Radikal Gazetesi'nden Enis Tayman, 10 Nisan Polis Bayramı nedeniyle kendisine gelen mesajları yazdı.
Abone olBu yıl 10 Nisan Polis Bayramı, sanılanın aksine bazı polisler tarafından hiç de coşkuyla kutlanmadı.
Hatta bir bölümü sosyal paylaşım sitesi Facebook'taki profillerini karartarak bayramı protesto bile etti.
Protestoyu ben de aynı gün "Polis bugün Facebook profillerini karartacak" haberiyle gazetemden duyurdum.
Haberin ardından pek çok Emniyet mensubu telefonla ve e-posta yoluyla sorunlarını aktarırken 10 Nisan'ın kendileri için neden bayram olmadığını anlattı.
ÇEVİK POLİSLERİN İTİRAFLARI
Radikal gazetesinin haberine göre E-posta yazanlardan biri de polis memuru M.'ydi. Sekiz yıllık memur M. mektubuna son derece samimi bir itirafla başlıyor ve kendi deyişiyle neden "resmen bir HAYVAN gibi" sağa sola göstericilere saldırdığını vurucu biçimde resmediyordu.
Benzer biçimde bir trafik polisi karşılaşıtığı usulsüz uygulamalardan şikâyet ederken bir başka polis ise fiziki olarak dinlenmesinin neden mümkün olmadığını anlatıyordu. İşte kendi cümleleriyle ayda 300 saate varan sürelerde çalıştırılan, TV'deki vaatleri duyan ev sahipleriyle sürekli kavga eden, amirinin karşı odasındaki psikoloğa gidemeyen, iktidar partisinin amblemini taşıyan araca ehliyet bile soramayan polislerin mektupları:
1 MAYIS'TA YAPTIKLARIMI EKRANDA GÖRDÜM
İstanbul'da 1 Mayıs 2006 gece saat 2'de Taksim'de görev alacağımız söylendi. Biz zaten 1 önceki gün görevliydik. 1+1 çalışıyorduk. Ben sabah 07.00'de geldim. 2'de başladık Taksim'de beklemeye. Sabah saat 10.00 oldu. İnsanlar toparlanmaya başladı. Biz bir önceki günün sabahından beri ayaktayız. Sabaha kadar bize ne bir çay verdiler, ne bir su, ne bir parça ekmek. Ben en son 13.20'de gelen telefonu hatırlıyorum. Ertesi sabah 05.00'te işe gitmek için kendi evimde uyandım. Ne zaman eve geldim, önceki gün ne oldu, ne bitti hatırlamıyorum. Neyse iş yerine gittim herkeste aynı konu. Bizi ne zaman bıraktılar? Biz eve ne zaman gittik? Beyinlerimiz bir yerden sonra kitlenmiş, hatırlamıyor. Gittik bir pastanede kahvaltı yapalım dedik. Pastanede açık olan televizyonda kendimi gördüm:
YERDE YATAN BİR KADINI TEKMELİYORUM
Ben böyle bir şey yaptığımı hatırlamıyorum bile. Bütün arkadaşlarım o gün TV'deydi. Biri birinin sırtında copu parçaladı; biri bir kadını saçlarından sürüklüyor, birkaçı yere düşürdükleri birilerini dövüyor. Hiçbirimiz bu olayları hatırlamıyoruz bile. Kaldı ki ben insanın devlet için değil devletlerin insanlar için olduğuna inanan birisiyim hiçbir şekilde kötü muameleyi, kaba kuvveti savunmam veyahut uygulamam. Nereden baksanız 30-31 saat görevde kaldım demektir. Beynim bir yerde kapanmış ve resmen bir HAYVAN gibi sağa sola saldırmıştım. Sizce böyle olacağını amirler veya vali bilmiyor mu?
