BIST 8.664
DOLAR 34,35
EURO 37,41
ALTIN 3.022,45
HABER /  GÜNCEL

Pınar Karşıyaka'da hedef Final Four

Türkiye Basketbol Ligi'nde 28 yıl aradan sonra şampiyon olan Pınar Karşıyaka, hedef büyüttü. Sine Büyüka'ya konuşan koç Ufuk Sarıca, "Euroleague’e kabul edilirsek, iki-üç sene oralarda kalıcı olup Final Four’a gideceğiz" dedi.

Abone ol

Pınar Karşıyaka, koç Ufuk Sarıca önderliğinde 28 yıl aradan sonra ilk kez Türkiye Basketbol Ligi'nde şampiyon oldu. Sarıca yeni hedefini ise "Euroleague'de Final Four'da oynamak" olarak belirledi.

Yarı finalde Fenerbahçe Ülker'i, finalde ise Anadolu Efes'i deviren Pınar Karşıyaka, play-off’lar sırasında ortaya koyduğu mücadeleyle yediden yetmişe pek çok basketbolseverin sempatisini kazandı. Lig kupası da 16 yıl aradan sonra İstanbul’un himayesinden çıkarak basketbol şehri İzmir’in yolunu tuttu.

Biz de bu başarı hikayesini konuşmak için Ufuk Sarıca ile ofisinde buluştuk.

BBC Türkçe’ye önemli açıklamalar yapan Sarıca, henüz şampiyonluğun tadına varamadığını ve lig bitmesine rağmen İzmir’e döndüklerinden beri vaktinin tamamını kulüp binasında çalışarak geçirdiğini söyledi.

"Bizim bir hayalimiz var" sözü artık slogan olan teknik adam, hayal kurmaya alışık:

“Henüz 20 yaşındayken (O zamanki adı ile Efes Pilsen ile) 1992 yılında Avrupa’da final oynayan ilk Türk takımı olduk ve ben o yaşta o takımın bir parçasıydım. 1995 senesinde Koraç Kupası’nı aldık. Ben o zamanlardan bu hayalleri kurmuş bir insanım. Oyunculuğumda da hiçbir zaman kaybetmeyi sevmeyen bir insandım. Biz çıksak şimdi seninle dışarıda maç yapsak seni bile yenmek isterim!"

Ufuk Sarıca, "Sonuçta son topa kadar oynuyor benim takımım da. Kazanırız veya kaybederiz ama hep işin içindeyiz. Oyuncularıma da hep bunu söylerim. İşin içinde olduğunuz zaman her zaman bir yerlere gelirsiniz. Önemli olan oralara çıtayı koymak” diyerek, başarının sırrının inanmak ve savaşmak olduğunu bir kez daha yineledi.

Sarıca, önlerindeki Euroleague macerasıyla ilgili olarak ise şunları söyledi:

"Eurochallenge’da final oynadıktan sonra ‘Bu takımın yeri Euroleague olmalıdır’ dedim. Bir koçun hedefi bu kadar yükseltmesi kendi kendine yapabileceği en kötü şey belki. Ama bu benim hayalimdi. Eğer Euroleague’e kabul edilirsek, bu sene için olmasa da, iki sene üç sene oralarda kalıcı olup Final Four’a gideceğiz."

'Bobby'nin gideceği kulağıma geldi'

Koç Sarıca çok yorgun ancak keyifli, yüzü gülüyordu. Ne var ki üç sene önce takıma getirdiği ve şampiyonluğun baş kahramanlarından oyun kurucusu Bobby Dixon’ın Fenerbahçe Ülker'e gidişi sevincine sekte vurmuş. Koç, kırgınlığını saklamadı:

"Bobby böyle bir teklif aldığını bana daha önce söyledi. Ama sonra bir daha konuşmadık. Ben de dışarıdan öğrendim başka takımla anlaştığını. Sağdan soldan kulağıma geldi, en son menajeri doğruladı. Zaten kırgın olduğum nokta da bu. Bizim aramızda çok güzel bir bağ vardı. Ayrılışı da bu bağla doğru orantılı olmalıydı. Bobby'i kaybetmek istemezdik ancak hayat devam ediyor. Herkesin alternatifi var. Bazı şeyler sizin aleyhinize gibi gelişse de bazen bazı yenilikler çok daha hayırlı olur.”

Sarıca, sadece Dixon’a kırgın değil. Fenerbahçe Ülker’in henüz play-off’lar oynanırken Dixon’a transfer teklifinde bulunmasına da içerlemiş.

Şapkadan tavşan çıkartmak

Transfer çalışmalarına ara vermeden başlayan başarılı teknik adam, Panathinaikos forması giyen pivot Esteban Batista ile görüştüklerini doğruladı.

