PKK öldürmekle ayıp ediyor!
Levent Gültekin son dönemlerde, gerek yazıları, gerekse kullandığı dille kendisine hayran olanları hayran olduklarına pişman ediyor.
Dün gece CNN Türk'te Şirin payzın'ın sunduğu "Ne
Oluyor" programını izledim. Konuklardan biri de uzun dönem
İnternethaber ve Gazeteciler isimli sitesinde yazıları yayınlanan
Levent Gültekin'di.
Samimi hissimi soracak olursanız, uzun dönem Levent Gültekin'i
hayranlıkla izleyenlerden biriyim. Yapıcı eleştirileri, doğruyu en
doğru şekilde anlatabilme becerisiyle benim gibi pek çok okur
kazandı.
Yine aynı samimiyetle ancak büyük bir üzüntüyle söylemeliyim ki
Levent Gültekin son dönemlerde, gerek yazıları, gerekse kullandığı
dille kendisini takip edenleri, hayran olduğuna olacağına pişman
ediyor.
Fikrime katılır mısınız bilmiyorum ama, boyası döküldükçe ortaya
çıkan harabe bir binayı andırıyor. Daha doğrusu, bir bataklık
kumunun üzerine gökdelen inşa etmeye ve bunun en doğru şey olduğunu
ısrarla kendisini okuyanlara ve izleyenlere kabul ettirmeye
çalışıyor.
Kendisiyle çok sık olmasa da arada bir fikir alışverişinde
bulunduğum, hatta kendisini bazı görüşlerinden dolayı eleştirdiğim
oldu.
Farzı misal...
Katıldığı bir televizyon programında, "Kuran’ın
iskeletinin değişme şansı yok ama bazı
ayetler bugüne hitap etmiyor. Ve bunlara uyuyorum
diyenin cennete gidecek şansı kalmadı" şeklindeki
cümlesinden ötürü kendisini eleştirdim.
Gerek yazılarında, gerekse ekranlarda "Bütün Müslümanlar
kirlendi, aralarında bi tek ben temiz kaldım" mealinde
konuşmalarından ötürü kınadığım oldu.
Hemen hemen tüm konuşmalarında, "En doğruyu ben bilirim, en
doğruyu ben söylerim. Her konuyu bilen biriyim ve Türkiye benim
görüşlerime kulak verirse çıkış yolu bulunur" tarzıyla
antipatik olmasını üzülerek izledim.
Tüm bu saydıklarım, televizyonlarda boy gösterdikçe ve yazılarınız
günden güne daha geniş bir okur kitlesi tarafından okundukça egonuz
tavan yapmış olabilir.
Bunu anlarım...
Ama dün gece izlerken ilk kez, "yazık" dedim!
Çözüm Süreci ile ilgili fikirlerini anlatan Levent'i izlerken ilk
kez bu işin egoyu aştığını ve artık önlenemez bir Erdoğan nefreti
boyutuna ulaştığını gördüm.
Selahattin Demirtaş'ın bile savunmakta zorluk çektiği PKK'yı ve
terör olaylarını öyle kolay bir şekilde savunuyor ve terörün suçunu
öyle kor bir nefretle Erdoğan'a havale ediyordu ki duyduklarıma
inanamadım.
Neler söylemedi ki...
Selahattin Demirtaş ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun da içinde bulunduğu 9
kişi hakkında çıkarılan fezlekenin Erdoğan tarafından çıkarıldığını
söyledi. Bu fezlekeler sayesinde HDP'nin bitirilmek istendiğini
iddia etti.
Bir kaç saniye sonra kendini tekzip ederek, "Bu fezlekeler
HDP'yi mağdurlaştırma operasyonudur. Bu fezlekeler sayesinde
HDP'nin baraj aşma sorunu kalmayacak" anlamına gelen
sözler söyledi.
Hem "Bu fezlekelerin çıkarılması Erdoğan'ın
işidir" diyor, hem de bu sonuçtan AK Parti'nin zararlı,
HDP'nin karlı çıkacağını söylüyor. Yani Erdoğan bu hamlenin AK
Parti'yi bitirirken HDP'yi uçuracağını akıl edememiş ama, Levent
meseleyi şıp diye anlamış!
Söyledikleri bundan ibaret değil...
