Sabah Ankara Temsilcisi devletin zirvesinde kabul gören planı açıklıyor...
Abone ol |
Yazı: Aslı Aydıntaşbaş
Kaynak:
SABAH, terör örgütünü silah bırakmaya zorlamayı hedefleyen ve devletin zirvesince de onaylanarak sessizce uygulamaya sokulan stratejiyi açıklıyor.
1- TÜRKİYE'NİN önemli güvenlik kuruluşlarından üst düzey bir yönetici Barzani'ye PKK'yı dağdan indirmenin bölge için önemini anlatarak desteğini aldı. Cumhurbaşkanı Talabani de ikna edildi.
2- TÜRKİYE'DEKİ Kürt siyasetçiler de Barzani ve Talabani ile görüşerek PKK'nın silahlı mücadelesine karşı olduklarını ve örgütün silah bırakması için baskı yapmalarını istedi.
3- BARZANİ ve Talabani, Kuzey Irak'taki 2 bini aşkın militanın silah bırakarak Türkiye'ye dönmesi için örgüte baskıya başladılar.
4- TALABANİ, PKK'ya, Kuzey Irak'ta rahat hareket edemeyeceğini, kamplarının sarılacağını ve kentlere ulaşımlarının engelleneceğini ve tecrit edileceklerini bildirdi.
5- ARACILAR genel af önerdiler. Genel affın şu an için mümkün olmadığını ancak yönetici kadro dışındakilerin sessiz sedasız Türkiye'ye dönmelerinin kabul edilebileceği söylendi.
6- TALABANİ, Türkiye'ye dönmesi mümkün olmayan 450 kişilik yönetici kadronun bir Kuzey Avrupa ülkesine yerleştirilmesini önerdi ve bu yönde temaslara başladı.
7- PLAN MGK'ya sunuldu. Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Özkök "Denemekte fayda var" dediler.
8- BİR yandan demokratikleşme çabalarının sürdürülmesi ve diğer yandan Öcalan'ın örgüte "silahı bırak" demesi söz konusu.
PKK'yı dağdan indirme planı
PKK'yı bitirmek amacıyla uygulamaya konan bu en kapsamlı proje ile bir yandan Barzani ve Talabani'yle yapılan gizli temaslar, diğer yandan önde gelen Kürt kökenli siyasiler aracılığıyla PKK silah bırakmaya zorlanıyor.
Türkiye, yaklaşık 1 yıldır, kapalı kapılar ardında Kuzey Irak'lı Kürt gruplarla sürdürülen çok gizli temaslar sonucu, PKK'yı dağdan indirmek için çok boyutlu bir plan geliştirdi. PKK'yı silah bırakmaya zorlayarak "Akan kanı durdurmayı" hedefleyen gizli plan, Çankaya ve MGK'nın da onayıyla devletin çeşitli kurumları tarafından sessiz sedasız uygulamaya kondu. PKK'nın dağdan indirilmesi yönündeki inisiyatif, son bir yıldır geliştirilen Güneydoğu'ya yönelik kapsamlı eylem ve kalkınma planları ve hükümetin demokratikleşme açılımlarını "tamamlayıcı" nitelikte. Şu ana kadar terör ve PKK'yı bitirmek amacıyla uygulamaya konan, bu en kapsamlı proje, örgütün dağdan inmesi için uluslararası baskı ve bir dizi dolaylı temas sonucu gerçekleşti. Devletin çeşitli kurumları arasındaki hazırlıklar, son 4 ayda Kürt asıllı siyasetçilerin ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin ayrı kanallardan devreye girmesiyle ivme kazandı. Geçen Ekim ayında Kuzey Iraklı Kürt lider KDP lideri Mesud Barzani ile MİT Müsteşarı Emre Taner arasındaki görüşmenin ardından, iki hafta önce Barzani'nin Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile ortak mutabakata varıp "PKK'yı tecrit" için düğmeye basmasıyla kritik bir aşamaya geldi. Barzani ve Talabani, iki hafta önce PKK'nın dağ kadrosuna, "Ya silahı bırak, ya da Kuzey Irak'taki varlığını imkansız hale getireceğiz" mesajını ilettiler.
NASIL İKNA EDİLDİLER?
