BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Pazarcı'dan gündemi sarsacak yazı

Atatürk'ün sağlığında, Harp Okulu mezunlarının, içmeleri zorunlu olan devletin resmi yemin metnini yazan Emin Pazarcı, gündemi sarsacak bir yazı yazdı...

Abone ol

Yandaki belge, 6 Eylül 1937 tarihli. Atatürk'ün sağlığında, Harp Okulu mezunlarının, "içmeleri zorunlu olan devletin resmi yemin metnini" düzenliyordu. Askerler, o dönemde, "vatan için canını seve seve verme" sözünü, Kur'an'a el basarak verdikten sonra orduya kabul edilip, kıta hizmetine başlıyordu. Harp Okulu'nda, "İlm-i Ahlak" kapsamında din dersi de mecburi olarak okutuluyordu. DURUM, İNÖNÜ İLE DEĞİŞTİ Harbiyeliler, din bilgisini, Atatürk'ün, İslam alimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır'a, asker için özel olarak yazdırdığı kitaptan öğreniyordu. Büyük Önder, hayata gözlerini yumdu; her şey peş peşe değişti. İsmet İnönü döneminde, yemin metnindeki "Allah" ve "Kur'an" ifadeleri çıkarıldı. Atatürk, bugün adına ahkam kesenlerden çok farklıydı. İşte Emin Pazarcı'nın tarihi gerçekleri kaleme aldığı konuya ilişkin yazısı... İŞTE GERÇEK ATATÜRK Şimdi değişti mi bilemem. Ama, 1980'li yıllarda askere giden her Türk gencine 10 maddelik bir Atatürk öğretilirdi. Komutan, "Atatürk kimdir?" diye sorar, erler de bağıra bağıra cevap verirlerdi: "Bir... Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurup, bugünkü hür ve demokratik ortamda yaşamamızı sağlayan en büyük insandır....." Altıncı maddeye gelindiğinde, şunların söylenmesi gerekirdi: "Atatürk, din ve devlet işlerini birbirinden ayırarak, laik bir devlet kuran ve bu devleti ileri devletler seviyesine çıkaran en büyük devlet adamıdır." Bu "laiklik" konusu hep yanlış yorumlandı... İsteyen, istediği yere çekti... Herkes, Atatürk'ü dilediği gibi yorumlamaya çalıştı. Herkes, kendi kafasında canlandırdığı Atatürk'ü bu topluma kabul ettirmek için uğraştı. Sonunda, gerçeğin çok dışında bir Atatürk portresi ortaya çıktı. Denemesi bedava... Şimdi biri kalkıp şunları söylese: - Harp Okulu'ndaki yemin metnini değiştirelim. Buradan mezun olan öğrenciler, Kur'an-ı Kerim'i önlerini koysunlar. Bunun üzerine yemin etsinler. Türkiye karışır, yer yerinden oynar! Belli çevreler ayağa kalkarlar: - İrtica, artık gemi iyice azıya aldı. Atatürk'ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak isteyenler, iyiden iyiye pervasızlaştı. Atatürk düşmanları, gerçek yüzlerini bir defa daha gösterdi. Oysa hiç ilgisi yok. Tam tersine, "Harp Okulu'nda öğrenciler Kur'an üzerine yemin etsinler" görüşü Atatürkçülük adına da savunulabilir. Çünkü, Cumhuriyet'in ilk yıllarında, Harp Okulu'nda, Kur'an üzerine yemin ediliyordu. Atatürk ölene kadar da bu böyle devam edip gitti. * * * Elimdeki belgenin tarihi 6 Eylül 1937. O dönemde Atatürk sağ. Üzerinde, "Harbiye Mektebi'nde ikmali tahsil eyliyen zabitana mahsus şahadetname" yazıyor. Hemen altta ise "Resmi Tahlif" ifadesi göze çarpıyor. Bugünkü Türkçe ile buna "Resmi Yemin Belgesi" denilebilir. Belgede, aynen şunlar yazıyor: "Ben sulhta ve harpta, karada ve denizde ve havada ve hernerede olursa olsun milletime ve memleketime daima doğruluk ve sadakatla hizmet ve hukumeti cumhuriyemizin bütün kanun ve nizamlarına ve amirlerimin her türlü emirlerine bütün kalbimle itaat etmekten ayrılmayacağıma ve milletimin namını, mukaddes ve şerefli sancağımın şanını ve askerliğin namus ve şerefini canımdan aziz bilib bu uğurda seve seve canımı feda etmekten hiç bir zaman çekinmeyeceğime ve herzaman vazifesini, namusunu sever özü ve sözü doğru ve gayretli bir asker olarak çalışmaktan başka bir şey düşünmiyeceğime cenabıallahın kelamı olan Kuranıazimüşşana el basarak yemin ediyorum." Metnin hemen sonunda da şu ifade var: "Vallah ve billah" Yetmedi, bu kadar da değil... Belgede, o dönemde Harbiye Mektebi'nde verilen dersler sıralanıyor. Bunların arasında "İlmiahlâk" dersi göze çarpıyor. İlm-i Ahlâk'ın içinde din dersi de var. Her şey açık ve net: Atatürk döneminde Harp Okulu'ndan mezun olan öğrenciler, Kur'an'ın üzerine el basarak yemin ediyorlardı. Ayrıca, bu okullarda mecburi olarak din dersleri okutuluyordu. Atatürk, sağlığında İslam âlimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır'a, asker için özel olarak "din kitabı" yazdırdı. Bütün Silahlı Kuvvetler mensuplarına da bu kitabı okutturdu. * * * Atatürk hayata gözlerini yumdu... Her şey peş peşe değişti. İsmet İnönü, büyük bir "latinleştirme" kampanyası başlattı. O dönemde sırf Latince eğitim veren liseler bile açıldı. Harbiye Mektebi'nin adı Harp Okulu oldu... Bu operasyonla birlikte, yemin metni de yeniden düzenlendi. İçindeki "Allah" ve "Kur'an" ifadeleri çıkarıldı. Bütün bunlar, Atatürkçülük adına İsmet İnönü ve ekibi tarafından yapıldı. Oysa, Atatürk sağlığında çok farklı davrandı. Bu yönde gelen bütün telkinlere kulaklarını kapattı. Atatürk, bugün O'nun adına ahkâm kesenlerden çok farklıydı... Din, iman, Allah, Peygamber, Kur'an, hiçbir zaman O'nu rahatsız etmedi. Tam tersine, Tanrı'ya da, Kur'an'a da, dine de hep saygı gösterdi. Üstüne üstlük, başta askerler olmak üzere herkesin dini bilgi almasını lüzumlu bile gördü. Ne var ki, ölümünün ardından bu toplumun önüne gerçeğe hiç benzemeyen bir "Atatürk fotoğrafı" konuldu! EMİN PAZARCI / DÜNDEN BUGÜNE TERCÜMAN