bu sevgi selini gördüğüm zaman anladım ki, bu onun halka hizmetinin bir ispatıdır. Türkiye Cumhuriyeti dünyanın 16. büyük ekonomik gücü haline gelmiştir. Bu yalnız İslam aleminde değil, bütün dünyada kabul edilmiştir. 2011 yılında Pakistan’da meydana gelen sel felaketinde Sayın Başbakan ve kızları oraya gelip insanlarla kucaklaşmışlardır. 2006 depreminde de yüzlerce milyon dolarlık yardım yapılmıştır. Türkiye ve Pakistan kardeşliği kıyamete kadar devam edecektir. 5 yıldır Pencap eyaletinin başbakanlığını yaptım ve Türk yatırımcılar gelip Pencap’ta yatırım yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi temizlik işlerinde bize yardımcı oldu ve çok temiz bir hal aldık. Metrobüs projesi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından tamamlandı ve her gün 140 bin kişi seyahat etmektedir. Bundan dolayı Başbakan Erdoğan’a teşekkür ediyorum. Pakistan, Türkiye’nin peşinden gelecek. Türkiye gibi Pakistan da kalkınacak ve biz iki büyük ülke olacağız” dedi.
"Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganlarıyla kürsüye çıkan Başbakan Erdoğan ise, 2 yıl önce yaşanan Van depremine dikkat çekti. Geçen yıl depremin yıl dönümünde Van’a geldiğini ifade eden Erdoğan, “Burada Van’ı yeniden imar sürecinde inşa ettiğimiz hizmetleri, yatırımları, konutları telsim etmiştik. Bugün de tu toplu açılış töreniyle Van’a kazandırdığımız hizmetlerin açılışını gerçekleştiriyoruz. Van değişiyor, ekmeğini denizden çıkarıyor. Varsın haritalarda Van Gölü denilsin. Biz ona sizin gibi deniz diyoruz. Ülkemizin bu bölgedeki demir yolu taşımacılığı Van Denizi üzerinden yapılıyor. Trenle yük dolu vagonlar buraya geliyor, gemiye yükleniyor ve diğer taraftan tekrar trene yükleniyor ancak burada da yılların getirdiği bir ihmal var. Fi tarihinden kalan 2 feribot vardı ve ancak 16 vagon taşıyabiliyordu. Yükler her iki kıyıda bekliyordu. Ülkemiz zamandan ve rekabetten kaybediyordu. Bu Van’a ve Van Denizi’ne yakışmaz. Bunu biz dedik ve onun için Van Denizi kenarında bir gemi üretim tesisi yaptık, yani tersane yaptık. Her biri 50 vagon taşıma kapasitesine sahip 221 milyon TL’ye mal olan 2 büyük feribotu burada inşa ediyoruz. Ayrıca gemi taşıma güzergahlarında iskeleleri yeniledik. Bu çalışmalar sonunda mevcut durumda gemi başına 400 ton olan taşıma kapasitesi 5 kat aratarak 2 bin tona çıktı. İnşallah önümüzdeki yıl yeni gemileri Van Denizi’nde hizmete sokuyoruz” dedi.
“TÜM GÜCÜMÜZLE VAN’IN YARDIMINA KOŞTUK”
Van Depremi’nin ardından hükümetin tüm gücüyle Van’ın yardımına koştuklarını belirten Erdoğan, “23 Ekim 2011’de depremi haber aldığımız andan itibaren tüm gücümüzle Van’ın yardımına koştuk. Depremin olduğu gün bakanlarımız, milletvekillerimiz ve ilgili bürokratlarımızla gece Van’a geldik, incelemelerde bulunduk, sokak sokak dolaştık. Gece geç saatlere kadar inceledik ve talimatları verdik, arama kurtarma çalışmalarını hızlandırdık. Ankara’ya dönüşümüzün ardından her an gözümüz kulağımız Van’da oldu. Başbakan Yardımcım Beşir Atalay Bey başta olmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanı, İçişleri Bakanı, Kalkınma Bakanı sürekli olarak burada adeta karargah kurdular ve bu karargahlarda dönemin Van valisiyle yoğun bir çalışmayı tüm bürokrat arkadaşlarımızla ve sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yürüttüler. O çalışmaları hiçbir zaman unutmam. Bu bir kardeşlik ruhuydu ve bu hizmetler ancak gönülden gelirse böyle yapılırdı. Yeni bir Van’ın nasıl inşa edileceği noktasında yoğun bir gayrete girdiler. Van’ı kendi kaderine terk etmedik, Van’ı asla yalnız bırakmadık. Van bizim canımızıdır, bizim kardeşimizdir. Bingöl’deki depreme nasıl var gücümüzle müdahale ettiysek Elazığ Karakoçan’a aynı ölçüde, Kütahya Simav Depremi’ne nasıl müdahale ettiysek Van Depremi’ne de aynı ölçüde müdahale ettik" ifadelerini kullandı.
