Pele'nin takımı Santos, kuruluşundan 100 yıl sonra dünya futbolunda beklenenden büyük etkiler yaratmaya devam ediyor.
Abone olKimilerine göre Titanic o kadar büyüktü ki batması mümkün değildi...
Kimilerine göre de Santos klübü o kadar küçüktü ki futbol dünyasını sarsması mümkün değildi.
Zaman bunların her ikisinin de yanlış olduğunu kanıtladı.
14 Nisan 1912'de, tam da Titanic'in, batmasına neden olan buz dağına çarptığı günde kurulan Santos Futbol Klübü, 100 yıldır futbol tarihinin en önemli klüplerinden biri olarak varlığını sürdürüyor.
Santos nüfusu 400 binden az, Brezilya'nın tüm kahvelerini dünyaya ihrac eden, görece küçük bir liman şehrini temsil ediyor.
Şehrin bir saat uzağında ise 11 milyonluk nüfusuyla Güney Amerika'nın en büyük şehri, Sao Paulo bulunuyor.
Santos, Güney Amerika şampiyonu. Bu, Sao Paulo takımı Corintihans'ın henüz elde etmeyi başaramadığı bir ünvan.
Corinthians şu anda Brezilya liginin şampiyonu ve ülke futbolunda önemli güç sahibi.
Sao Paulo futbol takımı son yıllarda Brezilya'da başarı grafiği en tutarlı olan takım.
Şehrin bir başka takımı Palmeiras da neredeyse aynı derecede başarı dolu bir geçmişe sahip.
Ancak Uluslararası arenada bu büyük şehir takımları Santos'un ününün yanına bile yaklaşamıyor.
Pele'nin takımı Santos
Klübün popülaritesinden sorumlu olan kişi büyük olasılıkla 1956 ile 74 yılları arasında Santos forması ile top koşturan efsanevi futbolcu Pele.
15 yaşında takıma girip, deneyimli ve yetenekli futbolcular arasında yetişen Pele kısa sürede takımın merkezi haline gelmiş.
Pele'li Santos, tarihin en iyi futbol takımı üzerine yapılan tüm tartışmalarda mutlaka adı anılan tek ekip.
Bu tartışmalarda kesin galip olmamalarının tek nedeni ise Güney Amerika Şampiyonlar Ligi Copa Libertadores'de 1965 yılından sonra yarışmamayı tercih etmiş olmaları.
Santos, söz konusu turnuvayı 1962 ve 63 yıllarında kazandı. Ve başarılarına Avrupa şampiyonlarını yenerek devam etti.
1962 yılında Lisbon'da Benfica'yı 5-1 yendikleri maçı Pele kariyerinin en iyi oyunlarından biri olarak tanımlıyor.
Takımı daha bir çok başarı bekliyordu ancak finansal problemler baş gösterdi.
Pele ve takım arkadaşlarının para kazanması gerekiyordu.
O dönemde Güney Amerika Şampiyonlar Ligi herhangi bir para ödülü içermiyordu.
Takım, finansal problemleri çözmek adına ligden çekilip para getiren dostluk maçları oynamak için Avrupa'yı gezmeye başladı.
Pele bu düzenlemeden memnundu çünkü o dönemde Brezilya milli takımı yabancı takımlarda oynayan oyuncuları kadrosuna almıyordu.
Bu şekilde, Pele hem Santos ile dünyayı geziyor hem de Dünya Kupası'nda Brezilya forması ile top koşturabiliyordu.
İnanması güç ama Dünya Kupası hiç bir zaman Pele'nin en iyi dönemine şahit olamadı.
1958 yılında Pele hala gelişmesini sürdüren toy bir futbolcuydu.
1970'e gelindiğinde ise en iyi zamanları çoktan geride kalmıştı.
1966'da Pele kupadan atılmıştı.
En iyi performansını sergileyebileceği 1962'de ise (Meksika'ya attığı golü hatırlayın) Pele turnuvanın ikinci maçında sakatlandı.
