Yazarlığa soyunan PKK terör örgütü liderlerinden Karayılan'ın kitabında ilginç iddialar var
Abone olTerör örgütü PKK'nın Kandil'deki lideri konumunda bulunan Murat Karayılan'ın
yazdığı "Bir Savaşın Anatomisi" adlı kitapta dile getirdiği iddialara bir yenisi daha eklendi.
Karayılan'a göre Türk ordusunun PKK ile olan mücadelesinde en başarısız general Hasan Kundakçı ve PKK en büyük gelişimi Kundakçı'nın görev yaptığı zamanda gerçekleştirdi...
Karayılan, Eşref Bitlis, Rıdvan Özden ve Bahtiyar Aydın gibi "çözüm yanlısı komutanların" öldürülmesinden Kundakçı'nın sorumlu olabileceğini öne sürdü.
Karayılan'ın kitabıyla ilgili haberler PKK'ya yakın internet sitelerinde yayınlanmaya devam ediyor. Kitabında 15 Ağustos'ta PKK'nın 70 gerillasının bugün binlere ulaştığı noktada bu dönemde görev yapan komutanların başarısından söz edilemeyeceğini ileri süren Karayılan Kundakçı'nın yazdığı kitaptaki iddiaların ise gerçek dışı olduğunu söyledi. Kundakçı için "Türk ordusunun en başarısız komutanı" diyen Karayılan "bir başarı varsa o da bu" diyerek şu iddiayı ortaya attı:
"Bu zatın bir başarısı varsa eğer, o da Doğan Güreş'in ekibinden olmasından kaynaklı Türk ordusu içerisinde yaşanan iç çatışmalarda Eşref Bitlis, Bahtiyar Aydın, Rıdvan Özden gibi bazı komutanların tasfiye edilmesinde üstlenmiş olduğu rol çerçevesinde olabilir. Kısmen Türkiye'nin sağduyusundan yana olan bu generallerin hepsi Hasan Kundakçı'nın Kürdistan'da görev yürüttüğü yıllarda öldürülmüşlerdir."
ÖRGÜTTE DERİN ÇETE İTİRAFI!
Terör örgütü elebaşlarından Murat Karayılan, yazdığı kitapta, 1993'te 33 askerin kurşuna dizilmesinin çetecilere yaradığını belirtti. Şemdin Sakık'ı işaret ederken, eylemi yapanların başka yerlerle irtibatlı olabileceğini vurguladı.
Terör örgütünün liderlerinden, KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, 24 Mayıs 1993 tarihinde Bingöl-Elazığ karayolunda 33 askerin kurşuna dizilmesinin Türkiye'de çeteciliği geliştirmek isteyen çevrelerin elini güçlendirdiğini söyledi. Karayılan, "Şemdin Sakık'ın talimatı ve yönlendirmesiyle 33 askerin kurşuna dizilmesi bu anlamda içimizdeki çeteleşmiş bir anlayışın süreci sabote etme girişimidir" dedi.
Karayılan, barış umudunun yükseldiği, çatışmasızlık durumunun söz konusu olduğu bir dönemde, bu tür bir eylem yapanların başka yerlerle irtibatlı olabileceğini söyledi. Askerlerin de güvenlikleri sağlanmadan silahsız bir şekilde adeta 'yem' olarak ortaya sürüldüğünü savundu.
Hakkari'deki Jirki aşiretinin korucu olma hikayesini de anlatan Karayılan, olayı şöyle özetliyor: "Bunlar o dönemde PKK'dan mı yana olacaklar devletten mi yana olacaklar karar vermeye çalışıyordu. Kendi içindeki tartışmada PKK'dan da görüş almaları gerektiği kararı çıkar ve oluşturdukları bir heyeti alan yönetiminin yanına gönderirler. Bu heyet, dönemin egemen çeteci anlayışının etkisi sonucu kurşuna dizilir. Olayı yapan bizzat çete üyesi olanlar değildir, ama anlayışlarını öylesine egemen kılmışlardır ki, anlayışları dışındaki herhangi bir davranışı derhal 'işbirlikçilik' ve 'hainlikle' suçlayıp yerle bir ettikleri için, bu anlayışı kabul etmeyenlere de kendi anlayışlarını uygulatma düzeyinde güç kazanmışlardır. Oysa genelde 'elçiye zeval olmaz' denilir. Ayrıca bir misafir olarak gelmişlerdir. Kaldı ki tartışmak ve hareketin bu konudaki görüşünü almak istemeleri gayet doğaldır. Gelen heyet üyeleriyle görüş paylaşmak kadar daha doğal bir durum olamazdı. Ancak örgüt doğruları temelinde yaklaşacaklarına, tümden düşmana hizmet eden bir pratikle yaklaşmışlardır. Ahlak ve inanç ilkelerine asla sığmayan bu tarzlar Jirki aşiretini düşmanın kucağına atarak, koruculaştırmıştır."