BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,02
ALTIN 3.009,54
HABER /  GÜNCEL

PKK'nın dağ kadrosu ne diyor?

Habertürk gazetesi yazarı Serdar Turgut'a göre PKK uzun soluklu bir savaşa hazırlanıyor. HDP ve İmralı'nın tavrı ise PKK için önemsiz.

Abone ol

Habertürk gazetesi yazarı Serdar Turgut, PKK'nın dağ kadrosundan gelen açıklamaları bugünkü köşesinden analiz etti.

"Dağ kadrosu ne diyor?" başlıklı bugünkü yazısında Serdar Turgut, PKK'nın uzun sürecek bir savaşa hazırlık yaptığını yazdı.

Turgut'a göre, PKK'nın dağ kadrosunun Abdullah Öcalan ve İmralı'yla görüşmelerden hiçbir zaman umudu olmadı. PKK'nın planlarında HDP ve İmralı'nın etkisi olmadığının da altını çizen Turgut şunları yazdı:

"PKK terör örgütünün dağdaki liderlik kadrosu uzun sürecek bir savaşa hazırlık yapıyor. "HDP'nin silahların ne zaman bırakılacağını söyleme tayin etme yetkisi yoktur. Onlar işine baksın" tavrı da içindeler.

"HDP siyasi ve sosyal koşulların iyileştirilmesi işine yoğunlaşsın. Silahlar hakkında biz karar veririz" diyorlar. Ayrıca Abdullah Öcalan aleyhine ağızlarından tek kelime çıkmasa bile onun hükümet ile daha önce sürdürdüğü gizli temaslardan hiçbir zaman ümitleri olmadığını ve bu görüşmelerin çok erken safhasında "Bundan zaten bir şey çıkmaz" diyerek silahlanmalarını ve savaşa hazırlıklarını sürdürdüklerini de söylüyorlar.

Dağ kadrosu liderliğinin bu tavrı HDP'yi terörle bağlantılıymış gibi konumlandırıp onların yeni seçimde Meclis'e girmelerini önlemeyi düşünenler tarafından nasıl karşılanacak acaba?
Ayrıca öyle gözüküyor ki, eğer bir müzakere süreci tekrar başlatılırsa dağ kadrolarının sürece doğrudan dahil edilmemeleri durumunda bundan fazla sonuç alınmayacağı da görülüyor.
Liderliğin tavırlarından, kendisine tekrar kanallar açılırsa acaba bütün bunlara Abdullah Öcalan'ın neler diyeceği ve dağ kadrolarıyla arasındaki dinamiği nasıl konumlandıracağı da merak konusu tabii ki.

FOREIGN POLICY DERGİSİ NE YAZDI?

Serdar Turgut, Foreign Policy Dergisi'nde PKK uzmanı gazetesi Aliza Marcus'un PKK yazısından da alıntılar yaptı.

Turgut şöyle devam etti:

"Ben dağ kadrosunun fikirlerini Foreign Policy Dergisi'nin son sayısında okuduğum çok önemli bir makaleden aldım. Aliza Marcus, bilgisi dünya ölçeğinde kabul görmüş, PKK uzmanı bir gazetecidir. Bu konuda birçok kitabı var. Son olarak Kandil'e gitmiş ve başta Cemil Bayık olmak üzere liderlerle konuşmuş. Sonunda bu ortamda onların neler düşündüğünü merak eden benim gibi insanlar için olağanüstü bir kaynak ortaya çıkmış.

"Turkey's Kurdish Guerrillas Are Ready for War" başlıklı bu yazı oldukça PKK sempatisi diliyle yazılmış, ama sizler dikkatli bir okuma yaparsanız ve bu sempatiden kaynaklanan duygulardan temizleyerek okursanız, dediğim gibi şu anda Kandil'de neler düşünülüyor bunu rahatlıkla öğrenme imkânınız olur.

Yazının girişinde bizler açısından şu anda önemli olabilecek konuları zaten özetledim. Yazıda Kandil'de şu anda var olan hava ve moral durumu hakkında da güzel bilgiler var. Ben açıkça bugün bunu duymaya duygusal açıdan hazır olmasak da müzakerelerin tekrar başlatılmasından yanayım.
Bu gibi durumlarda konuşulacak bir alan bırakılmazsa bunun sonu tüm taraflar açısından tam bir felaket olur.

TEK MEŞRU GÜÇ HDP

Bence bu alanı meşruiyet içinde kalarak açabilecek tek güç de HDP'dir. HDP umduğum gibi Meclis'e tekrar güçlü biçimde girerse bu görüşme alanlarının açılması için elinden geleni mutlaka yapacaktır. Ancak dağ liderliğinin söylediği gibi barışın sağlanması silahların bırakılması konusunda onların yapabileceği fazla bir şey olmadığı da görülüyor. Yazının tonundan anladığım kadarıyla İmralı'daki Öcalan'ın bile bu konuda fazla etkisi olamayacak. Kandil, Öcalan'a saygıyı hiç bırakmasa da silahları bırakma konusunda ona karar alma yetkisini vermeyeceğe benziyor.

Bu karar bizimdir ve biz savaşacağız diyen bir kadro var orada.

Dolayısıyla yeni Meclis oluştuktan sonra HDP yeni barış görüşmelerinin uygun zeminini oluşturmaya girişirse Türk devleti de Kandil'i de görüşmelere direkt olarak dahil etmenin yolları üzerine bence düşünmeli. Bu yönde atılacak adımlara milliyetçi ve duygusal tepkiler de gelecektir, ama bazan büyük tarihi işler bu tür tepkileri göz ardı ederek başarılabilir. Tarihteki örnekler daima bunu göstermiştir.
Kasım seçiminden sonra gelecek iktidar cesur olduğu takdirde büyük bir tarihi başarıyı yakalayabilir. Aliza Marcus'un makalesi ne kadar PKK sempatisiyle yazılmış olsa da, ne kadar dağdakilerin savaşı sürdürme arzularını ortaya çıkarsa da satır aralarını okuduğumda barış sürecine nasıl girileceği yolunda ipuçları da var o yazıda. Bu da bu karanlık günlerde içimi biraz olsun rahatlattı.