Siyasallaşmak için ilk iş olarak PKK/KADEK'i lağveden ve KHK ismini tercih eden terör örgütü, aynı çerçevede yeni propagandalara da imza atmaya hazırlanıyor.
Abone ol1987’de Diyarbakır’da kuruluşunu ilan eden PKK, bu tarihten sonra gerçekleştirdiği silahlı eylemlerle adını duyurmaya başladı. Hem silaha davranıyor hem de Kürt halkı nezdinde propaganda yapıp taraf topluyordu. Ancak hiç beklenmedik bir zamanda, 2002 tarihinde PKK 8. Olağan Kongresi’nde, Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi (KADEK) adını aldı. Terör örgütü bu hamleleriyle kötü geçmişini silmeyi planlıyordu. Ancak PKK’dan görevi devralan KADEK kanlı geçmişe katkı sağlamayı ihmal etmedi. Bu arada sürekli siyasallaşmadan söz eden örgüt, herşeyi ile yeniden bir propaganda faaliyeti içine girmeyi karara bağladı. İlk iş tekrar isim değişikliğinden geçiyordu. Kendisini fesheden KADEK, legal bir örgüt gibi basın bildirisi dağıtarak yeni isminin Kürdistan Halk Kongresi (KHK) olduğunu açıkladı. KADEK’in aldığı karar sadece isim değişikliği değildi; örgüt geçmişte hiçbir şey olmamış gibi yepyeni politikalar uygulamak düşüncesinde idi. KHK’nin yapısı anlatılırken Leninist imajından kurtarılacağının altı çiziliyor; Leninist parti özellikleri ve Ortadoğu’nun geleneksel dogmatik düşünce kalıplarıyla yoğrulmuş etkilerini taşıyan katı hiyerarşik yapısıyla KADEK’in yeni sosyal kesimleri ve demokratik güçleri içine alamadığı belirtiliyordu. Buna binaen KADEK, yeni ismiyle KHK, Leninizm felsefesinden şiddetle uzaklaşılması gereği üzerinde ısrarla duruyor. Bu durum örgütün son olarak aldığı kararda dikkat çekiyor. Ancak örgütün aynı kongrede üzerinde durduğu bir başka konu da ‘din’ meselesiydi. Bundan sonra KHK, Kürt halkına ulaşmak için dini hassasiyetleri devreye sokacak. ‘Kürt halkı dindardır’ Peki KADEK ya da KHK ‘din’ olgusunu nasıl lehine çevirecek? Aslında örgüt geçmişi itibariyle böyle bir konuya yabancı değil. PKK’nın özellikle 1985-90 tarihleri arasında propaganda olarak dini çok iyi kullandığı bir gerçek. Kürt halkının büyük kısmının Sünni Müslüman olmasından hareketle bu yönteme başvurulmuştu. Ancak o tarihlerde özellikle Leninist figürlerin sergilenmesi ve bazı militanların sünnetsiz olmasının halk arasında kulaktan kulağa yayılması örgütün dini propaganda hamlesini etkisiz hale getirmişti. Bu açıdan KHK ile birlikte yeni bir değişiklik olarak sunulan dini propaganda, PKK’nın uygulamasından pek farklı değil. KADEK ismini taşıdığı dönemde örgüte muhalefet eden PKK Devrimci-Çizgi Grubu, KHK ile birlikte girişilen mücadeleyi de tasvip etmiyor. Gruba göre, siyasallaşma yerine silahlı mücadele verilmesi gerekir. Ancak grubun ısrarla karşı çıktığı diğer bir konu ise Leninist çizgiden ayrılıp dini propagandaya yönelme çabası. Devrimci-Çizgi, bu konuda yandaşlarına, PKK'nın temelinde Leninist bir anlayış olduğunu, dinle ilgilerinin olamayacağını, kimsenin dini kullanarak Kürt halkını kandıramayacağını anlatıyor. Grup, bu iş camide olmaz demesine rağmen KADEK Ramazan ayı boyunca kırsal kesimlerdeki camilerde, dini yönleri ağır basan sempatizanlarından konuşmalar yapmalarını istemiş ve yer yer bu yapılmıştı. Zaman zaman camilerde örgütün propagandasının yapıldığı örgüt içi bir bildiride de ele alınıyor. Osman Öcalan ve Cemil Bayık imzalı bir yazıda faaliyetlerinin camilerde anlatılması istenerek, Kürtlerin dindar olduğu, kendilerinin halk ve halkın inançları için çalıştıklarının vurgulanması bilmeleri gerektiği belirtiliyor. Fakihler iş başında KHK, dini propagandada PKK ile aynı çizgide olacak. Dini propaganda için 10 yıl öncesine kadar Doğu ve Güneydoğu’da gayriresmi olarak sürdürülen medrese sisteminden geçen feqi (fakih) adı verilen kişilere başvurulacak. Fakih, Kürt geleneğinde dini eğitim almış, aldığı eğitimi gezerek halka anlatan kişilere verilen bir isim. Fakihler bölgede saygı duyulan, söyledikleri herşey doğru kabul edilen kişiler. Ancak bunların önemli bir kısmının Kürtçülük adı altında örgüt sempatizanı olduğu konusu da öteden beri biliniyor. Fakihler, Osman Öcalan’ın isteği doğrultusunda halk arasında dolaşıp, “Kürt halkının hakları vardır. Dinimiz hakkınıza sahip çıkın, sahip çıkmayan bizden değildir diye emrediyor” temasını işleyecek. Bu ana fikir altında örgütün fakihler aracılığı ile halka anlatmak istediği diğer unsurlar ise yabana atılacak gibi değil. Örgütün istediği maddeler hemen hemen herkesin kolayca kabul edebileceği nitelikte. İşte KHK’nın uygulayacağı propagandanın ana maddeleri; Kürt halkı dini inancını kendi isteği doğrultusunda yaşamalı, din serbest olmalı. Eskiden olduğu gibi medreselerde Kürtçe fıkıh dersleri verilebilmeli, çocuklar ve gençler burada Kur’an dersi de alabilmeli. İsteyen herkes her türlü başörtüsünü takabilmeli, inancından dolayı tutuklama, zor kullanma olmamalı. Terör örgütünün kısmen devreye soktuğu dini propaganda konusunu örgütle ilişkili olan birimlerin bazıları kabul etmek istemiyor. Suriye Kürt Aydınları Birliği, bu maddenin yeniden gözden geçirilmesi ve tartışılması gerektiğini savunuyor. Ancak Abdullah Öcalan’ın bu konuda herhangi bir açıklaması yok. Haber: Haşim Söylemez Kaynak: Aksiyon Dergisi