“2 YILDA 5 MİLYAR TL”
2 yılda Van Depremi için kullandıkları kaynağın miktarının 5 milyar TL olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Van tarihinde böyle bir yatırım görmedi. Toplam bedelini alın, böyle bir yatırım yok ama biz yaptık çünkü yeni bir Van inşa etmemiz gerekirdi. Asla yetinmeyeceğiz. Tüm yaraları sarana kadar, sorunları çözene kadar çalışmaya devam edeceğiz. Sizden bir ricam var, biz size bir söz verdik, ’Van’ı büyükşehir yapacağız’ dedik ve Van’ı büyükşehir yaptık, sözümüzde durduk. Artık Van büyükşehir. Sadece şu merkezde belediye yok. Tüm sınırlarını kapsayacak şekilde bir büyükşehir oldu. Artık planlar tüm Van’da yapılacak ve bu planlarla beraber modern bir şehir inşa edeceğiz. Van’ı çok daha güzel inşa edeceğiz. Kaliteli hizmet, şehircilik kültürü olan büyükşehir belediye başkanlarıyla olur. Belediyecilik bizim işimiz, AK Parti’nin işidir. Bu kardeşiniz belediye başkanlığından geldi. İstanbul gibi bir şehrin başkanlığından geldim. Oradaki sıkıntıları bilerek buraları büyükşehir yaptık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onun için kurduk. İstiyoruz ki Van da bundan nasibini alsın. Bu meydanlarda AK belediyecilik, Van’a yakışır ruhu görmek istiyorum. Onun için durmak yok, yola devam dememiz lazım. Kapı kapı dolaşmalı, gayret etmeli. Bu bir ideoloji değil, sadece hizmet aşkıyla olur. Efendilikle olmaz, bizim kültürümüzde AK Parti iktidarının anlayışında millete efendilik yok, hizmetkar olmak var. Biz bu milletin hizmetkarıyız. Onun için Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abaza’sı, Roman’ı, Boşnak’ı kim olursa hepsi bizim kardeşimizdir. Yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz. Türk’ü Kürt’e, Kürt’ü Türk’e düşman etmeye gayret edenler, bu milletin tümünün düşmanıdır. Onun için biz siyasi Kürtçülüğe de Türkçülüğe de karşıyız. Her iki anlayış da bizim düşmanımızdır.”
“TÜRKİYE’NİN HİZMETİNDEYİZ”
Her zaman Türkiye’nin hizmetinde olduğunu söylediklerini dile getiren Erdoğan, “Türkiye’nin hizmetinde olduğumuzu hep söyledim. Bölgeler, illere, köylere göre değil, ülkenin tamamına, 7 bölge 81 vilayete, 76 milyona aynı oranda sevdalıyız. Sevgimiz hepsini kapsıyor. İstanbul neyse Van da odur, Van neyse İstanbul da odur. Bizde ayrım yok. Türkiye haritasını renklere ayıranlardan değiliz. Sadece oy aldığı yere hitap edenlerden, geri kalanlara kalbini kapatanlardan değiliz. 76 milyonun tamamı bizim için birdir, beraberdir; istinasız Türkiye’nin ta kendisidir. Türkiye için özellikle Doğu ve Güneydoğu için, Van için artık eski günler geride kalmıştır. Yaptığımız reformlarla, attığımız adımlar, çizdiğimiz yeni ufuklarla eski artık geride kalmıştır. Cumhuriyet cumhurun, yani halkın, milletin, 76 milyonun cumhuriyetidir. Her türlü ayrımcılığı elimizin tersiyle itiyoruz. İnkar, ret ve asimilasyon politikalarına asla geçit vermiyoruz. Bu ülke bizim hepimizin, bu Cumhuriyet’in hep birlikte sahibi biziz. Bu güzel topraklar üzerinde nasıl yaşadıysak bundan sonra da aynı şekilde bir olmaya, beraber olmaya devam edeceğiz. Birbirimizin diline, kültürüne, hayat tarzına, inancına, fikrine saygı göstereceğiz. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul edecek, farklılarımızı zenginlik olarak göreceğiz. Ortak bir vatanda tek bir bayrağın altında, tek millet olarak yürüyeceğiz. Tek millet, tek bayrak, tek vatan tek devlet diyoruz.”
