Irak’ta savaşın izleri dağılırken, petrol kaynakları ve yeniden imar projelerinin alınması üzerine tartışmalar başladı.
Abone olWashington, Fransa ve Rusya’nın başı çektiği karşı cepheyle “yasallık” tartışması yaşıyor. ABD, Irak operasyonunda “yeniden yapılandırma” aşamasına gelindiğini söylerken, bu süreçte nasıl bir yasal prosedürün izleneceği merakla bekleniyor. Petrol yataklarını işleterek Irak’ın yeniden yapılandırmasını finanse etmek isteyen Washington, Fransa ve Rusya’nın başı çektiği karşı cepheyle ‘hukuka uygunluk’ tartışması yaşıyor. Irak Savaşı’nın bir “petrol savaşı” olduğu yorumları hala tazeliğini korurken, ülkenin zengin petrol yataklarını kimin işleteceği konusu belirsizliğini koruyor. Petrol konusunda Saddam Hüseyin rejiminin imzaladığı anlaşmaların geçerli olup olmadığı tartışılırken, ABD’nin karşısında Rusya ve Fransa’nın muhalefeti sürüyor. Rus ve Fransız şirketler, yeni iktidarın kendilerine verilen hakları tanımasını istiyorlar. BM izni olmadan Uluslararası hukuk danışmanları, Birleşmiş Milletler izni olmadan, Washıngton’un Irak petrollerine karışamayacağını vurguluyorlar. Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinden Fransa ve Rusya ise, eski rejimle imzalanan anlaşmaların devamını talep ediyorlar. Irak’ta büyük yatırımları olan Rus şirketi Lukoil, yeni yönetimden anlaşmaya sadık kalmasını beklerken, Amerikan şirketleri de seslerini yükseltiyorlar. Petrol üretimi ve dağıtımından pay almak isteyen ABD’li şirketler, savaşın maddi ve manevi kayıplarının koalisyon ülkeleri tarafından verildiğini, bu nedenle Irak’ın yeniden yapılandırılmasına kendilerinin öncülük edeceğini savunuyorlar. Borcu kim ödeyecek? Bu arada, Washington’un, eski rejimin yasal haklarının yok sayması durumunda, Irak’ın 50 milyar dolarlık borcunun kimin ödeyeceği de ayrıca tartışılıyor. Uluslararası kurumlardan borçlanılan bu miktarın Saddam Hüseyin’in askerlerine harcandığını düşünen bazı kesimler, bu paranın ödenmemesi gerektiğini savunuyorlar. Buna karşın, finans çevreleri borçların ödenmemesi durumunda finans kurumlarının zor duruma düşeceğini öne sürerek, yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerektiğini vurguluyorlar. The Economist'in yorumu: işler zor Bu arada, The Economist Dergisi’nde yer alan bir makalede, Irak petrollerinin Irak halkının yararı için en iyi ne şekilde yönetileceği konusunda karar almanın kolay olmadığı ifade ediliyor. Bulunabilecek en iyi çözüm yollarının ABD’li ve İngiliz petrol şirketlerini içermesi, bu savaşa petrol için girildiği şüphesinin doğrulanması riskiyle karşı karşıya. Ancak Irak petrollerinin işletilebilmesi için öncelikle Irak’ta yasal bir hükümetin kurulması gerekiyor. Daha sonra da, bu hükümetin, Irak’ın petrol kaynakları konusunda uzman bir kişi bulup ulusal petrol şirketinin başına getirmesi gerekiyor. Irak petrollerinin işletimi konusunda aşılması gereken en önemli zorluk, altyapının tamiri ve üretimin artırılması için gereken yatırım için finansman bulmak. Petrol şirketlerinin şimdiye dek finansman bulmak için izlediği, rezervleri teminat olarak gösterme seçeneği, Irak için uygun olmayabilir. Irak’ın petrol altyapısının yeniden yapılandırılması için gereken en az 100 milyar dolarlık kaynağı, Goldman Sachs’in bile bulamayacağı tahmin ediliyor. Rus ve Çin şirket itiraz edebilir Alternatif bir yöntemse, yabancı şirketlerden petrol rezervlerinde ortaklık karşılığı sermaye sağlamak. Bu noktada da, Saddam yönetiminin daha önce Rus ve Çinli şirketlerle imzaladığı anlaşmaların geçerli sayılıp sayılmayacağı sorunu da bir kez daha ABD’lilerin karşısına çıkıyor. Bazı uzmanlar, bu anlaşmaların ambargolar nedeniyle birçok şirketin ihalelere katılamamış olması ve anlaşmaların Irak halkının değil, Saddam’ın çıkarlarına yönelik olması nedeniyle geçersiz sayılması gerektiği düşünüyor. Ancak bir grup uzman da, bu anlaşmaların geçersiz sayılmasının yasal olmayacağını savunuyor. Bazı uzmanlarsa, Rus ve Çinli şirketlerle yapılan anlaşmaların geçersiz sayılmasının, yasal olmasa da, sürecin işleyişini değiştirmeyeceğini savunuyor. Lahey'e başvurabilirler Bu uzmanlara göre, anlaşmaları geçersiz sayılan şirketler Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na başvurabilir, ancak böyle yapmaları halinde en iyi olasılıkla dava süresince Irak pazarına giremez. Bu şirketler, davayı kaybetmeleri halindeyse, Irak pazarına girme şanslarını tamamıyla yitirir. Bu nedenle başta Rus Lukoil olmak üzere, Saddam yönetimiyle anlaşma imzalayan şirketlerin, mahkemeye başvurmak yerine Irak’ın yeni hükümetiyle anlaşma yoluna gitmesi muhtemel görünüyor. Kaynak : NTV