BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

PKKnın asıl hedefi Erdoğan!

PKK eylemleri gündemi sallarken, siyaset bilimciler PKK'nın eylemleri analiz etmeye çalışıyor. Peki PKK niçin eylem yapıyor?

Abone ol

DTP Milletvekili Selahattin Demirtaş'ın, "şiddeti olağanüstü hallerde tartışıyoruz, sanırım en büyük yanlış burada" sözleri, farklı bir gerçekliği gözler önüne serdi.

Türkiye Demirtaş'ın da söylediği gibi PKK'yı sürekli bu tür şiddet eylemlerinden sonra tartışıyor. Ya da PKK, bu tür eylemlerle, kendisine propaganda alanı yaratmaya çalışıyor. Başarılı oluyor da...

DTP'nin Diyarbakır çıkarması, Ahmet Türk'ün DTP milletvekilleri ve bölge

Peki PKK'nın eylemleri konusunda
yürütmenin strateji ne olacak?
Taraf bugün, Erdoğan'ın Diyarbakır
ziyaretiyle ilgili ilginç bir iddia ortaya
attı. İddiaya göre Erdoğan, şiddetin
prim yaptığı kentte, TSK'lara yani
(Sivil Toplum Örgütlerine) gizlice
söz verdi. Erdoğan, 2005'te Kürt
sorununu tanığını konuşmanın
arkasında olduğunu söyledi ve söz
verdi: Bölgede yeni siyasi açılımlar
başlatacağız.

belediye başkanları ile TSK'ları arkasına alarak düzenlediği basın toplantısında söyledikleri Türkiye'yi kaygılandırdı. DTP lideri, ilk kez farklı  anlamlara taşıyılıcık yapsa da Kürtler için "soykırım" sözcüğünü kullandı. Peki siyasi hafızasında Ermeniler için oldukça büyük bir yer işgal eden bu sözcük, Kürtler için kullanılmaya başlarsa ne olur?

 Bu farkındalığı yaratmanın ön kabülü, öncelikle PKK'yı ve onun eylemlerinin ardındaki bölge gerçekliğini ortaya koymaktan geçiyor. Bu konuda çok önemli saptamalar yapan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Bostancı, şiddet dozunun artışında bilinenlerin ötesinde özel bir hedefi olduğuna vurgu yapıyor. İşte Bostancı'nın değerlendirmesi;

PKK'nın meşruluğu ve şiddetin dozu: PKK'nın aşikâr bir şekilde sahaya çıkışının üzerinden yirmi dört yıl geçmiş. Yirmi dört yıl olağan şartlarda bile kişisel ve toplumsal hayat için çok önemli bir süre. Terör örgütü söz konusu olduğunda, yirmi dört yıl, çok daha özel bir anlam kazanıyor. Çünkü şiddet gibi aslında katılanlar dâhil herkesin ahlakiliği hususunda tereddütleri olan bir yöntemi kullanmaya kalktığınızda, kendinizi ancak "hedefe kısa sürede ulaşacağız" iddiasıyla meşrulaştırırsınız, taraftarlarınıza "dişinizi sıkın" dersiniz.

Mesele sadece meşruluk da değildir. Saflarınıza katılacaklara, onların

Bölgedeki şiddet muhalefetin de
gündeminde. MHP lideri şiddetin sorum
lusu olarak gösterdiği Erdoğan'ı sert
bir dille eleştirirken, terörü körüklediği
ni iddia ediyor. Bahçeli'nin bir hayli
sert olan o açıklamaları için TIKLAYIN

yakınlarına en azından bir süre için vaat ettiğiniz kan ve gözyaşıdır. "Uzun yıllar buna katlanacaksınız, hep gözyaşı dökeceksiniz, yine de hedefe ulaşmamız sadece bir ihtimaldir," yorumunu kimse duymak istemez, kimse yola böyle çıkanların arkasına takılmaz.