“BAŞÖRTÜLÜLER ARTIK GERİ DÖNDÜRÜLMEYECEK”
Başörtüsü sorununa dikkat çeken Erdoğan, “Bizim tek millet dışında bir millet oluşturma gayretimiz yok çünkü millet kavramını bilmeyenler arayış içerisine giriyorlar. Millet kavramında Türk, Kürt, Laz, Arap, Çerkez, Gürcü, Boşnak da vardır. Millet kavramı bu kadar geniştir. Buna farklı anlamlar yüklemeye çalışanlar ihanet, bölücülük içerisindedir. Buna müsaade etmeyeceğiz, bunu hep birlikte başardık. Bu topraklar üzerinde acıları hep birlikte yaşadık. Zulmü, baskıyı, ötekileştirmeyi hep birlikte yaşadık. Değerlerimiz aşağılandı, kimliklerimiz yok sayıldı, bunlar artık geride kaldı. Artık düne kadar üniversitelerin kapısından mahzun geri döndürülen başörtülü kızım, kardeşim artık üniversitelerin kapısından geri döndürülmeyecek. Artık kamuda da başörtülü olarak hizmet verebilecek, bunun da adımı atıldı. Bütün bunlara rağmen katsayı denilen bir bela var. Meslek lisesinden mezun olan yüksek puan alıyor ama layık olduğu üniversiteye giremiyor. O da değişti, bütün liseler yarışta kim öne çıkarsa, hangi puanla nereyi tutarsa oraya girme hakkına sahip. Benim oğlumun aldığı puanla Boğaziçi Üniversitesi’ne gidiliyordu ama imam hatip mezunu olduğu için oraya gidemedi. İmkanımız vardı ve yurt dışına gönderdik. Kızlarım da imam hatipte okudu. Başları örtülü olduğu için ülkemdeki üniversitelere gidemediler. Onları da yurt dışına gönderdim. Bu adaletsizlik değil miydi, haksızlık değil miydi? Bu zihniyet, bu ülkeye hizmet edemezdi. Sizler bize vekalet ve görev verdiniz, biz de bunu bu demokratikleşme paketiyle bitirdik. Yola devam ediyoruz. Önümüzde daha güzel günler var. Şimdi de yasal düzenlemeyi Meclis’e göndereceğiz. Önümüzdeki haftalarda orada komisyona girerek Meclis’ten süratle geçecek” dedi.
“MİLLİ İRADE BİZİMLE EGEMEN OLMAK İSTİYOR”
Milli iradenin kendileriyle egemen olmak istediğini savunan Erdoğan şunları kaydetti:
“Türkiye’de millet iktidara gelmemize izin verdi. Milli irade bizimle egemen olmak istiyor. Bu yeni süreci sizinle birlikte inşa ettik. En başta biz sizi seviyoruz. Ama biz sizleri Allah için seviyoruz. Türk, Kürt, Zaza olduğunuz için değil, sadece yaratandan ötürü seviyoruz. Onun için de sizlerin hizmetkarı olduk. Bizim muhabbetimizin arasına girmek isteyen, silaha teröre sarılan var. Bizim kitabımızda ne terör ne silah olamaz. Silah, şiddet ve terör bugüne kadar hiçbir soruna çözüm getirmedi. Çok kan kaybettik. Artık kan kaybetmeyelim, silahlar bugüne kadar sadece kan, ölüm, acı ve gözyaşı getirdi. İşte yaklaşık 1 yıldır terör nedeniyle insanımızı gençlerimizi kaybetmiyor, terör nedeniyle yeni acılar yaşamıyoruz. 30 yıldır hasretini çektiğimiz bahara kavuşmanın sevincini hep birlikte yaşıyoruz. Köylerimiz, mezralarımız, dağlarımız, ilçe ve şehirlerimiz yeniden şenleniyor. Esnafın dükkanı, çiftçinin tarlası, sokaklarımız, caddelerimiz, gönüllerimiz yeniden şenleniyor. 30 yıldır hasretini çektiğimiz kardeşlik iklimi artık yüreklerimizi ısıtıyor. Bu sadece bir başlangıçtır. Silahlar sustuğu müddetçe şiddetsiz ve terörsüz bir ortamda siyaset daha güç kazanacak.”
“SAVAŞ LOBİSİ VAR”
Kan ve savaş lobisinin olduğunu ifade eden Erdoğan, “Huzurdan, barıştan, bahardan, rahatsız olan bir lobi, aydınlıktan gözleri kamaşan, karanlığı özleyen, çocuklarımızın, gençlerimizin yaşamasından rahatsız olan, onların kanını özleyen bir lobi var. Burada da, doğuda, batıda, içeride, eski günleri, çatışmayı, gerilimi, şiddeti özleyen, bunları yeniden bu bölgeye getirmek isteyen, terörden, onun oluşturduğu puslu havayı özleyen, siyaset toplumunu dizayn etmeye çalışan lobi var. Buna izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.
