BIST 9.636
DOLAR 34,64
EURO 36,36
ALTIN 2.930,51
HABER /  GÜNCEL

Pekşen, illa hapise girmek istiyor

Yalçın Pekşen, yeni TCK'yla birlikte adeta hukukçu oldu. Köşesini sürekli bu konuya ayıran Pekşen, ne yapıp edip kendisini hapishaneye attıracak gibi.

Abone ol Yalçın Pekşen, isimli başlıkta, yeni TCK'yı eleştirdi. Pekşen, yeni yasaların nimetlerinden faydalanacak gibi. Hatta bizim tahminlerimize göre; ilk hapis yolu Pekşen'e açılacak...

Yazı : Yalçın Pekşen
Kaynak :


Aşağıdaki yazı büyük olasılıkla yeni Türk Ceza Kanunu'na göre suç unsurları içermektedir.

Yasalar karşısında boynumuz kıldan ince.

Geçmişte de baskıcı dönemler olmuş, birçok gazeteci 'yasa böyle' denerek cezaevlerine atılmıştır. Ancak tarih göstermiştir ki, baskı uygulayanların sonu baskı uyguladıkları kişilere kıyasla daha kötü olmuştur.

Tehlikeli düşüncelerimiz ise şunlardır:

Atatürk'ün temellerini attığı ve ardından gelenlerin 80 yılda binbir zorlukla oluşturdukları 'Çağdaş Türkiye' imajı, iktidarı elinde bulunduranlar tarafından iki yılda yok edilmiş, ülkemiz en geri İslam toplulukları ile kıyaslanır olmuştur. Türkiye 21. yüzyıla, bütün dünyanın gözleri önünde başı örtülü kadınlar, Kuran kurslarına ve imam-hatip liselerine yönelik bir eğitim sistemiyle girmiştir.

Başbakan ve bakanların türbanlı eşleri, T.C. yasalarına göre, kamusal alanlarda bulunamazken, Türkiye'nin yurtdışında katıldığı uluslararası toplantılarda boy göstermekten çekinmemişlerdir.


* * *


Son olarak Suriye'nin başkenti Şam'da düzenlenen Uluslararası İş Kadınları Forumu'na katılan Başbakan eşi Emine Erdoğan, İslam ülkeleri sayılan Mısır, Suriye ve Pakistan'ın başı açık Başkan eşleri yanında, tek türbanlı kişi olarak laik Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil etmiş, bu haliyle çektirilen fotoğraf, Türkiye'yi yabancıların gözünde çağın gerisine düşürmüştür.

Oysa Atatürk, bu karanlık imajı değiştirmek için, yıllarca, ulusal bayramlarda çağdaş görünümlü Türk kızlarıyla çektirdiği fotoğrafları yayınlatmış, genç kızları, o tarihlerde Batı toplumlarında bile erkeklere özgü sanılan mesleklere (pilotluk, mühendislik, ziraatçılık gibi) yönlendirmiş, kadınlara her alanda eşit haklar tanıyarak Türkiye'nin geri kalmış bir İslam ülkesi olmadığını kanıtlamaya çalışmıştır.


* * *


Bu çabalar meyvasını vermiş, 1960'lı yıllardan itibaren Batı dünyası Türkiye'nin farkını kabul etmiş, 1964 yılında Avrupa Birliği için adaylık statüsü vermiştir.

Ancak Fransa'daki referandumdan çıkan sonuç, aklı başında kişilerin de kabul ettiği gibi, bir tür 'Türkiye'ye hayır' mesajı olup, artık başka bir zemine oturtulduğumuzun kanıtıdır.

Türkiye ile aynı safta görünmemek isteyenler kendi kurdukları Birlik'ten bile (AB) çıkmaya kalkmışlardır.

Türkiye kendine Ortadoğu'da bir yer aramaya hazır olmalıdır.

Ancak Arap ülkelerinde başlayan uyanış sonucu, artık bu dünyaya bile kendimizi kabul ettiremeyecek ölçüde karanlık bir noktada bulunuyor olabiliriz.
pis