Gündelik haberler Akşam Gazetesi yazarlarını bunalttı. Ardıç'tan sonra Yalçın Pekşen de günlük yaşamın sıkıcılığına isyanda bulundu. Pekşen'i bunaltan konular:
Abone olYalçın PEKŞEN, başlıklı yazıda sevmediği konuları yazdı.
İnsan her zaman yazmak istediği konuları mı yazar? Kural olarak öyledir. Ancak her kuralın istisnaları da olur. İşte ben bugün böyle bir girişim yapıp, yazmak istemediğim konuları yazacağım.
ARMAĞAN GERDANLIK KONUSU: Yazmak istemediğim konuların başında geliyor.
Armağanı veren vermiş, alan da almış.
Bundan sonra ne olursa olsun, hiçbir önemi yok artık!
En iyi ihtimalle Başbakan ve eşi gerdanlığı bir yere kaydettirdiler, diyelim. Zamanı gelince satıldı ve parası da her neyse (30 bin veya 10 bin dolar) Hazine'ye gelir kaydedildi.
Ne ifade eder ki?
Lanet olsun, yazmayacağım.
EUROBOND SEVİNCİ: Türk Eurobondları kapışılmış, piyasalar sevinç içinde ama ben yazmak istemiyorum.
Çünkü dünyanın en cömert bankasında bugün doların faizi yüzde 1.5... Biz elaleme yüzde 7.55 faiz veriyoruz. Normal şartlarda 5 yılda kazanılacak bir para ödüyoruz.
Üstüne bir de seviniyoruz. Ciddiyim, ben de seviniyorum. Çünkü 2009 vadeli Eurobondlarımızın yıllık getirisi yüzde 12.375 ve 8 yıllık normal faiz kazancına denk geliyor.
Hem kazıklanıp, hem sevinmek ayıp olur diye yazmayacağım.
***
BAYKAL-SARIGÜL ÇEKİŞMESİ: Üzerinde durmaya bile değmez.
Siyaset iktidar için yapılır. Siyasi partilerin tüm çabası üyelerinin düşüncelerine uygun bir programı uygulama olanağını elde etmeye yönelik olmalıdır.
Baykal-Sarıgül çekişmesinde ise böyle bir amaç yok. Bütün çaba muhalefeti ele geçirmek...
Çünkü bu çekişme partiyi yeniden böleceği için iktidara gelme olasılığını iyice gündemden çıkarıyor.
Nesini yazayım ben bunun?
***
CASTRO'NUN BACAĞI: Bir basın çalışanı olarak, okurken yüzüm kızardığı için yazmak istememiştim. Ne var ki, Feyza Hepçilingirler'in gözünden kaçmamış, ben de istemediğim halde değineceğim.
Bir gazetemizde yayınlanan (adını yazmamayayım da şu anda giriştiği reform hamlelerine nazar değmesin) Fidel Castro haberi aşağıdaki gibi:
'Devlet televizyonunda üst düzey yetkililerle bir programa katılan 78 yaşındaki liderin koluna eşarp sarılırken, alçıda olması gereken sağ bacağı masada oturduğu için görülemedi. Kaza anından itibaren espri yapmayı ihmal etmeyen Castro programda, 'Herkese basamaklardan inerken dikkatli olmalarını öneririm' diyerek yine mizah yeteneğini konuşturdu.'
Bazı konuları Hepçilingirler de anlayamamış, ben de anlayamadım.
Castro'nun koluna eşarp sarılırken bacağının da alçıda olması mı gerekiyordu? Masada kendisi yerine bacağı mı oturuyordu? Bacağı görmemiz şart mı? İnanmıyor muyuz Castro'nun bacağını sakatladığına? Ayrıca herkesi merdivenlerden dikkatli inmeleri konusunda uyarmanın 'mizah yeteneği' ile ne ilgisi var?
Haberin konusu da Castro'nun bacağı olmayıp, Küba'da bundan sonra doların kullanılmaması ha...
Yoksa 'Medya Davosu' bu haberdeki garabeti çözmek için mi toplandı?
YAZI:Yalçın PEKŞEN