Bütün bu talihsizliklere rağmen Pele prestijinin önemli bir kısmını Dünya Kupası performanslarına borçlu.
Artık zaman değişti, ancak Santos hala futbolda boyundan büyük bir etki yaratıyor.
Pele sonrasında takım doğal olarak bir süre toparlanmakta zorlandı ancak son on yıldır Brezilyalı takım tarihine yakışır bir geri dönüş yaşıyor.
Santos'un keşfettiği yıldızlar
Santos yeni yetenekleri keşfetmesi ile bilinir oldu.
Takım 2002 yılında yeni yetme Diego ve Robinho'nun başını çektiği genç kadrosu ile Brezilya şampiyonu oldu.
Daha sonra ise dikkat çekici Neymar ve başarılı oyun kurucu Paulo Henrique Ganso takımın yıldızları oldu.
Şimdi ise Luis Alvaro Ribeiro yönetiminde takım büyük oynamaya hazır.
Birçokları Neymar gibi bir yıldızın çoktan daha büyük bir takıma satılmış olacağını düşünüyordu.
Ancak Ribero bir şekilde yeterli sayıda sponsor bulmayı başardı.
Şu anda Santos'da büyük Avrupa klüplerinde kazanacağı kadar çok para kazanan Neymar, anlaşması uyarınca 2014 yılına kadar da takımın formasını giymeye devam edecek.
Ribero ''Hayalperest biri olarak 2014'te Neymar'ın bir olimpiyat şampiyonu olacağını ve Brezilya'ya Dünya Kupası'nı getireceğine inanıyorum. Böylece tamamen tatmin olmuş olacak ve takımımızda daha uzun süre kalacak'' diyor.
Ancak sorun şu ki Ribero'nun hayalleri gerçek olsa bile profesyonel olarak Santos'da kalmak Neymar'ı asla tam olarak tatmin etmeyecek.
Artık Pele'nin zamanında değiliz.
Artık ''kaliteli oyun'' Dünya Kupası karşılaşmaları ile tanımlanmıyor.
Şampiyonlar Ligi'nin yükselişi
Dünya Kupası bu belirleyici gücünü Avrupa Şampiyonlar Ligi karşısında kaybetti.
İnatçı ve milliyetçi bazı Güney Amerikalılar hala Şampiyonlar Ligi'nin iyi olmasının tek nedeninin ligde oynayan yabancılar olduğunu düşünüyor.
Bugün Şampiyonlar Ligi Lionel Messi'nin Didier Drogba ile karşılaştığı yer.
Dünya'nın dört bir köşesinden en iyilerin buluşma noktası.
Birbirlerinin saygılarını kazandıkları arena.
Riberio Brezilya klüplerinin bu gerçeğe bir alternatif oluşturmaları gerektiğine inanıyor.
Santos ve onun gibi Güney Amerika takımlarının uluslararası lig öncesi turnuvalarda kendilerine yer bulması için çaba harcıyor.
Bu futbol adına olmasa da pazarlama adına ilerici bir adım.
Lig öncesi dostluk maçları ile rekabetçi turnuva maçları arasında dünya kadar fark var.
Riberio da bu farkı biliyor olmalı.
Riberio, Santos'un geçen Aralık'taki son dünya kupası finalinde Barcelona karşısında yerle bir olduğunda çok önemli bir ders öğrendiğini kabul ediyor.
Takımın tarzındaki değişimin kaynağı o gün olanlar.
Bu belki de Luis Alvaro Ribeiro ve onun ardından geleceklerin uzun vadeli amacı olmalı.
Güney Amerika takılarına Avrupalı rakipleri ile daha rekabetçi bir ortamda karşı karşıya gelebilecekleri takvimlerin yaratılması.
Belki de bu sayede Santos Pele'li kadrosunun Benfica'yı yendiği 1962'deki efsanevi maç gibi bir çok başarıya daha imza atma şansını elde edebilir.