BIST 8.616
DOLAR 34,35
EURO 37,44
ALTIN 3.023,02
HABER /  GÜNCEL

Paşadan net PKK mesajı: O korkuyu...

Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal, terörle mücadelede çok net mesajlar verdi.

Abone ol

Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal, "Türk toplumuna, Türk insanına korku salmaya çalışan teröriste, o korkuyu kendi kalplerine kazıyıncaya kadar görevimizin başındayız ve kesinlikle ve kesinlikle bunlara bu fırsatı vermeyeceğiz" dedi.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki Şehitleri Anma Günü Töreni, Albay Salim İlkuçan Konferans Salonu'nda düzenlendi. Töreni, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ve eşi Leyla Ünal, şehit aileleri ve askeri personel izledi. Törende saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunması sırasında, 17 Şubat'ta Hava Kuvvetleri yakınında düzenlenen bombalı terörist saldırısında şehit olanların yakınları duygulanarak gözyaşı döktü.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı bandosunun 'Çanakkale'den Mektuplar' temalı oratoryosu ilgiyle dinlendi. Orgeneral Ünal, daha sonra 17 Şubat 2016 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı yanındaki Merasim Sokak'taki servis otobüsüne karşı düzenlenen bombalı terör saldırısında şehit düşenler ile Sur ve Diyarbakır'da şehit olan havacı askerlerin ailelerine Şehadet Belgelerini verdi. Bu sırada şehit yakınları gözyaşlarına hakim olamadı.

Türk tarihinin hiçbir zaman sakin bir dönem geçirmediğini hatırlatan Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ünal, “Askerlik mesleğini ve onurunu biran için olsun tatmış olan bir insan, vatan ve bayrak söz konusu olduğu zaman verebileceği en son şeyin canı olduğunu ve bunu da gerektiğinde verebileceğini çok iyi bilir. Ve bunu da en doğal bir görevi ve kaderi olarak görür” dedi.

EN UFAK BİR DURAKSAMA OLMADAN TERÖRLE MÜCADELE

Orgeneral Ünal sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şehitlerimiz sadece uçucularımızdan oluşmuyor. Özellikle Diyarbakır'da kalleşçe teröristler tarafından katledilen astsubayımız, 17 Şubat'taki melun terör saldırısında kaybettiğimiz şehitlerimiz, dağ özel harekatımızın Diyarbakır'daki operasyonda şehit olan arkadaşımız, bunlarda Hava Kuvvetleri'nin çok onurlu ve aynı zamanda şerefli şehitleridir. Terörle mücadele konusunda Hava Kuvvetleri üzerine düşeni her zaman yapmıştır, yapmaya devam edecektir. En ufak bir duraksama en ufak bir tereddüde yer vermeden Türk toplumuna, Türk insanına korku salmaya çalışan teröriste, o korkuyu kendi kalplerine kazıyıncaya kadar görevimizin başındayız. Ve kesinlikle ve kesinlikle bunlara bu fırsatı vermeyeceğiz. Hem asker olmanın verdiği asker yeminine olan sadakatimiz gereği, hem havacılık şerefimiz gereği terörle mücadelede üstümüze düşen görevi sonuna kadar en güçlü ve en inançlı bir şekilde yerine getireceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın."

SAVAŞ TARİHİNİN EKSİK YAZILMASININ BEDELİNİ ÖDÜYORUZ

Programda Prof. Dr. İlber Ortaylı da, günün anlam ve önemini belirten bir konferans verdi. Prof.Dr. Ortaylı, Çanakkale, Birinci Dünya Savaşı, İstiklal Savaşı'nda verilen mücadele günleriyle ilgili bilgiler aktarırken, "Savaş tarihinin eksik yazılmasının bedelini ödüyoruz. Nusret Mayın gemisinin kahramanlığı çok şeyin üstündedir. Bu mayın gemisinde 2 Alman komutanın bu operasyonu yürüttüğü ise bir efsanedir" dedi.

