Başbakan Erdoğan'ın konuşması sırasında, slogan atan 3 kişi, vatandaşın saldırısına uğradı. Linç edilmek istenen protestocuları, polis güçbela kurtardı...
Abone olErdoğan'a protestoya linç girişimi 1. Medeniyetler Buluşması'nda konuşan Başbakan Erdoğan'ı protesto eden şahısları vatandaşlar linç etmek istedi. Protestocu 3 kişi polis tarafından gözaltına alındı. Erdoğan, Mustafa Kemal Üniversitesi Kampusu'nda düzenlenen ''1. Hatay Medeniyetler Buluşması''nın açılışını yaptı. 1. Medeniyetler Buluşması'nın yapılacağı Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Sökmen Kampusü'nde slogan atan Toplumsal Dayanışma Derneği üyeleri Sezai Zidani ve Belgin Ayrancı gözaltına alındı. Başbakan konuştuğu sırada "Bu medeniyetler toplantısı değil, medeniyetsizler toplantısı" diyen 3 kişi, jandarma ve polisler tarafından yakapaça gözaltına alındı. Vatandaşlar slogan 3 kişinin üzerine yürüyerek linç etmek istedi. Araya giren polis ve jandarma linç olayını önledi. Şahıslar jandarma aracına bindirilerek karakola götürüldü. Şahısların gözaltına alınması sırasında çıkan arbedede yerel televizyonlardan BRT muhabiri Arzu Seldiren şahısların yakınları tarafından saldırıya uğradı. Fenalık geçiren Seldiren meslektaşları tarafından sakinleştirildi. Bugün toplam 9 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alnanlardan ikisinin gömleğinin altında Filistin bayrağı bulundu. ERDOĞAN'IN KONUŞMASI Başbakan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, bugün farklı medeniyetlerin bir ideal etrafında bir araya geldiğini belirtti. Bu idealin ''Babil Kulesi felaketinden bu yana, insanların özlemlerinin en önemlisini temsil ettiğini'' ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Babil Kulesi efsanesi, esasen insanlık ailesinin trajik bir biçimde parçalanarak yeryüzüne dağılışını anlatmaktadır. Babil Kulesi'nde dinler ve yollar ayrılmış, insanlık bir daha birleşmemek üzere buradan yeryüzüne dağılmıştır. Kitabımız Kuran'da, insanlığın niçin kavimlere bölündüğü açıklanmaktadır: 'Sizleri kavimler halinde yarattık ki birbirinizi tanıyasınız' buyuruyor Yüce Allahımız. Buna göre, milletlere ayrılmamız bir çatışma sebebi değil, tam aksine aramızda tanışma ve diyaloğu yekün kılmak içindir. Kutsal kaynaklardaki mesaj açıktır. Bizi birbirimizden ayıran kimlik farklılıklarımız, ilahi rahmetin eseridir. Ancak eğer biz gereğini yerine getirmezsek, bu bir cezaya dönüşmektedir.'' Konuşması sık sık ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' sloganlarıyla kesilen Başbakan Erdoğan, toplantıya katılanlara da teşekkür etti. Başbakan Erdoğan ''Neden dünya bir gözyaşı vadisi olmuştur ve neden efsaneler insani acıları anlatmakta, gelecek hep sisler içinde resmedilmektedir?'' sorularını herkesin kendisine sorması gerektiğini belirterek, ''Benim bu sorulara cevabım şudur. Tarih boyunca çektiğimiz acıların, yaşadığımız savaş ve yıkımların sebebi, özünde farklılıklarımız değildir'' dedi. Farklı din, dil ve ırklara mensup olarak dünyanın farklı coğrafyalarında herkesin kendi tarihsel tecrübesini yaşadığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bunun sonucunda, farklı kültür, medeniyetler geliştirdik. İnançlarımız giderilemeyecek farklılıklara sahip olabilir ve her birimiz için bunlar vazgeçilmezdir. Bütün bunlar doğru. Ancak farklılıklarımız kaçınılmaz bir biçimde bizi çatışmaya zorlamamaktadır, zorlamamalıdır. Yani medeniyetler çatışmasını arzu edenlere biz