VAN BELEDİYESİ’NE ELEŞTİRİ
Konuşmasında Van Belediyesi’ni de eleştiren Erdoğan, “Gelirken sokakları gezdim. Burada belediyecilik diye bir şey yok. Van buna layık mı, bir belediyenin öncelikli hizmeti temizliktir, yoldur, su, kaldırımlar yeşildir ama ne yazık ki Van gibi bir yerde Karayollarının yaptığının dışında belediyenin yaptığı bir şey yok. Van’a yakışanı aynen yapalım, bu adımları atalım. Artık bu yanlış gidişe Rabia işaretiyle dur diyelim. Bu huzur ve barış iklimini dağıtmak isteyenlere hep birlikte dur diyelim. Silahı, şiddeti, terörü yeniden egemen kılmak isteyenlere fırsat tanımayalım. Düşmanları sevindirmeyelim, dostlarımızın yüzünü güldürelim. Suriye’de 150 bin insan öldü. Kim kimi öldürüyor, Müslüman Müslüman’ı öldürüyor. Ne için öldürüyor? Bir koltuğu korumak için, bir makamı korumak için. Adeta bir mezhep savaşı başlatıldı. Benim ülkemde de aynı şeyler yapıldı. Hepimizin er veya geç gideceği yer topraktır. 2 metrekare yere gömülecek. Hoca efendi musalla taşında merhuma veya merhumeye, er kişi niyetine, cumhurbaşkanı da olsa meclis başkanı da, başbakan da, bakan da ne olursa olsun er kişi niyetine veya hatun kişi niyetine gömecekler ve gidecekler. Bir daha uğrayan olmayacak. Orada hepimiz kendimizle baş başa kalacağız. Öyleyse bu kan niye? Mısır halkının oylarıyla iktidar olmuş Mursi’yi kendi savunma bakanı darbeyle makamından indirdi. Oradan indirebilirsin ama gönül makamlarından indiremezsin. Aslolan burayı kazanabilmektir. Şu anda oradaki Sisi’ye birileri evet diyebilir ama Rabia evet demiyor. 17 yaşındaki Esma yavrumuzu orada şehit edebilirsin ama onun ruhu er ya da geç galip gelecektir. Biz diyoruz ki bunlar bize ibret olmalı. Tarihte biz de bunları yaşadık ama Rabia Meydanı artık farklı duruyor. İnşallah halkın iradesi er ya da geç galip gelecektir. Biz bu çözüm sürecine elimizi, gövdemizi, bütün bedenimizi koyduk. Bu ülkede baharın kalıcı olmasını istiyoruz. Barış için, kardeşliğimizin kalıcı olması için sürece devam edeceğiz. Birliğimiz ve dirliğimiz için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Niyetimiz halistir, inşallah akıbette hayrolacaktır" açıklamasını yaptı.
“ÇOCUKLARINIZIN CANI ÜZERİNDEN HESAP YAPANLAR VAR”
Çocukların canı üzerinden hesap yapanlara itibar edilmemesini isteyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlara kulak asmayın. İçeride ve dışarıda Türkiye’nin geleceği üzerinde karanlık senaryo üretenlere prim vermeyin, kalbinize, gönlünüze ve bu sürece sahip çıkın. Silahların sustuğu, terörün son bulduğu bir ortamda siyaseti deveye alarak çok önemli adımlar attık. 30 Eylül’de Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı reform paketlerimizin birini açıkladık. Yasal düzenleme gerektirenleri süratle Meclis’e getireceğiz. Ülkeyi ve sizleri rahatlatmak için gerekli adımları attık. Allah izin verirse çok daha fazlasını yapacağız. Dün sorun olanlar bugün çözüme kavuştu, bugün sorun olanları tek tek çözüme kavuşturacağız. Van’ı büyükşehir olmasından dolayı kutluyorum. Van inşallah 30 Mart seçimlerinde büyükşehir belediye başkanını seçecek. İmkanlar, ödenekler artacak. Daha fazla hizmet ve yatırım gelecek. Sevgili vatandaşlarım, ideolojiyle belediyecik yapılmaz. Belediyecilik liyakatle, ehliyetle, beceriyle yapılır. Hizmet üreterek, yatırım üreterek yapılır. Van, belediyecilik noktasında bu mevcut manzarayı hak etmiyor. Çevredeki birçok il kalkınırken Van maalesef yerinde sayıyor, hatta geriye gidiyor. Van’a büyükşehir belediye başkanı seçerken liyakati, ehliyeti, beceriyi göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum. Size hizmet üreteni, hak ettiğiniz hizmeti vereni seçmenizi istiyorum.”
Toplu açılışın ardından Başbakan Erdoğan ve beraberindekiler, AK Parti İl Başkanlığının açılışını yaptı. Erdoğan, açılışın ardından Pakistan Pencap Eyaleti Başbakanı Şahbaz Şerif ile basına kapalı olarak görüştü.
Erdoğan, görüşmenin ardından Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kampüsü’ne geçecek.
(İHA)