Terörün çaresizlik silahı: (...)İkincisi, terör, şiddet örgütlerinin çaresiz stratejisidir. Elindeki yegâne araçtır. Bildiği tek yoldur. Kendi varlık nedenidir. Nasıl bir memur, işçi, işadamı her gün işine gidip bir rutini takip ederse, terör örgütü de aynısını yapar. Her gün yeni eylemler üzerine düşünür, onların toplumsal ve politik sonuçlarına dair hayaller kurar. 

Sözde liderlerin varlık nedeni: Üçüncüsü, terör örgütünün özellikle

28 Şubat döneminin en çok konuşulan
isimlerinden Bülent Orakoğlu'na göre
DTP ile PKK arasında güçlü bir bağ
var. PKK'nın Ergenekon'un bir
parçası ve bölgedeki şiddetin sorumlusu
olduğunu ifade eden Orakoğlu'na göre
DTP'de bu sistemin bir parçası.
profesyonel savaş beyleri, komuta kademesi, uzmanlıkları, hayatta bildikleri yegane iş bu olduğu, bir bürokratik yapı olan örgütte kendilerine kudret ve inisiyatif bahşeden bir yere sahip bulundukları için eylemler sürsün isterler.

Terörün kanlı siyaseti: Dördüncüsü, terör örgütü sadece karşı tarafı değil, eylemleri üzerinden kendi kamusunu da kontrol etmek ister. (...) O yüzden "kanlı eylemler" bu kesime de bir mesajdır, "ayağınızı denk alın, asıl patronu hatırlayın" ihtarıdır.

Bölgedeki nihai hedef: Nihayet beşincisi, doğrudan doğruya 2009 Mart'ında yapılacak mahalli seçimlere ilişkindir. AKP'nin 2007 seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden çok ciddi oy alması, bir Türkiye partisi olarak iktidarda bulunması, nihayet önümüzdeki seçimlerde belediye başkanlıklarını kazanmada iddialı olması PKK'yı çok rahatsız etmiştir. Belediye başkanlıkları konusunda AKP'nin elde edeceği önemli bir başarı, "Kürt sorunu"nun çözümü hususunda PKK'yı ve ilgili çevreleri tali bir konuma itecek, asıl rol sahibi olarak AKP'yi öne çıkaracaktır. Eylemlerden umut

DTP Milletvekili Selahattin Demirtaş,
PKK'nın Ergenekon bağlantısını 
reddeten isimlerden. Katıldığı bir TV
programında Türkiye'de sürekli
şiddetin hakim olduğu bir dönemde
Kürt sorununu tartıştığını ifade eden
Demirtaş, "Bu sorunu olağanüstü
durumlarda değil olağan durumlarda
tartışmak gerekir. Şu andaki olayları
biz desteklemiyor aksine bölgedeki
olayların daha da büyümemesi ve
kimsenin zarar görmemesi için 
çalışıyoruz. Şu anda Meclis'te DTP
ile görüşmeyi reddeten bir Başbakan
var. Kabul edin yada etmeyin DTP
bölgeden 2 milyondan fazla oy almış
milli bir irade. Siz bizi değil bu
insanları kabul etmiyorsunuz" dedi. 

edilen, bir kez daha, doğurduğu "kanlı ve mistik" sonuçlarıyla "kafası karışık olan hedef kitle"nin aklını, "siyaset düzleminden ölümlerin ruhaniliğine" çekmek, "safları bozmamaları"nı sağlamaktır. Böyle olacak mı? Bir yanda, yirmi dört yıl, onca ölüm, en ateşli taraftarlarının bile yöntemin ahlakiliği konusundaki biriken itirazları, savaş beylerinin sınıfsal konumu, diğer yanda ise meşru zeminde gelişen Kürt sorunuyla ilgili çözüm potansiyeli. Irmaklar ikinci yana doğru akıyor... Bugün Kürt sorununun çözüm yolunda en büyük engel, başkaları değil doğrudan doğruya PKK'dır. PKK'nın Kürtlere yapacağı en büyük hizmet, kendisini tasfiye etmektir. Elbette hakikaten niyet ve iddiası, en saf haliyle halen "nihai hedefiyle" bağlantılıysa...

Zaman