PKK ile pazarlıkları kim nasıl yapıyor?
Terörle Mücadeleden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay önceki gün CNN Türk'te bir açıklama yaptı.
Terörle Mücadeleden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay
önceki gün CNN Türk'te bir açıklama yaptı.
İzlemeyenler için özet geçelim hemen:
Bakan diyor ki, "Şu an farklı bir dönem. Talepler var
görüşmeler var. Silah bırakmaya, teslim olmaya kadar giden
görüşmeler var. Bizim en önemli çalışmamız PKK'nın silah
bırakması..."
Sonra ABD'nin bu konudaki çalışmaları soruluyor kendisine. O konuda
da şunları söylüyor:
"ABD zaten bu işin tarafıdır Irak’taki pozisyonu sebebiyle,
ABD’nin pozisyonunu biliyoruz. Başından beri içinde. İstanbul’da
toplantı var. Bütün bunların içinde olması ABD’nin
normaldir."
Bu açıklamaların AK Parti içinde ciddi bir sıkıntıya neden olduğu
dün kulaktan kulağa yayıldı. Erdoğan her fırsatta "Hükümet
olarak PKK ile masaya oturmadık" derken Beşir Atalay'ın
aksi yönde konuşması hem Başbakan'ı, hem de yakın kurmaylarını
ciddi anlamda rahatsız etmiş.
Konuyla ilgili sorular geldikçe Erdoğan ve kurmaylarının Atalay'ın
yaptığı bu açıklamayı çürütmeye çalışılacağı konuşuluyor.
Beşir Atalay'ın bu tür huyları var.
Eğer bugün İçişleri Bakanı değilse, Habur fiyasko bunun en büyük
nedeni. Gerek sınırötesi, gerekse sınır berisi ile ilgili skandal
açıklamaları hala kulaklarımızda. Erdoğan'ın, "Bu ülkede
Kürt sorunu yoktur. Güneydoğu'daki kardeşlerimizin sorunu
vardır" diyerek ağız değiştirmesinde büyük rolü var.
Bir başka konu ise ABD'nin işin içinde olduğu açıklaması. Artık
sağır sultan bile biliyor ki, ABD istediği zaman bu işin içine
giriyor ve istediği kadarını çözüyor. Bu anlamda PKK'ya silah
bıraktıracak güç de ABD değil.
Peki kim?
Cevap çok net: İsrail ve Suriye!..
Öncelikle şu konuya değinelim.
PKK içinde artık ciddi anlamda bir liderlik savaşı var. Bu savaş,
Murat Karayılan ile Fehman Hüseyin arasında yaşanıyor ve günden
güne tırmanıyor. Fehman Hüseyin, Abdullah Öcalan'ın bile sözünü
dinletemediği bir asi rolünde.
Tek bir hedef için yaşıyor.
1 tane devlet memuru ölsün de, yanında 100 sivil ölse de önemli
değil. Sivillerin de katledildiği tüm saldırılarda onun parmak izi
var. Bu düşünceye karşı çıkan herkesle savaşa hazır. Karayılan'ın,
"Halktan tepki alıyoruz" söylemlerine, Öcalan'ın
uyarılarına rağmen sivil katliamları yaşanmasını da kapsayacak
saldırı planları yapıyor.
İşte bu azman, son aylarda direk olarak Beşar Esad tarafından
finanse edilmeye başlandı. Düne kadar Suriye'de insandan ve
vatandaştan sayılmayan Nusayri Tarikatı mensubu Fehman Hüseyin,
bugün nüfuzlu biri gibi hareket ediyor.
Dünya üzerinde yapabildiği en iyi şeyi yapabilmek için
yetiştirilmiş: İnsan öldürmek için.
Yani Maşa...
Demem o ki, ABD ve Kuzey Irak'ta PKK ile yapılan veya yapılacak
pazarlıklar kesin bir sonuç getirmez. Bu sonuçları alabilmek için
artık Fehman Hüseyin'i de ikna etmek gerekiyor.
Fehman Hüseyin'in etkisiz olabilmesi için Beşar Esad rejiminin
gitmesi şart. Sanırım hükümetin Beşar Esad rejimine karşı bu denli
yüksek perdeden konuşmasının nedeni de daha iyi anlaşılmıştır.
İşin daha ürkütücü bir boyutu var.
Bilindiği üzere Başbakan Erdoğan 18 Haziran'da Brezilya ve
Meksika'ya gidecek ve G-20 zirvesine katılacak. Burada da Obama ile
ikili görüşmeler yapacak..
Dönün geriye tarihlere bakın.
Erdoğan ne zaman böylesi zirvelere katılmak üzere hareket
etse ve ne zaman Obama ile görüşeceği açıklansa, PKK o zirve ve o
görüşme öncesi ciddi saldırılar gerçekleştiriyor ve özellikle
siviller katlediliyor.
PKK'nın önümüzdeki 1 haftalık süreçte yine kanlı saldırılar
yapacağı tahmin ediliyor. Saldırıları planlarını yapan kişinin
Fehman Hüseyin olduğu kulaklara fısıldanıyor.
Allah istihbarat ve güvenlik güçlerimizin yardımcısı olsun!