hep birlikte şunu söyleyebilmeliyiz: Medeniyetler çatışmasına 'hayır', medeniyetler ittifakına 'evet' diyebilmeliyiz.'' ''TERÖR KAVRAMININ ÖNÜNE HİÇBİR DİNİ SIFAT OLARAK YAKIŞTIRMAYA, DÜNYADA KİMSENİN HAK VE SALAHİYETİ YOKTUR'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör kavramının önüne hiçbir dini, sıfat olarak yakıştırmaya dünyada kimsenin hak ve salahiyeti olmadığını belirterek, ''Bugüne kadar anti-semitizmi nasıl ki bir insanlık suçu olarak kabul etmişsek, bu şekilde bunu ilan ediyorsak, İslam'a fobia anlayışını da insanlık suçu olarak ilan ediyorum'' dedi. Başbakan Erdoğan, ''1. Hatay Medeniyetler Buluşması''nın açılışında yaptığı konuşmada, bugün tanık olunan çatışmaların medeniyetlerin farklılıklarının doğasından kaynaklanmadığını, bunların yanlış yorum ve inanışların eseri olarak yaşandığını söyledi. Kutsal kaynaklarda, yaradılıştan gelen farklılıkların bir zenginlik olarak takdim edildiğini belirten Erdoğan, ''Eğer bugün dünyada terör varsa, bu terör kutsal dinlerin, semavi dinlerin emri olduğu için değildir. Cahilane yapılan yorumların neticesidir. Hiçbir semavi din, insanların öldürülmesine cevaz vermez'' dedi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Eğer dünyada terör varsa, bu terörü din adına yapmak mümkün değildir. Bundan dolayıdır ki burada bir şeyi açıkça söylemek zorundayım. Terör kavramının önüne hiçbir dini, sıfat olarak yakıştırmaya dünyada kimsenin hak ve salahiyeti yoktur. Zaman zaman, hele hele 11 Eylül'den sonra dünyada terör kelimesinin önüne İslam getirilmektedir. 'İslami terör, İslamcı terör' gibi... Bunlar yanlıştır. Kabul etmemiz mümkün değildir. Aynı şekilde Hıristiyan terör de dense bunu da kabul etmemiz mümkün değildir. Aynı şekilde Musevi terör de dense bunu da kabul etmemiz mümkün değildir. Burada bir gerçeği söylemek istiyorum. Bugüne kadar anti-semitizmi nasıl ki bir insanlık suçu olarak kabul etmişsek, bu şekilde bunu ilan ediyorsak, İslama Fobia anlayışını da insanlık suçu olarak ilan ediyorum. Bunu da tüm insanlığın böyle kabul etmesi gerekir. Bunun uğruna da bu şekilde bir ortak aklın geliştirilmesi gerekir. Asıl olan budur. İnsanlığın tabiatına, yaradılışına uygun olan budur. Yoksa felaket tellallarının senaryolarında yazıldığı gibi tarih, önceden belirlenmiş bir medeniyetler savaşına doğru ilerlemek zorunda değildir. Hatta gelişmelere baktığınızda, tarihin bunun tam tersi istikamette aktığını görmekteyiz. Bunun üzerinde ciddiyetle düşünmeliyiz.'' ''KÜRESEL BARIŞ HEPİMİZİN TEMENNİSİ'' Küreselleşmenin insanlığı nereye sürüklediğini gayet iyi bildiklerini ifade eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''inkar çağında olunmadığını'' söyledi. ''Kategorik reddediş çağrılarının karşılıksız kalmaya mahkum olduğunu'' belirten Erdoğan, ''Zira herbirimiz bir diğerimizi kuşatmış durumdayız, aynı nehirde yüzüyoruz'' dedi. Globalleşme rüzgarının herkesi aynı yöne sürüklediğini kaydeden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ancak şunu iyi bilmemiz lazım: Eğer bu nehri kendi yatağında bırakır, bu akışa karşı bir mücadele oluşturmaya çalışırsak, hepimiz felakete uğrarız. Hep beraber eğer baraj setlerini kurarsak, buradan gayet güzel istifade ederiz. O zaman buradan ortak enerjiyi de üretebiliriz. Susamış insanlığa buradan suyu da istediğimiz istikamette akıtabiliriz. O zaman burada insanlık için gıda olacak tüm ürünleri yetiştirebiliriz. İşte bu, ortak aklın bir neticesi