DTP'li Ayna'dan olay sözler. Erdoğan'ı eleştiren Ayna, sadece Kürtler'in değil Türkler'in de PKK'yı kucaklamasını istedi.
Abone olDTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, Bitlis’in Tatvan İlçesi’nde yaptığı açıklamada Başbakan Erdoğan’ın analar ağlamasın deyip operasyonları sürdürmesini eliştirdi. Ayna, Türklerin de bundan sonra yaşanacak olası geri dönüşlere kucak açmalarını istedi.
Muş’ta yapılan mitingin ardından Bitlis’in Tatvan İlçesi’ne gelen DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, gündemdeki konuları değerlendirdi. Başbakan Erdoğan’ın Meclis'te yaptığı konuşmaya dikkat çeken Ayna, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in Dersim çıkışı ve gelen PKK’lılar ile ilgili da açıklamalar yaptı. Demokratik açılımın küçümsenmeyecek bir tarihi süreç olduğuna dikkat çeken Ayna, hükümetin aldığı tepkilerle çok çabuk geri adım attığını söyledi.
BAŞBAKAN, TEPKİDE GERİ ADIM ATIYOR
Devlet ile halk arasında yıllardan beridir bir güvensizlik ortamının olduğunu belirten Ayna, bu sorunun en kısa sürede aşılması gerektiğini söyledi. Ayna, “AKP iktidarının geçmişine bakıldığında toplumsal sorunlar hakkında birçok vaatte bulunmasına karşın bu vaatlerin içini doldurabilecek bir adım atamamıştır. AKP, Onur Öymen’in söylemlerini ağır şekilde eleştirmesine karşın Başbakan Erdoğan’ın Hakkari’de protesto edilmesinin ardından sarf ettiği ‘Biz ne istiyoruz; Tek Devlet, Tek Millet, Tek Bayrak, Kadın da olsa, çocuk da olsa gereken yapılacaktır’ söylemleri Kürt kamuoyunun hafızalarından henüz silinmedi. Onur Öymen’in itirafları, Başbakan Erdoğan’ın uygulamalarında vücut bulmuştur” dedi.
Başbakan ve AKP'nin, belirli kesimlerin tepkileri karşısında hemen geri adım attığını iddia eden Ayna, açılımla ilgili 10 Kasım’daki Meclis görüşmelerinin, 1921 yılından bu yana gerçekleşen ikinci tarihi tartışma olduğunu söyledi. Ancak bu tartışmalar sırasında CHP’li Canan Arıtman’ın kışkırtmalarının tazelenen umutları törpülediğini belirten Ayna, “İktidar kanadı her ne kadar da demokratik açılım ile ilgili net bir ifade ya da bir yol haritası koymamış olsa da başta CHP olmak üzere muhalefet bu bahanenin ardına sığınarak demogoji yapmaya çalıştı. Demokratik açılımın içinin boş olduğunu söyleyen CHP, bunu her fırsatta eleştirmek yerine alternatifler üretebilmeliydi. Meclis görüşmeleri sırasında Başbakan’ın kimi söylemlerine yürekten katılırken, kimi söylemleri de içimi ürpertti. Başbakan kendisine göre iki cephe yaratarak, her iki cepheyi de bir şekilde memnun etmeye çalıştı. Sonuçta birbiriyle taban tabana zıt söylemleri içinde barındıran bir konuşma yaptı. Bir yandan ‘Analar ağlamasın’ derken, öbür taraftan ‘Ben operasyonlara devam edeceğim’ diyor. Sen operasyonlara devam edersen, operasyonlarda hayatını kaybeden gençlerin analarını sevindirmiş mi olacaksın? PKK’nın ateşkes sürecinde olması Türkiye açısından şanstır. Bu şans kullanılmalıdır” diye konuştu.
GELEN PKK’LILARI TÜRKLER’DE KARŞILAYABİLİR
19 Ekim'de Irak'taki Kandil Dağı ve Mahmur Kampı’ndan gelen 34 PKK’lının karşılanması sırasında yaşananlarla ilgili de açıklamalar yapan Ayna şunları söyledi: “Silopi’den yurda giren barış gruplarının tutuklanmayarak, her hangi bir baskı ya da istenmeyen bir durumla karşılaşmadan serbest kalmaları azımsanacak ya da kötülenecek bir durum değil; aksine olumlu bir gelişmeydi. Ancak hükümet çeşitli kesimlerin kışkırtmalarına kapılarak tedirgin olarak yaşanabilecek gelişmelerin önünü tıkaması barış adına büyük talihsizlik olurken, Kürtler açısından da ciddi bir güvensizliğe neden olmuştur. Devletin ve hükümetin kabul etmesi gereken bir nokta Kürt sorununu ve PKK’yı yaratanın yıllardır sürdürülen baskı ve şiddet politikaları olduğudur. Devlet uyguladığı baskı ve şiddet politikaları ile insanları silahlanmaya ve silahlı mücadeleye sevk etmiştir. Bunun görülmesi gerekir. PKK, terörist ya da terör örgütü gibi söylemlerle tanımlanarak, yapılan operasyonlara ve baskı politikalarına meşru bir zemin kazandırılmak isteniyor. Bu gibi söylemlerden vazgeçilerek soruna demokratik bir perspektifle bakılmaz ve sorun demokrasi kuralları içerisinde halledilmezse ilerleyen süreçte iş, içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. Öte yandan Türk kamuoyu Silopi’deki karşılamalar konusunda yönlendirilmiştir. Bunun yanı sıra Başbakan Erdoğan’ın seçimler sürecinde Diyarbakır’da ‘Devlet hata yaptı’ demesi Kürtler için malumun ilanı olduğundan bir anlam ifade etmemektedir. Erdoğan’ın bu konuşmayı Türk kamuoyuna yönelik yapması gerekir. Türkler bunu bilir ve idrak ederse Silopi’deki karşılamanın gerçek manasını bütün somutluğu ile görecektir. Bakarsınız, Türk kamuoyundan da ciddi bir kitle ‘Savaş bitiyor’ diyerek bundan sonra yaşanacak olası geri dönüşleri karşılamaya gelebilir.”