Konuşmasının bir başka yerinde, "PKK ya silah bırakmak için
bir alan bırakılmadı" diyerek şu an Türkiye'de esen terör
rüzgarının tek sorumlusunun AK parti olduğunu belirtiyor. Levent'e
göre AK Parti terörle mücadele etmiyor. Bunun yerine terörün
yaygınlaşmasını sağlayarak HDP'nin oylarının düşmesini ve bu sayede
olası bir erken genel seçimde tek başına iktidara gelmeyi
hedefliyor.
Türkiye'de son dönemlerde katledilen insanların acısını yüreğinde
hissettiğinden şüphem yok. Bunun bir an önce son bulmasını istiyor
ama katledilenlerin sorumlusunun da AK Parti olduğunu söylüyor.
Sıra PKK'yı eleştirmeye gelince kullandığı cümle aynen şöyle:
"PKK çocuklarımızı öldürüyor, ayıp ediyor!"
AK Parti hırsız, AK Parti yolsuz, AK Parti dinci, AK Parti katil
ama iş PKK'yı eleştirmeye gelince, "Çocuklarımızı öldürerek
ayıp ediyorlar!"
"Biz sırtımızı PKK'ya dayadık" diyenler masum,
"PKK sizi tükürüğüyle boğar" diyenler mazlum,
"Kendi güvenliğinizi kendiniz alın, silahlanın"
diyenler sevgi kelebeği, "Tüneller kazın, savaşa
hazırlanın" diyenler barış güvercini, polisi uykusunda,
askeri kışlasında, sivilleri sokak ortasında katledenler cici
çocuklar ama, AK Parti katil!
Vicdanını nerede düşürdün Levent?
Yanında oturan Kadri Gürsel isimli yorumcu, "Bence seçime
yakın PKK ateşkes ilan etmeli ki AK Parti'nin oyları
yükselmesin" diyecek ve sen buna hak verircesine başını
sallayacaksın...
Erdoğan nefretinin seni getirdiği nokta bu mu?
Hani çözüm süreci boyunca AK Parti'nin yaptığı hataları kafasına
vura vura sıralarsın, anlarım. Benzer eleştirileri defalarca bu
sayfada yaptım. Sadece ben değil, bu tür eleştirileri AK Parti'ye
oy veren seçmenler bile sabah akşam demeden yapıyor. Bu nedenle AK
Parti'yi cezalandıran seçmenler oldu.
Yüzde 41 bu cezalandırmanın neticesi...
Ama sabah kalkar kalkmaz gözünün çapağını temizlemeden AK Parti'ye
saydıranların yaptığını yapman seni okurlarının gözünde
bitiriyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü, "Metroya binerken bombalama
olaylarına karşı dikkatli olun" demiş diye "Böyle
devlet mi olurmuş" diyorsun. ABD, İngiltere, Fransa,
Almanya, İspanya, İrlanda bu tür uyarıları saat başı yapıyor.
Terörist saldırılara karşı vatandaşını uyaran bir ülkeyi eleştirmek
seni gülünç duruma düşürüyor.
AK Parti'nin MHP ile koalisyon ihtimalini, "Savaş
koalisyonu" diye niteliyorsun. "HDP'liler
yargılanmasın" diye kendini paralarken, neredeyse
Yargıtay'ın yerine geçip "MHP'nin kapısına kilit
vurun" diyeceksin. "Koalisyonu kurarken bana
sorun, ben o işi de çözerim!" demediğin kaldı Levent
kendinin farkında mısın?
Senden önce tıpkı senin şu an yaptığın gibi, "illa
muhalefet edeceğim" diye börtü böceği bahane edenler
nerede hiç düşündün mü? Milletin tekmesini öyle bir yediler ki
esameleri okunmuyor. Hepsi zamanla "Kahraman
yazar" gazıyla kullanıldı ve posaları çıktığında bir
kenara atıldılar. Şimdiki "kahraman yazar"ları
sensin, bunu görmüyor musun?
Dinler misin dinlemez misin bilemem ama ben yine de dost uyarısı
yapayım. Yazarlık hayatının başlarında, "Adalet terazisi
sağlam adamdır" dedirtiyordun.
Şimdi yazdıkların ve söylediklerinle "Nazlı Ilıcak'ın erkek
versiyonu" dedirtiyorsun.