ŞEHİTLER YOLU

Prof.Dr. Ortaylı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün Ortadoğu'nun her köşesi bilhassa son 20 yılda Genelkurmay Başkanlığı'nın müdahalesiyle eski mezarlıkların açığa çıkarılmasıyla ve bilinenlerin tekrar düzenlenmesiyle adeta bir şehitlikler yolu haline gelmiştir. Hani var ya böyle İpek Yolu, Mozaikler Yolu gibi, bu da bir şehitlikler yolu halinde devam etmektedir. İmparatorluğumuzun sınırları tarihi kalıntımız hepsi şehit kabriyle sınırını çizmiştir. Bunun üzerine durulmasını bilhassa rica ediyoruz."

SALDIRILAR MORAL YIKINTISI YARATMAYACAKTIR

Ankara'da ardı ardına meydana gelen patlamaları hatırlatan Prof. Dr. İlber Ortaylı, şunları söyledi:

"Son olaylar; Bunlar kolay hazmedilecek psikolojik bakımdan değil, maddi bakımdan da olaylar değildir. Paris'teki patlamanın o cemiyeti nasıl alt üst ettiğini yakından tanıyanlar bilirler. Nasıl bir moral kırıklığı yarattığını bir yılın içinde olan olayların. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın yanındaki olay nasıl bir moral yıkıntısı yaratacağı düşünülebilir. Ama buna rağmen yaratmayacaktır. Türkiye bu gibi tehditlere alışıktır. Bunların karşısında akıllı bir politika yürütmek gerekir. Ve her şeyden evvel lazım olan insanlarımızın kendi morallerine, kendi dirençlerine sahip olmasıdır. Koskoca bir ülke on milyonlarca nüfusu var bu ülkeye 11'inci asırda geldik, ama bin yıla yakın zamandır da oturuyoruz. Çok şanlı zaferle dolu günlerimiz var. Çok kanlı ve bozgunla yenildiğimiz günlerimizde var. Ama hepsinde de dirilmeyi buraya sahip olmayı bildik. Bunun geçirileceğine inanıyoruz. Bizi bu karanlık tehlikelerden ve sorunlardan koruyacak ve kurtaracak olan tarihimizdeki askeri varlığımız, askeri geleneğimiz ve ordumuzdur. Bunu burada bilmeliyiz. Biz ölmesini bilen bir milletiz. Bizim gibi abideleri olanlar dünyada yok değildir. Fakat çok savaşçı bildiğimiz Almanya'da bir Çanakkale yoktur. Demek ki Türkler savunan, vatan için ölmeyi bilen, direnen, en zor zamanlarında bile tekrar direnebilen bir millettir. Bu özelliğimizi hep hatırlamamız gerekir."

ŞEHİT BİNBAŞI FEHMİ ERCAN'IN OĞLU HAKAN ERCAN'IN KONUŞMASI

Programda Şehitler Günü için hazırlanan film gösterimin ardından Kıbrıs şehitlerinden Hava Pilot Binbaşı Fehmi Ercan'ın oğlu Doç. Dr. Hakan Ercan'da şehit aileleri adına bir konuşma yaptı.

Ercan konuşmasında şunları söyledi:

"Babam şehit olduktan sonra akşam yemeği düzenimiz kalktı. Masaya her seferinde 4 tabak koyuyorduk alışkanlıkla, bir sessizlik oluyordu sonra bir tabağı kaldırıyorduk. Bir süre sonra toplu halde sofraya oturmayı bıraktık. Annem 39, ben 8, kız kardeşim 3 yaşındaydı. Bir ölüm 3 kişiyi daha üzmüş, bir ömürdür etkilenen ve bir ailedir darmadağın olan. İlk yıllarda hassasiyetler ve ilgi yoğundur hiç yalnız bırakılmadık, sonra acın ve sen yalnız kalırsın. Hayat böyle akar gider. Ve öngörmüştür giden bilir kaderini şehadetlerinden az önce helallik istemişlerdir son telefonlarında. 'Borcumu ödeyin' demiştir, bir başkası. Nasıl adamlardınız siz, var mı böyle adamlar; Son haftalarda gazetelerde varmış."