BIST 9.916
DOLAR 35,04
EURO 36,36
ALTIN 2.922,07
HABER /  GÜNCEL

Petrol-İş ikramiyeyi istemiyor

Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, Danıştay'ın TÜPRAŞ'a ilişkin kararının ardından geriye iade işlemlerinin başlatılması gerektiğini savundu.

Abone ol

Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, ''Umuyoruz ki kimse bizi hukuka aykırı olarak devredilen bir yerde çalıştırmaya zorlayamaz'' dedi. Öztaşkın, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun, TÜPRAŞ'ın yüzde 51'lik hissesinin blok satışına ilişkin ihale komisyonu kararının yürütmesini durdurması konusunda basın mensuplarıyla bir sohbet toplantısı düzenledi. Kararın, esasa ilişkin karara kadar aynı zamanda iptal anlamına geldiğini ve bu kararın esasa ilişkin kararın da ipuçlarını çok net bir şekilde verdiğini savunan Öztaşkın, ''13. Daire, esasa ilişkin kararında bu özelleştirmeyi onaylasa bile bir üst mahkeme yürütmeyi durduran mercidir. Bu yönü de düşünüldüğünde, iptal kararı esasa ilişkin kesinmiş gibi yorumlanabilir'' diye konuştu. Mustafa Öztaşkın, kararın 30 gün içinde alıcı firmayı daha fazla zarara uğratmadan uygulanması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Sendika olarak kararın uygulanması için elimizden gelen her türlü şeyi yapacağız. Burada Türkiye bir sınavdan geçecek. Ya bir hukuk devleti olmanın gereklerini yerine getirecek ya da başka yöntemlerle yönetildiğini AB ve dünyaya gösterecek. Ya prestij kazanacak veya Türkiye'de hukukun geçersiz olduğunu bir kez daha dünya kamuoyuna göstermiş olacak. Bu tip kararların kamuoyuna açıklanması, aynı zamanda tebligat anlamına geliyor. Gerekçeyle ilgili tartışılacak bir şey yok. Karar iptal anlamına geldiğine göre, geriye iade işlemleri derhal başlatılmalı ve alıcıya parası geri ödenmelidir. Umuyoruz ki kimse bizi hukuka aykırı olarak devredilen bir yerde çalıştırmaya zorlayamaz. Hukuken hiçbir geçerliliği olmayan bir yönetimin aldığı kararlara uymaya da zorlayamaz. Yasadışı çalışan bir yerde yasadışı bir şekilde çalışmak istemiyoruz.'' ''(İKRAMİYENİZİ İSTEMİYORUZ) DİYECEĞİZ'' Öztaşkın, yeni yönetimin aldığı bütün kararların geçersiz olduğunu savunarak, ''Burada Koç gibi saygın bir grubun hukuksuz, şaibeli işlemle devralınan yerde ısrar etmeyeceğini düşünüyoruz. Umuyoruz Koç Grubu, kamuoyu önünde hukuka aykırı şekilde devredilmiş bir yerde gasp edilmiş bir mülke sahip konumuna düşmez'' şeklinde konuştu. İadenin gerçekleştirilmemesi halinde başta işyerlerinde eylemler olmak üzere çeşitli fiili durumlar yaratacaklarını kaydeden Öztaşkın, ''Eylemlerimizi, akaryakıt sıkıntısına kadar gitse bile sürdürmeye kararlı olacağız'' dedi. Öztaşkın, soruları yanıtlarken de TÜPRAŞ çalışanlarına ikramiye yatırılacağına ilişkin olarak, ''Bununla ilgili bir açıklama yapacağız ve (ikramiyenizi istemiyoruz) diyeceğiz'' şeklinde konuştu. ''BİRBİRİYLE ÇELİŞEN AÇIKLAMALAR VAR'' Petrol-İş'in avukatı Gökhan Candoğan ise TÜPRAŞ özelleştirmesinde birden fazla dava açtıklarını ve bunlarla ilgili Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun (ÖYK) birtakım açıklamalar yaptığını hatırlatarak, ''Şartnameyle ilgili davada TÜPRAŞ'ın zorunlu hiçbir yatırıma ihtiyacı olmadığı belirtiyor. Diğer bir davada yatırıma ihtiyacı olduğu söyleniyor. İki ayrı davada birbiriyle çelişen açıklamalamak istendiğini iddia etti. BOYKOT ÇAĞRISI Karikatür krizine karşı şiddet içeren tepkilerin verilmesinin Müslümanlık kavramı ile bağdaşmadığını ve Kuran'a da uygun olmadığını vurgulayan Doç. Dr. Aydın, bu tür tepkileri, ''krizi ortaya çıkaran çevrelerin beklediği tepkiler'' olarak yorumladı. Beklenen tepkilerin verilmesinin Müslüman imajına ciddi zarar verdiğini ve bu durumun başkalarının çıkarına geldiğini söyleyen Doç. Dr. Aydın, verilecek en güzel tepkinin, krize yol açan ülkelerin mallarının boykot edilmesi olacağını savundu. DÜNYA BARIŞI Müslüman ve Hıristiyan nüfusunun dünyadaki toplam nüfusun yarısını luşturduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Aydın, şöyle devam eti: ''Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin bir Müslüman veya Hıristiyan'la karşılaşırsınız. Dünyanın herhangi bir bölgesinde bu iki din mensubu arasında çıkacak bir çatışma, bütün dünyayı etkileyecektir. Yaşanabilir bir dünya istiyorsak bu iki din mensubunun birbirine katlanması, hoşgörü göstermesi ve birlikte yaşamaya alışması lazım. Biz din adamları olarak halkı sağduyuya çağırmalıyız. En iyisi ise aşırılığa hiçbir şekilde sebebiyet vermemektir.''