Ben aylık 240 saat çalışıyorum. Üstelik bu süreye ek görevler de dahil değil. Her hafta mutlaka ya sınav olur ya maç. İstirahatli saatimden en az 5-6 saat de böyle gider. Şimdi bahar da geldi başlar mitingler, konserler hatta halı saha turnuvaları. Daha önce doğu görevindeydim 12/12 çalışıyordum orada. 9 ay boyunca 1 gün izin yapmadan çalıştım. Bu aşırı çalışma sürelerini ayda 250 lira ile kanuni göstermeye çalışıyorlar.
İYİ PARA ALMIYORUZ
Yeni mezun bir polis her şey dahil 2080 TL maaş alır. Bu paranın içerisinde mesai ücreti yemek ücreti gibi her türlü ödeme de dahildir. Kış aylarında 260 saat çalışan polisin saatlik ücreti 9, yazın 300 saat çalışan polisin saatlik ücreti 6.9 TL.
Benim taban aylığım yani asıl maaşım emeklilik maaşımın hesaplandığı maaşım 885.62 TL. 8 senelik polisim mart ayı itibari ile yatan net para 2140.09 TL. Aradaki farkların hepsi tazminat. Polise verilen vaatler hiç yerine getirilmiyor.
Lojman konusu ise tam bir felaket. Rütbelilere öncelik verildiğinden polis memurları daima açıkta.
"POLİSLİĞİMDEN UTANDIĞIM GÜN"
Trafik polisi M. anlatıyor:
Hem fiziki, hem de psikolojik psikolojik şiddete maruz kalıyoruz. Sadece eylemcilerden mi? Polis idareciler, siyasetciler, basın dahil olmak üzere birçok taraftan. Ben 6 yıllık bir memurum. Bir trafikçiyim. Bir gün muhalefet partilerinin ya da sol görüşlü bir kesimin mitingi oluyor. Hemen tüm trafik tedbirleri ile mitinge giden araçların yolları kesiliyor. Tüm evrâklar tek tek kontrol ediliyor. Eksiği olan araçlar bağlanıyor. Ama bu uygulamayı iktidar mitinglerinde ya da sağ görüşlü kesimlerin eylemlerinde yapmıyoruz. Normal bir zamanda bile sıkı ise bir ehliyet sorun. Hemen il ya da ilçe emniyet müdürleri aranıyor. Hemen yer değiştirme, kıldan tüyden soruşturmalar. daha neler neler...
Size bir anımı daha yazmak istiyorum..
Mustafa Sarıgül Eyüp'te açılış yapacaktı. Yollar kapandı. Trafiği alternatif yoldan gönderme imkânımız da vardı. Ama idarecilerimiz, sağa sola emirler yağdırarak, fırça atarak, insanların üstüne doğru araçları göndermemi istediler. O gün topluluğun fazla kalabalık olmaması için yapılan bir hareket olduğunu gördüm. Polislik resmen siyasete alet ediliyordu. Utandım polisliğimden. Şimdi polise kahraman muamelesi yapıyorlar. Yok şöyle fedakâr, şöyle kahraman falan.. Hayır, kendi adıma söylüyorum. Ben insanım. Çizgi film kahramanı değilim.
"EVİNE GİT DİNLEN, 3 SAAT SONRA GEL"
Polis R. anlatıyor
Ben istanbul'da ekiplerde çalışan bir polisim. 12-24 denilen bir sistemde çalışıyorum. Şimdi mayıs ayı geliyor. Gösteriler, konserler, etkinlikler de başlıyor. Eylül ayına kadar her polis ayda en az 300 saat çalışır. Geceden çıkmışım, 13 saat çalışmışım. Bana diyorlar ki 'Evine git 3 saat sonra gel'. Benim zaten yolum 3 saat sürüyor. İşte sözümona istirahat veriyorlar. Beni uyutmadan, dinlendirmeden miting yapanların konser verenlerin basın açıklaması yapanların karşısına dikiyorlar. Sonra da İçişleri Bakanlığı, bir açıklama yapar der ki 'Aşırı güç kullananları tespit edip işlem yapacağız'. Bugüne kadar siz hiç işlem yapılan gördünüz mü? O tip açıklamaları sadece kamuoyunun ateşini almak için. Başka bir amacı yok.