BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Polat Alemdar, Yeşil olabilir mi?

Susurluk hakimi Karagül, Yeşil hakkında çarpıcı iddialarda bulundu. Karagül'ün 'yüzünü değiştirdiler' iddiası, Kurtlar Vadisi'ndeki bir oyuncuya işaret ediyor: Polat!

Abone ol

Susurluk hakiminden ilginç iddia: Yeşil yaşıyor! Derin devleti ona sorun Karagül ‘Yeşil’ kod adlı eski devlet görevlisi Mahmut Yıldırım’ın yeni bir yüz ve yeni bir kimlikle hayatını devam ettirdiğini açıkladı. ‘Derin devletin karakutusu’ Yıldırım’ın eskiden görev yaptığı Jandarma tarafından korunuyor olabileceğini aktaran Karagül, varlığı her zaman inkar edilen Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Teşkilatı’nın (JİTEM) ‘yasal olmayan yollardan’ faaliyetlerini sürdürdüğünü anlattı. >JİTEM YOK AMA VAR!' Türk istihbarat topluluğu içinde teşkilat yasası olmadan faaliyet gösteren tek birimin JİTEM olduğunu kaydeden Karagül, 1960’larda kaçakçılıkla mücadele için kurulan birimin daha sonra terörle mücadele konseptine göre yeniden yapılandırıldığını ifade etti. Yeşil’in JİTEM ve MİT adına ülke menfaatleri doğrultusunda birtakım hizmetler yaptığını anlatan emekli hakim Sedat Karagül, buna karşın denetimsizlik nedeniyle Yeşil’in tıpkı Abdullah Çatlı gibi kontrolden çıktığını, fakat öldürülmediğini ifade etti. Yeşil nasıl hayatta kaldı? Karagül, Yeşil’in “Akıllı olun. Yalnız başınıza yemeyin. Paylaşın. Aksi halde size bu kazancı yedirmezler. Kustururlar.” sözünün onun nasıl hayatta kaldığını açıkladığını belirtti. Karagül, son günlerde 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve eski Başbakan Bülent Ecevit’in açıklamalarıyla gündeme gelen ‘derin devlet’in en iyi izahını Yeşil’in yapabileceğini söyledi. Derin devleti “Devletin âli menfaatlerinin gereklerini hukuk dışı yollarla koruyan örtülü güç” olarak tanımlayan Susurluk Davası’nın emekli hakimi, bu gücün üstünde bir kontrol mekanizması olmadığı için zaman zaman ülkeye zarar verebildiğine dikkat çekti. ‘Derin devlet, gölge hükümet’ Türkiye’de ‘derin devlet’in birtakım kişi ve grupları “âli menfaatler uğruna” kullandığı biliniyor. Karagül, kullanılan bazı isimlerin zaman içinde bu güce meydan okumaya kalktığını, bunun sonucunda da tasfiye edildiklerini anlatıyor: “Susurluk, Türkiye’de derin devletin değil; meydan okuyan bir ekibin deşifre olması vakasıdır. Dolayısıyla Susurluk’ta yargılanan derin devlet değil; kontrolden çıkan birtakım devlet görevlileriydi. İtalya’daki Gladyo Skandalı gibi beynelmilel bir olay, vaka değil sadece gölgelerin olduğu bir olaydı.” ASALA operasyonu derin devletin işi' Derin devletin, “bilmiyorum” ve “bu konu hakkında açıklama yapamam” sözcüklerinin arkasında gizli olduğunu anlatan emekli hakim, eski siyasilerin kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğini savunuyor ve ekliyor: “Herkes gördüğü kadarını anlatıyor. Zaten daha fazlasını bilseler derin devletin bir anlamı kalmazdı.” Karagül, derin devletin aslında “görünmeyen hükümet” anlamına geldiğini iddia ediyor. Derin devletin, ‘faaliyetleri sorgulanamaz, tartışılamaz ve tüm kurumları yönlendirebilecek güçte bir üst çatı örgütü’ olduğunu anlatan Karagül, istihbarat ve güvenlik birimlerinin bu yapı tarafından yönlendirildiğini ileri sürerek şunları söyledi: “ASALA’ya karşı 1980 sonrasında oluşturulan konsensüs bunun en iyi örneğidir. Terör örgütü ASALA, eylemlerinden nasihatle değil; devletin kararlı tutumu ve birtakım örtülü faaliyetleri nedeniyle vazgeçti. Genelkurmay, MİT ve diğer birimlerin ortak bir gaye etrafında birleşmesi bunun örneğidir. Fakat o dönemde taşeron olarak kullanılan birtakım kişiler daha sonra raydan çıktı.” Susurluk kararı aceleye getirildi “Susurluk Davası”nın hakimi iken, “4 yıllık görev süresini doldurduğu” gerekçesiyle 2 Kasım 2000 tarihinde İstanbul Adliyesi’nde üye hakim olarak görevlendirilen Sedat Karagül, daha sonra kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Emekliliğinin ardından İstanbul DGM, Susurluk Davası’nı karara bağladı. Kararın aceleye getirildiğini ileri süren Karagül, aralarında İbrahim Şahin ile Korkut Eken’in de bulunduğu 14 sanık hakkında 4 ile 6 yıl arasında değişen hapis cezası verilmesini farklı değerlendiriyor: “Ortada delil yoktu ve bu, yazılan gerekçeli karardan da anlaşılıyor. Delilsiz mahkum edilen sanıklara jet hızıyla Danıştay’ın onama vermesi de ilginç tabii...” kaynak: Bülent Ceyhan-Ufuk Şanlı/ZAMAN