BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Pekşen de Yalçın Küçük'e takıldı

Ertuğrul Özkök'ten sonra Yalçın Küçük de musevilerle yemek yemesini Yalçınlar duymasın.. diyerek Yalçın Küçük'le dalga geçti. İşte Yalçın'ı bol olan yazı...

Abone ol

Yalçın Küçük'ün medyadaki Sabetaycılarla ilgili iddiaları medya dünyasının ünlü isimlerini bir bir açıklama yapmaya zorladı.

Ertuğrul Özkök'ten sonra Yalçın Küçük de musevilerle yemek yemesini ele aldığı yazısında .. diyerek Yalçın Küçük'le dalga geçti. İşte Yalçın'ı bol yazı...


Yalçın'lar duymasın!...

Geçen hafta içinde, AKŞAM Gazetesi mensupları olarak Türk Musevi Cemaati merkezinde, Hahambaşı'lık müşavirleri ile öğle yemeğinde bir araya geldik.

Tavana işlenmiş Yahudi yıldızı altında nefis Sefarad yemekleri yedik.

Sefarad İbranice'de 'İspanya' anlamına geliyor ve 15. Yüzyıl'ın sonlarında İspanya'dan topluca sürülerek çeşitli ülkelere, bu arada Osmanlı Devleti'ne de yerleşen Yahudiler'i simgeliyor.

Fazla ciddiye alınmasın ama kolay iş değildi: Yalçın Küçük ve Soner Yalçın duymasın diye bol bol dua ettik.

Zira Türkiye'de yaşayıp da 'Tekelliyet'e mensubiyeti kesinleşmeyen galiba bir biz kalmıştık.

Farkında olmayan azınlık için biraz bilgi vereyim: 'Tekelliyet' Yalçın Küçük'ün fantezilerinden doğmuş bir kitap dizisi. Şu sıralarda Soner Yalçın'ın 'Efendi'si ile birlikte en çok satanlar listesinde başı çekiyor.

Devamla: Yemekte bizim gazeteden Nurcan Akad, Oya Berberoğlu, Murat Kılıçarı, Deniz Gökçe ve ben vardık.

Ben adımdan dolayı durumu kurtarıyorum; hem Yalçın Küçük hem de Soner Yalçın'la ad benzerliğim olduğu için, 'Yalçın Efendi' demeleri halinde, kendilerinin de okkanın altına gitme olasılıkları var.

Deniz Gökçe, Nurcan Akad, Oya Berberoğlu ve Murat Kılıçarı ise kaderlerine küssünler.


* * *


Bütün bunların anlamı şu: Yalçın Küçük üstadımız, profesörümüz, çok satan yazarımız ve Abdullah Öcalan hayranımız ile her taşın altından bir Yahudi çıktığından kuşkulanan Soner Yalçın arkadaşımız, okumakla başa çıkılamaz tuğla görünümlü kitaplarında şunu demeye getiriyorlar; 'Ülkede gerçek Türk varsa bu bir rastlantıdır. Kural herkesin Sabetaycı olması ve İsrail hesabına çalışmasıdır.'

Her iki kitabın çok satarlığından anlaşılıyor ki, ülkemizde aynı kafada çok kişi vardır ve millet birbirinin adından, soyadından, olmadı göbek adından, veya tipinden, burnundan, saçından, sakalından, bakışından 'yahuda' yolunda olduğundan kuşkulanmaktadır.

Bu nedenle bizim Yahudi yıldızı altında Musevi cemaati üyeleriyle yemek yerken çekilmiş fotoğraflarımız büyük olasılıkla, söz konusu kitapların son baskılarında yeni ele geçirilmiş kanıtlar (!) olarak yer alacaktır.


* * *


İşin gerçeğine gelince: Türkiye'de yaşayan Museviler 'Türk' sözcüğü üzerinde, neredeyse bizim bile durmadığımız ölçüde duruyorlar.

Dinin milliyetle ilişkisi olmadığının altını çizerken kendilerini 'Türk oğlu Türk' diye tanımlıyorlar.

Biraz bunları konuştuk; sonra sinagoglara yapılan El-Kaide bağlantılı saldırıların içinde Türk teröristlerin bulunmasına hep birlikte üzüldük.

Musevi vatandaşlarımız Türk gazetelerinde çıkan ve Musevilik ile İsrail asıllı olmayı karıştıran yazıların çokluğuna 'esefle' değindiler.

AKŞAM Gazetesi'ni ise bu açıdan 'tenzih'ederek, Nurcan Akad'ı 'ziyadesiyle' memnun ettiler.

Yazı: Yalçın Pekşen

Kaynak: aksam.com.tr