Kısıtlı bütçesiyle yaptığı nokta atışı transferleri değerlendiren koç, başarılı seçimlerini oyunculuk geçmişinin verdiği avantaja ve güçlü hislerine bağladı. Transferde şapkadan tavşan çıkartmadan devlerle yarışmanın mümkün olmadığının altını çizdi:

"Ben Palacios’u aldığım zaman sezon başında benimle çok dalga geçen oldu. Bugün aldığım tebrik telefonlarının yüzde 30'u 'Palacios ne muazzam oyuncu çıktı. Basketbolu çok modern oynuyor" şeklinde. Eğer herkesle aynı şeyi yapacak olursak bir fark yaratamayız ki! 2,8 milyon Euro ile 28 milyon Euroluk takımla aynı basketbolu oynamaya çalışırsak yaratabilir miyiz? Mümkün değil. O zaman başka türlü arayışlara gidip yeni şeyler kurgulamamız lazım."

'Efes'i finalde yenmek bana keyif verdi'

2011'de Anadolu Efes’in başına geçen Ufuk Sarıca'nın üç yıllık kontratı altı ay sonra feshedilmişti. Kaderin cilvesidir ki Sarıca gönderildiği kulübün elinden aldı şampiyonluğu bu kez.

Sarıca'ya bu durumla ilgili görüşlerini sorduk. Hislerini saklamadı:

"Şampiyonluk zaten her türlü keyif veren birşey. Ama dürüst olmam gerekirse ben üç sene önce üç senelik bir kontrattan çıkarak altı aylık bir süre sonunda Efes’ten ayrılmış bir koçum. Sonuçta hepimiz insanız. Ne kadar soğukkanlı olursak olalım, Anadolu Efes’i finalde yenmek tabi ki işin içerisinde duygusal bir kısım barındırmakla birlikte bana keyif verdi."

'Mavi gömlek totem oldu'

Ufuk Sarıca, birkaç gün içinde Pınar Karşıyaka ile sözleşmesini üç yıl uzatacak. İzmir’deki hayatından ise çok memnun. Ailesinden uzak olmaktan dolayı sıkıntı yaşıyor ancak İstanbul trafiğinden kurtulmuş olmaktan dolayı mutlu. Denizi çok sevdiğini; günübirlik bile olsa fırsat buldukça Foça, Urla ve Çeşme’ye dinlenmeye gittiğini söyledi.

Sarıca'nın üzerinde sıklıkla gördüğümüz mavi gömlek, siyah takım elbise kombini ise artık totemi olmuş durumda. "Peki bu totemin kökeni nereye gidiyor?" sorumuza şu yanıtı verdi:

"Ben mavi gömleği bir Beşiktaş maçında giydim. Çok önemli bir galibiyet aldık ve arkasından 13 maç üst üste kazandık. Sonrasında mavi gömleklerin sayısı arttı, iş toteme döndü. Siyah takım elbiseyle de yakıştırıyorum, o yüzden artık tonları değişse de mavi gömlekleyim."

Dixon: Hakkımı almak zorundayım

Peki Pınar Karşıyaka'da bu peri masalı bundan sonra nasıl devam edecek? Şu anda bunu kimse bilmiyor ancak bilinen bir şey var ki ana karakterlerden biri artık yok.

Takımı şampiyonluğa taşıyan isimlerin başında gelen Bobby Dixon düzenlenen medya gününde sessizdi, fazla konuşmadı. Koçla konuştuğumu, kararına saygı duymakla birlikte bunu öğreniş şeklinden dolayı kırgın olduğunu söyledim kendisine. Bir an durakladı, uzaklara baktı, neredeyse gözleri doldu:

"Takımın, taraftarın ve koçun bana kızgın ve kırgın olmalarını anlıyorum. Üç yılda üç kupa kazandım. Burada yapabileceğim her şeyi yaptım gibi hissediyorum. Daha fazla ne yapabilirim diye düşündüm ve kariyerimde bir sonraki aşamanın başka bir takıma gitmek olduğuna karar verdim. Tabi ki ideal bir dünyada burada kalmak isterdim. Koçu da taraftarı da çok seviyorum. Ama hakkımı da almak zorundayım. Sonuçta bu da profesyonel dünya. Bu kararı kişisel nedenlerle almadım."

Bobby Dixon’a koç Obradovic’le ilgili görüşlerini ve kendisinin sert mizacından çekinip çekinmediğini de sordum. Yanıtı, "Hayatta başıma daha korkutucu şeyler geldi. Eminim bu duruma da uyum sağlarım" oldu ve güldü. Böyle demesinin sebebi ise abisinin ölümünü, çete savaşları ve mahkumiyet günlerini kapsayan geçmişi.

Savaşçı bir ruhu olduğunu söyleyen Dixon’ın Türk vatandaşlığına geçerken kendisine efsane boksör Muhammed Ali’ye ithafen Ali Muhammed ismini seçmesi de bu yüzden.

Türk Milli Takımı’nda da oynayacak olmaktan ve kendisinden beklentilerin çok yüksek olmasından dolayı kaygılı değil Dixon.

"Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım" dedi ve ekledi:

"Tek derdim takımın kazanmasına yardımcı olmak. Onun dışında kontrol edemeyeceğim şeylere kafayı takmam. Bu fırsat bana verildiği için çok şanslıyım."