PKK Kıbrıs’ta etkin!

ABD'nin terörizm raporunda PKK’nın hem Güney hem Kuzey Kıbrıs’ta etkin varlığı olduğu belirtildi.

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı yıllık terörizm raporunu yayımladı. Raporda, PKK’nın hem Güney hem Kuzey Kıbrıs’ta etkin varlığı olduğu belirtildi.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı raporunda Kıbrıs’ın çeşitli terörist örgütler açısından bir geçiş ve destek merkezi olduğu ve güney kıbrıs’ta 1500 kişilik bir Kürt topluluğu olduğu kaydedildi.

Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’taki askeri varlığının ise PKK’nın açıkça faaliyet göstermesinde caydırıcı rol oynadığı anlatıldı.

Raporda, PKK’nın Irak’ta 3000-3500 kişilik bir gücü bulunduğuna da işaret edildi.

Terör örgütünün Irak’taki varlığının Türkiye ve Irak arasında sürtüşmeye yola açtığına dikkat çekilirken, bu konuda Ankara’nın Washington’a yönelttiği taleplerdense söz edilmedi.

Raporun kaygıya yola açan örgütler listesinde yer alan Türk Hizbullahı’nın güvenlik kurumlarınca geçmişte desteklendiği veya hoşgörüldüğü yönünde yaygın bir görüş olduğu da ileri sürüldü.

Raporda, Türk yasalarının halen terörizmi sadece Türk hedeflerine yapılan saldırılar olarak tanımladığı kaydedildi.

6 ÜLKEYE SUÇLAMA
Raporda, 6 ülkenin terör destekçisi olduğu bildirildi. Raporda, teröre destek verdiği söylenen ülkeler şöyle sıralanıyor;

Küba: Bu ülkenin, ABD’nin öncülüğünde terörle küresel mücadele veren koalisyona etkin biçimde karşı çıkmayı sürdürdüğü ve ABD’nin çeşitli eylem ve politikalarını açıkça kınadığı belirtildi. Küba’nın
uluslararası ve bölgesel çerçevede herhangi bir terörizm karşıtı çabayı üstlenmediği, hükümetin ve kontrolündeki basının El Kaide ve diğer yabancı terör örgütlerine karşı nadiren açıklama yaptığı
kaydedildi.

İran: Terörizmin en etkin destekçisi olarak adlandırılan İran’da, İran Devrim Muhafızları ve İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı’nın, terörist faaliyetlerin desteklenmesi ve planlanlamasıyla doğrudan bağlantılı olduğu, özellikle lider kadrosu Suriye’de bulunan Filistinli örgütlerle Lübnan’daki Hizbulllah başta olmak üzere çeşitli örgütlere destek verdiği açıklandı. İran Devrim Muhafızları’nın artan bir biçimde Iraklı militan örgütlere yardım yaptığı belirtildi.

Libya: Terörizmle mücadelede ABD ve uluslararası toplumla işbirliğini sürdürdüğü söylenen Libya’nın siyasal amaçlı şiddet kullanımının durdurulması yönündeki güvencelerinin değerlendirmesinin
sürdüğü ifade edildi.

Kuzey Kore: Kuzey Kore’nin, 1987 yılında Güney Kore Havayolları’na ait bir uçağın bombalanmasından bu yana herhangi bir terörist eyleme destek verdiğinin bilinmediği bildirildi.

Sudan: Ülke içi ve dışında faaliyet gösterdiği sanılan, bilinen ve kuşkulanılan uluslararası terörist unsurlara karşı işbirlikçi tutumunu sürdürdüğü belirtilen Sudan’ın, 1990’ların ortalarında El Kaide’nin
lideri Usame Bin Ladin’e evsahipliği yaptığı hatırlatıldı. Sudan’da son 5 yıldır hükümetin bilgisi ve izni dahilinde herhangi bir El Kaide unsurunun varlığının bulunmadığı belirtilirken, Irak direnişine savaşçı sağlanmasındaki rolüne odaklanıldığı kaydedildi.

Suriye: Hizbullah ve Filistinli terörist örgütlere siyasal ve maddi destek sağlamayı sürdürdüğü belirtilen Suriye’de hükümetin, 1986 yılından bu yana bir terör eylemiyle doğrudan bağlantısı olmadığı
bildirildi. Suriye’nin, Irak’taki yabancı savaşçılar hareketinin kısıtlanması yönünde çaba gösterdiği de ifade edildi.

Venezuella: ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2005 yılı terör raporunda, terör destekçisi ülkeler arasında Venezuella da yer aldı.

Raporda Venezüella, terörle mücadele konusunda uluslararası işbirliğinden vazgeçmek, topraklarında teröristleri hoşgörüyle karşılamak, Küba ve İran gibi ülkelerle ilişkili olmakla suçlanıyor.

Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chavez’in ABD’lilerin terörle mücadele eylemlerini açıkça eleştirdiğinin ve Iraklı teröristleri hoşgörüyle karşıladığının ifade edildiği raporda, Chavez’in, BM’nin yaptırımlarına karşın Kolombiyalı terörist grupların Venezuella’da barınmasını engellemeyi reddettiği vurgulanıyor.

Raporda, Venezuella’nın Kolombiya’daki gerilla örgütleri KolombiyaDevrimci Silahlı Güçleri ve Ulusal Kurtuluş Ordusu’na en azından ideolojik destek verdiği belirtiliyor.