Yazar Cengiz Çandar, Rus savaş uçağının düşürülmesiyle birlikte Türkiye'yi bekleyen riskleri yazdı.
Abone olCengiz Çandar, bugünkü köşesinde Putin'in "güçlü olan haklıdır" anlayışını yansıtan 19. yüzyıl jeopolitiğine dönebileceğini yazdı.
"Türkiye-Rusya: "19. Yüzyıl'a geri dönüş" mü?" diye soran Hürriyet yazarı Cengiz Çandar yazısının sonunda eklemeden geçmiyor: "Türkiye için hiçbir şey, 24 Kasım 2015’ten itibaren öncesi gibi olmayacak."
Türk hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının Türk F-16'lar tarafından düşürülmesi Türkiye Rusya ilişkilerini nasıl etkileyecek? Putin'le birlikte yeniden "süper güç" olmanın sinyallerini veren Rusya'nın tepkisi nasıl olacak?
Dış politika yazarlarından Cengiz Çandar, beklenmedik yeni krizi kaleme aldı. Sözü daha fazla uzatmıyor ve yazara kulak veriyoruz:
VİYANA SÜRECİNİ TIKAYABİLİR
"Yayladağı-Bayırbucak mıntıkasında Rus savaş uçağının düşürülmesinin ardından, Putin’in ABD ve Batı’ya karşı oynayacağı koz da tam bu iki noktada olabilir: Rusya’nın ateşgücünü, Halep-İdlib-Lazkiye hattında Türkiye ile Katar desteğinde hareket eden “muhalif güçler” üzerinde arttırarak kullanması ve böylece Esad rejimini daha da sağlama alması ve dolayısıyla “Viyana Süreci”ni tıkayabileceği sinyalini vermesi.
ABD ve müttefiklerinin elinde, şu sıra Viyana dışında başka bir “proje” yok.
Gözlerden kaçan ya da gereği ölçüde değerlendirilmeyen bir gelişme, Putin’in Tahran’a gidip, Hamenei tarafından kabul edilmesi ve iki ülkenin Esad’a arka çıkışı oldu.
YPG'YE AÇIK RUSYA İRAN DESTEĞİ OLABİLİR
Son gelişmeden sonra, Suriye Kürtlerinin YPG üzerinden IŞİD’e karşı ABD işbirliğindeki mücadelesi, kesin ve açık bir Rusya-İran desteğini alabilir. Türkiye’nin ilgili olduğu “Kürt sorunu”nun başka tür bir “bölgesel denklem”’in içine yerleşmesi sonucu doğabilir.
Putin’in Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a benzeyen yanlarından biri ve belki de en önde geleni, “zayıf görünmeye ve zaaf göstermeye tahammülü olmaması” ve “güç gösterisi”yle gerek iç ve gerek dış politikada ağrlık sahibi olmaya bakması.
PUTİN RÖVANŞ İÇİN FIRSAT KOLLAYACAK
Dolayısıyla, bir Rus savaş uçağının Türk savaş uçakları tarafından düşürülmesini sineye çekebileceğini beklemek gerçekçi olmaz.
Putin, bir Rus uçağının düşürülmesi üzerine, Türkiye’nin ötesinde, tüm bir Batı dünyası ve kendi iç kamuoyu nezdinde kendisini “madara” edilmiş olarak hissedecektir."
Bir yerde, bir şekilde “güç göstermesi” ihtiyacı her zamankinden fazla artmıştır.
Rusya Parlamentosu’nun Uluslararası İlişkileri Komitesi’nin başkanı Alexei Puşkov, “Ankara, açıkçası hasmane davranışının Türkiye’nin çıkarları ve ekonomisi bakımından sonuçlarını iyice tartmamış görünüyor. Sonuçları çok ciddi olacak” dedi.
Türkiye, Rusya’ya “enerji bağımlısı”. Rusya’nın bu “ekonomik” kozundan gayrı üzerinde asıl durulması gereken, Putin’in “19. Yüzyıl jeopolitiği”ne dönme eğilimi olmalı. ”Realpolitik” ve “Güçlü olan haklıdır” anlayışını yansıtan bu eğilimi göz önüne alırsak, Rusya ile Osmanlı dönemindeki çekişmelerin, önümüzdeki dönemde yaşanmaya başlanması ihtimalinin üzerinde durabiliriz.
Bu, Türkiye’yi NATO’ya her zamankinden daha bağımlı hale getirecek, dış politikada “özerk manevra alanı”nı bir hayli kısıtlayacak ve Moskova-Tahran hattını, bölgede Türkiye’nin karşısına belirgin biçimde yerleştirecek ipuçlarını taşıyor.
Bir “klişe”yi tekrarlamanın belki de zamanıdır:
Türkiye için hiçbir şey, 24 Kasım 2015’ten itibaren öncesi gibi olmayacak.
Rusya ile ilişkiler bakımından, 21. Yüzyıl’da önümüze bakalım derken, kendimizi 19. Yüzyıl’a dönmüş de bulabiliriz."
Yazının tamamı için