Barzani ve Talabani'nin bu noktaya gelmesinde ise, Washington'un tavrı ve gizli misyonla Kuzey Irak'a giderek silahlı mücadeleye karşı olduklarını anlatan Kürt siyasi figürleri de etkili oldu. Kürt kökenli siyasetçiler, bizzat Talabani'ye Türkiye'deki Kürt sorununun silahlı yöntemlerle çözülemeyeceğini, PKK'nın Kürt kökenli vatandaşları temsil etmediğini doğrudan temaslarla vurguladılar. Daha önce Türk yetkililere "Kürt'ü Kürt'e kırdırma dönemi bitti" diyen, PKK'yla silahlı çatışmaya girmeyeceğini söyleyen Barzani, hala bu görüşlerinin arkasında olduğu halde, Kuzey Irak'taki binlerce PKK'lının dağdan indirilmesi ve Türkiye'ye entegre edilmesine yardım sözü verdi. Son aylarda Türkiye'nin sınır ötesi operasyon tehditleri de etkili oldu. Türk yetkililer, Barzani'nin zaman zaman milliyetçi bir söylemle yaptığı ifadeler yerine kapalı kapılar ardında Türkiye'ye ilettiği mesajlara önem veriyor. Bu mesajlar, Barzani'nin kendi bölgesindeki PKK varlığından hoşnut olmadığını ortaya koyuyor. Ankara, Talabani'yle temaslarını ise son dört ayda sıklaştırdı ve sonucunu aldı.
KANDİL'E TECRİT MESAJ
Sonuçta, Kuzey Iraklı Kürt liderler üzerinden, Kandil ve Hakurk'daki örgüt yöneticilerine güçlü bir dille, PKK'nın artık kendini tasfiye etmesi gerektiği, aksi halde Kuzey Irak'ta "tecrit" edilecekleri mesajı söylendi. PKK kamplarının olduğu bölgelere peşmerge güçler kaydırılırken, PKK'ya kampların peşmergeler tarafından sarılacağı, civar köylerden erzak alımı ve ticarete izin verilmeyeceği, yaralanan PKK'lıların geçmiçte olduğu gibi Süleymaniye, Selahaddin ve diğer şehirlerde tedavi göremeyeceği, şehirlerdeki PKK irtibat büroları ve partilerinin kapatılacağı bildirildi. Tüm bunlar dağdaki PKK'lıların ayakta kalmasına imkan veren lojistik desteğin kesilmesi anlamına geliyor. Doğru uygulandığı takdirde PKK'nın dağda mutlak şekilde tecridi demek.
PAZARLIK OLMAYACAK
Devletin tepe noktalarında yapılan değerlendirmeye göre; örgütün parçalanma noktasında olduğu ve son eylemlerin Kandil ve Hakurk'daki yöneticiler tarafından "örgütü bir arada tutmak" için yapıldı; böyle bir zamanda Barzani ve Talabani'nin "PKKyı tecrit" için adım atıyor oluşu, PKK'nın dağdan inip silahı bırakması için tarihi bir fırsata dönüşebilecek. Yaklaşık bir yıl önce başlatılan ve 4 aydır ivme kazanan bu dev inisiyatif için "PKK'yla pazarlık değil, teröre son vermek için Kuzey Iraklı gruplar aracılığıyla PKK'yı silahı bırakmaya zorlama" tanımı yapılıyor. Planın ilk aşamasında amaç, "Akan kan dursun. Cenazeler bitsin. Cami avlularındaki feryatlar dinsin". İkinci aşamada ise "PKK'yı Kürt kökenli vatandaşlardan ayırmak, PKK'nın bölge halkı üzerindeki hegemonyasını kırmak" amaçları öne çıkıyor. Ankara'da şekillenen görüş, PKK'nın tasfiyesi için yöntem olarak Kuzey Iraklı gruplarla ve özellikle de Barzani'yle temasların devam etmesi gerektiği. Ancak yetkililer bu aşamada Washington'un daha etkin rol oynayarak Barzani ve Talabani üzerindeki ağırlığını kullanması gerektiğini düşünüyor.
DEMOKRATİKLEŞME SÜRER
Hükümet, asker ve Çankaya'nın onayıyla atılan adımlarda "demokratikleşme sürecinin sekteye uğramaması gerektiği" konusunda da görüş birliği var. PKK'nın Kürt kökenli vatandaşları temsil etmediği ve demokratikleşmenin önünü kesmek istediğini değerlendirmesi yapılarak, bölge halkının kazanılması için Kürt kimliği ve bölgesel kalkınma yolundaki adımların devam etmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu konuda tüm kurumlar geçmiş dönemlerin daha iyi değerlendirilerek, terörle mücadelenin önemli bir ayağının bölge halkının PKK'dan tecrit edilmesi ve Türkiye'ye olan aidiyetinin güçlendirilmesi olduğu konusunda hemfikir.