BIST 8.619
DOLAR 34,32
EURO 37,49
ALTIN 3.028,11
HABER /  GÜNCEL

Partnerlerde 'Şaşkınlık ve endişe'!

Cinsel fonksiyon bozukluğu olan hastaların partnerleri, sorun karşısında “şaşkınlık ve endişe” duyuyor.

Abone ol

Aile Sağlığı Araştırma Derneği, cinsel fonksiyon bozukluğu olan hastalar arasında bir anket düzenledi. Ankete katılan 710 hastanın yüzde 24.6’sı cinsel fonksiyon bozukluğu nedeniyle “güveninin azaldığını” belirtirken, yüzde 23.5’i “endişeli”, yüzde 16’sı “kızgın” olduğunu ve yüzde 11.7’si de “cazibesini kaybettiğini” düşündüğünü bildirdi. Ankette, hastalara, “partnerlerinin bu durum karşısında ne hissettikleri” de soruldu. Hastaların yüzde 32’si, partnerlerinin sorun karşısında “şaşkınlık ve endişe” hissettiğini, yüzde 18’i “kızgın” olduğunu, yüzde 9’u “cazibesini yitirdiğini düşündüğünü” ve yüzde 8’i “utanç içinde” bulunduğunu belirtti. Bu arada, hastaların sadece yüzde 16’sı partnerinin “destekleyici” olduğunu vurguladı. "Tedaviye birlikte katılın" Dernek Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat, “Cinsel fonksiyon bozukluğunda tedavinin en önemli unsuru, ilişkinin bir bütün olarak ele alınması ve çiftlerin beraberce tedaviye katılmalarıdır” dedi. Sadece hastanın değil, partnerinin de hisleri ve bu olaya bakış açısının tedavinin gidişatını etkilediğini belirten Prof. Dr. Hattat, şunları söyledi: “Partnerin en büyük sorunu olayın sebebinin kendisi ile bağlantılı olduğunu düşünmesidir. Kendisine olan güveni azalır, cazibesini yitirmiş olduğunu ve bu rahatsızlığın sadece kendisi ile alakalı olduğunu, erkeğin diğer ilişkilerinde bu soruna rastlanmadığını düşünür. Oysaki tablo bundan çok farklıdır. Bu nedenle partnere bu olayın çıkış sebeplerini tam olarak anlatmak, gerek fizyolojik, gerekse psikolojik pek çok faktörün sebebiyet verdiğini açıklamak, partnerin de tedaviye tam destek vermesini sağlamak başarı için çok önemlidir. Erkek, kadının kendisini eskisi kadar istemediğini düşünür, çünkü bu rahatsızlık sonucu güveni azalmış ve endişelidir. Kadınsa, erkeğe bu probleminden ötürü daha fazla üstelememek üzere yaklaşmamayı tercih eder. Bu şekilde ilerleyen aradaki soğukluk bu problemi çözmediği gibi aksine körükler.” Cinsel fonksiyon bozukluğu olan pek çok hastada depresif bir yaklaşım görüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Hattat, bunun başlı başına çözümlenmesi gereken bir unsur olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Hattat, “Travmatik olaylar, üzüntülü bir durum, normal yaşamın farklı bir düzeye geçmesi örneğin erkeğin askere gitmesi gibi tüm durumlar depresyonla beraber cinsel problem geliştirebilir. Çeşitli terapilerle öncelikle depresyon, daha sonra cinsel fonksiyon tedavi edilmelidir” diye konuştu. Kaynak: e-kolay.net