olacaktır. Tarih çevrimsel bir hat üzerinde sanki tekrar başa dönüyor, insanlık binlerce yıl aradan sonra yeniden aynı dili konuşan tek bir aile, yeryüzü tek bir coğrafyaya dönüşüyor. Dünya adeta küçük bir köy haline geliyor. Bunu hep birlikte yaşıyoruz. Bütün olumsuz yan etkilere rağmen, küreselleşme insanlığa tarihi bir fırsat sunmaktadır. Burada yapılması gereken şudur: Bir tercih. Küresel bir terör mü, yoksa küresel barış mı? Zannediyorum ki küresel barış hepimizin temennisi olacaktır. Farklılıkların ne çatışmaya dönüşmesi ne de ortadan kalkarak aynılaşmayla sonuçlanması kaçınılmaz değildir. Küreselleşmenin sunduğu üçüncü bir seçenek vardır. Çokluk içerisinde birlik, birlikte çokluk. İşte bunu yakalamak zorundayız. Yani büyüklerimizin tasavvufta ifade ettiği gibi vahdette kesret, kesrette vahdet. Din, dil, milliyet, kültür ve medeniyet gibi bizi biz yapan aidiyet bağlarımızı, kimlik değerlerimizi koruyarak insanlık temelinde buluşmaktır. Bizim çokluk içinde birlik, birlik içerisinde çokluk dediğimiz işte budur. Her birimiz kendi inanç ve medeniyet köklerimizde bunun referanslarını bulabiliriz.'' ''BAZI ŞEYLERİ AÇIK AÇIK KONUŞMA ZAMANI GELDİ'' Artık bazı şeyleri açık açık konuşmanın zamanının geldiğini belirten Başbakan Erdoğan, bu toplantıda da bunların konuşulacağını ifade etti. Artık insanların birbirini anlama, aynı dili konuşma vaktinin geldiğini söyleyen Erdoğan, ''Artık Babil Kulesi sendromunu aşmanın vakti de geldi. Eski kavgaları geleceğe taşımak yerine, daha barışçıl bir dünya inşa etme sorumluğu bizleri beklemektedir'' dedi. İspanya Başbakanı Jose Luis Zapatero ile birlikte medeniyetler ittifakı girişimini bu düşüncelerle başlattıklarını anımsatan Erdoğan, bu girişimde mutlaka başarı sağlamak zorunda olduklarını belirtti. Önlerinde ne yazık ki başka bir seçenek olmadığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: ''Çatışma ve şiddet kültürüne teslim olmamalıyız. Olamayız. Bu yüksek amaç için hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir. İnsanlığın ortak kaderi, bu çabaların sonucuna bağlı olacaktır. Zaman barışı ve refahı küreselleştirme, zaman çalışma ve diyalog zamanıdır. Zaman farklılıklar yerine ortak paydaları vurgulama, zaman insanlık değerlerini yüceltme zamanıdır. Buna bütün kalbimle inanıyorum. Hatay bir barış şehridir. Hatay'ın sesini gelin hep beraber yükseltelim. Bu mesajı gelin hep birlikte dünyaya yayalım.'' NOTLAR.. Tören öncesinde Ermeni korosu, Musevi ve Antakya koroları ile Konya Kültür Müdürlüğü tasavvuf musikisi koroları küçük birer konser verdiler. Törene, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Diyanet işleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Fener Rum Patriği Bartholomeos, Türkiye Ermenileri Patriği 2. Mesrop Mutafyan, Türk Musevileri Hahambaşı İzak Haleva ve diğer davetliler katıldılar. Başbakan Erdoğan'ın konuşması sırasında 3 kişi, ''Kahrolsun ABD, işbirlikçi AKP'' diye bağırması üzerine güvenlik güçlerince gözaltına alındı. Açılışı, çok sayıda yerli ve yabancı basın mensubu da izledi. HAVAALANI PROTOKOL DEVRİ Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından, üniversite binasında, Hatay İl Özel İdare Müdürlüğü'nce yapımına başlanan, ancak ödenek sıkıntısı nedeniyle tamamlanamayan Hatay Havalimanı'nın Ulaştırma Bakanlığı'na devrine ilişkin protokolü imzaladı. Hatay Valisi de bu imzadan sonra havaalanının bir an önce tamamlanmasını umut ettiklerini söyledi.