Sabancı Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemil Koçak'tan sitemizde çıkan bir habere tekzip geldi.
Abone olYayınınızda sözü edilen ve Sabancı Üniversitesi'nde yapılan bir konferansta
ifadelerimi yansıttığı iddia edilen haber tamamen gerçek dışıdır. Birinci Dünya
Savaşı'nın nedenleri, savaş ve Osmanlı cephelerine ve bu arada Çanakkale
ve Gelibolu cephesine ilişkin yaklaşık ikibuçuk saat süren konferasım
sırasında bu veya benzer ifadeler kullanılmamıştır. Maalesef bir dinleyicinin
anlatılanları tamamen kendisine göre yorumlaması ve bu yorumları bana ait
ifadeler şeklinde yansıtması üzüntü vericidir. Daha da üzüntü verici olan,
medyanın bazen hiç araştırma ihtiyacı duymadan, sadece duyumlara
dayanarak, bu türden gerçek olmayan ve iftira niteliğinde yazılara yer
vermesidir. Maalesef konuşmam tahrif edilerek şahsıma yönelik şiddetli bir
saldırı şekline dönüştürülmüştür.
Uzun konferansım sırasında; (a) Gelibolu'nun kara savaşlarını anlattığım son
kısımda benim ifademle Yarbay Mustafa Kemal Bey'den söz ettim.. Yani o
dönemdeki resmi ünvanından. Tarihçilerin tarihsel dönemde kullanılan isim ve
ünvanları kullanmak zorunda olduklarını, bunun tarihçiliğin ayrılmaz bir
parçası olduğunu bilmem açıklamama gerek var mıdır? (b) Atatürk'ün Gelibolu
cephesine yeniden atanmasının hikayesini anlatırken de, yeniden fiili askerlik
hizmetine dönebilmek için ne kadar çaba harcamak zorunda kaldığını, çünkü
Enver Paşa'nın başkomutan olarak ve Đttihat Terakki Cemiyeti'nin önde
gelenlerinin bu türden bir atamaya siyasi nedenlerle karşı durduğunu
anlatmış; sonunda neden orada bulunduğunu bu sürecin sonunda belitmiştim.
Kendisinin nasıl önemsiz bir komutanlıkla "ödüllendirildiği"ni anlatmışım.
Benim ifadelerim bundan ibarettir. (c) Ardından 24 nisan çarpışmalarından
sonra Alman ordu komutanı Sanders'in nasıl olup da takdirini kazandığını ve
ilk çarpışmalardan sonra cephe gerisine komutanlıktan alındığında onu
koruyup kollayan kişinin de Sanders olduğunu belirtmiştim. Aksi halde, iş
Enver Paşa'ya kalsa, belki de emekliye ayrılmak zorunda kalacağını ve
ömrünün geri kalanında sivil olarak geçireceğini bir ihtimal olarak zikretmiştim.
Đfademde Enver Paşa'nın o sıradaki değerlendirmesini aktarmakla yetinmiş,
çünkü bundan sonraki siyasal süreçte Enver Paşa ile siyasal mücadelede
bunların bilinmesinin tarihi anlamak bakımından önemli olduğunu açıklamış,
bunun nasıl askeri ve siyasi bir hakızlık olduğuna dikkat çekmiştim. Yani
yeteneksizlik ifadesi bana değil, Enver Paşa'ya aittir. (d) Ayrıca; Çanakkale
zaferinin Almanlar tarafından 1930'larda bir Alman zaferi olarak nitelenmeye
ve sahip çıkılmaya başlanınca, Almanya ile diplomatik bir kriz patlak verdiğini,
bunun üzerine Çanakkale'ye sahip çıkılmaya ve törenlerin başladığını
anlattım. Birinci dünya savaşı cephelerinin bundan ibaret olmadığını, aksine
pek çok farklı cephede çok sayıda kayıp verildiğini, en son olarak Sarıkamış'ın
son yıllarda anılmaya başlandığını örnek vererek anlattım ve diğer kayıplar
için de tören yapılmasını gereğinden söz ettim.
Okuyucuların doğru bilgilendirilmesinin ise ahlaki bir zorunluluk ve görev
olduğu kanısındayım. Bu yanlış aktarımın düzeltilmesini rica ederim.
Saygılarımla.
Prof. Dr. Cemil Koçak
Sabancı Üniversitesi