Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, PKK'da bir süredir kendini gösteren Bayık-Öcalan mücadalesini yazdı.
Abone olBir tarafta İmralı ve Abdullah Öcalan, diğer tarafta Kandil ve Cemil Bayık.
Ortada ise hükümetin çözüm süreci projesi.
Son dönemde Kandil ve İmralı'dan gelen açıklamaların birbiriyle çelişmesi PKK içindeki 'güç savaşı' tartışmalarını ortaya çıkardı.
Bu kapsamda, "Çözüm süreci başta olmak üzere PKK eksenli yapılacak değerlendirmelerde, örgütte yaşananların dikkatli bir şekilde izlenmesi gerekiyor."
Bu analiz Yeni Şafak si yazarı Abdülkadir Selvi'ye ait. Selvi bugünkü köşesinde PKK'daki "Vekalet Savaşı"nı yazdı.
PKK'daki bu kritik değişim 10 Temmuz 2013 tarihinde PKK yönetimini Cemil Bayık'ın üstlenmesiyle başladı.
İşte o günden sonra PKK'da yaşanan değişim ve sonuçları...
İLK ÇIKIŞ: GERİ ÇEKİLMEYİ DURDURMAK OLDU
...Cemil Bayık, PKK üzerindeki etkinliğini her geçen gün daha pekiştiriyor. Cemil Bayık'ın en dramatik müdahalesi, geri çekilmeyi durdurduğunu ilan etmesiydi. PKK-KCK Yürütme Konseyi üyelerinin de Türk televizyonlarından geçen alt yazılardan öğrendikleri bir karardı bu.
PKK'nın başına geçtiği andan itibaren çözüm sürecinin en amansız muhalifi portresini çizen Cemil Bayık, bunda büyük ölçüde başarılı da oldu.
...Öcalan'ın devletle mutabık kaldığı takvim işlemedi, üç aşamanın birinci ayağı gerçekleşmeden askıya alındı.
ÖCALAN'LA MÜCADALEYE GİRDİ
"Süreci doğru analiz edebilmek için Kandil'de yaşananları dikkatli bir şekilde takip etmekte yarar var" diyen Selvi, SETA Başkanı Taha Özhan'ın değerlendirmelerine de köşesinde yer verdi:
Taha Özhan'a göre '21 Mart 2013'te Öcalan'ın mesajının ortaya çıkmasıyla birlikte önce mesajın içeriğiyle kapalı bir mücadeleye giren Kandil, 2013 sonunda ise Öcalan'la ismi konulmamış bir vekalet mücadelesi veriyor'
İşin püf noktası burası.
Taha Özhan'ın akademik ağırlıkla, 'Vekalet savaşı' olarak tarif ettiği durumu, gazeteci deyimi ile, 'Öcalan-Cemil Bayık' mücadelesi olarak tercüme edeyim.
HAYATİ SORU!
... Cemil Bayık adım adım kendi PKK'sını oluşturuyor.
PKK'ya Cemil Bayık mı hakim olacak, yoksa Öcalan gücünü koruyacak mı sorusu giderek hayati derecede önem kazanmaya başladı.
Bir yanda 21 Mart'ta Türk-Kürt tarihi yürüyüşünden söz eden ve İslam'la barışık bir PKK hedefleyen Öcalan diğer yanda ise Marksist-ateist PKK için mücadele veren Bayık.
Bir yanda devletle çözüm sürecinin aşamalarını görüşen Öcalan diğer yanda PKK'nın başına geçtiği anda ilk işi geri çekilmeyi durdurmak olan Bayık.
Bu iki tablo dahi, yaşanan kırılmanın ne denli derin olduğunu gösteriyor.
İRAN VE İSRAİL'E DİKKAT
Cemil Bayık, PKK içinde İran kanadının temsilcisi olarak görülmüştü her zaman. Bir süre Urumiye'de oturması, İran istihbaratından Kasım Süleymani ile güçlü ilişkileri bu yorumları güçlendirmişti.
PKK'nın Türkiye ile geliştirdiği çözüm sürecini sabote etmek için her türlü çabayı gösteren İran'ın, Bayık'la birlikte örgüt üzerindeki etkisinin arttığı gözleniyor.
PKK üzerinde tesirini artıran güçlerden bir diğeri ise İsrail...
PKK'da bugünden yarına bir değişiklik beklemeyin. İran ekolünden gelen Cemil Bayık, PKK'yı, 'tespih tanesi' gibi dizayn ediyor.
Gelinen aşamada ise,
1-Devletle üç aşamalı bir çözüm süreci üzerinde mutabakata varan Öcalan.
2-Öcalan'ın anlaşmasına rağmen çözüm sürecinin ilk aşaması olan geri çekilmeyi durduran ama eylemsizliğe devam eden bir PKK.
3-Buna rağmen demokratikleşme paketini çıkaran bir hükümet var.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER İMRALI HEYETİNE YENİDEN GİRDİ... TIKLAYIN
BDP'den istifa edip HDP'ye geçen Sırrı Süreyya Önder'e İmralı'ya gidip için yeniden vize çıktı. Peki Öcalan, Sırrı Süreyya Önder'i yeniden görünce tepkisi ne oldu? İşte yanıt..