BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Partilerin gençlik kolları sönük

Partilerin altyapısı sayılan gençlik kolları, 80 ihtilalinden sonra işlevini kaybetti. Medya aracılığıyla öne çıkan popüler isimler, siyasetin üst makamlarına tırmanmaya başl

Abone ol

Politikacılar bu durumu, ‘gençliği siyasetten uzak tutma’ gayretine bağlıyor. Bilim adamları ise partileri suçluyor. Demiri tavında dövebilmek için kalfanın kor ateşin sıcağında pişmesi gerekir. Birçok meslek için de aynı kural geçerli. Doktor olmak isteyen genç, tıp fakültesinde 6 yıl okuyup yıllarca pratisyenlik yapar. Devlet memuru, kademeleri birer birer atlar. Bu tedrici yükseliş politikada işlemiyor. Ülkeyi yönetecek nesiller yetiştirmesi beklenen ‘gençlik kolları’ yıllar içinde tabela birimine dönüştü. ‘Siyasetin altyapısı’, ilgisizlik nedeniyle formaliteden ibaret kaldı. Bazı partiler, teşkilatı eğitmek ve gençleri yetiştirmek için ‘parti okulları’ kurdu; ama bu girişimler de başarısız oldu. Medya aracılığıyla öne çıkan popüler isimler, işadamları, üst düzey bürokratlar ve lider yakınları, usta-çırak ilişkisine tabi tutulmadan siyasetin üst makamlarına tırmanmaya başladı. 1980 ihtilaline gerekçe gösterilen ‘gençlik hareketleri’, dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’i yasak koymaya itti. Gençliğin siyasetten uzak kalması için Anayasa’ya maddeler eklendi. İhtilalden bu yana 24 yıl geçti. Belki kavgalar bitti; ama gençlerin ülke sorunlarına ilgisi de azaldı. Bugün milletvekili olan 1980 kuşağı, siyaset kurumunu öğrenmeden Meclis’e girdi. DYP Gençlik Kolları Başkanı Obahan Obaoğlu’nun ifadesine göre, “Birçok parlamenter kanun nasıl çıkar, soru önergesi nasıl verilir bilmiyor.” Bir milletvekili çocuğu olan gençlik kolları kökenli CHP Merkez Yönetim Kurulu üyesi Mesut Değer, partilerin siyasetçi yetiştirememesini 12 Eylül’e bağlıyor. İhtilal sonrasında gençlerin siyasetten uzaklaştırılmasına yönelik politika izlendiğine dikkat çekiyor. Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) kurulmasıyla beraber gençlerin içine dönük, dış dünyaya kapalı olarak yetiştirildiğini belirtiyor. Üniversiteyi bitiren gençlerin de, işsizlik nedeniyle ülke sorunlarıyla ilgilenmek yerine kişisel sıkıntılarını gidermeye yöneldiğini vurguluyor. Değer, en büyük günahı da medyaya yüklüyor: “Televole kültürünü popüler kılan medya organları, ‘popçu veya topçu ol’ ideali oluşturuyor. Böylece gençler siyasetten tamamen arındırılıyor.” Mesut Değer’e göre, politikacıların tabandan gelmemesi, siyaset dünyasında uzun vadeli sorunlara yol açacak. Halkın değerlerinden uzak, kendi grubunun çıkarlarını öne çıkaran vekiller, toplumla devlet arasındaki mesafenin büyümesine yol açabilir. Bu noktada partilere büyük iş düşüyor. Gençlik kollarının etkinleşmesi ve siyaset kültürünün parti içinde öğrenilmesi için hem yasal engellerin kaldırılması hem de pratikteki sorunların giderilmesi gerekiyor. CHP Uşak Milletvekili ve eski Gençlik Kolları Genel Sekreteri Osman Coşkunoğlu, parti bünyesinde siyaseti öğrenen isimlerle, milletvekili olduktan sonra siyasete giren insanlar arasındaki farkı şöyle özetliyor: “Biri yaşken eğilmiş, siyasi disiplin ve kültürü almış, oy isteyeceği vatandaşı tanıyor. Demokrasinin ‘başıboşluk’ olmadığını, siyasette dayanışmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyor. Diğeri, kerameti kendinde görüyor. Daha çok bireysel veya kendisini o koltuğa taşıyan kişilerin isteğiyle hareket ediyor. Tabii bu tanımlar herkesi kapsamaz. Tabandan gelmese de büyük hizmetlerde bulunan isimler istisnadır. Lakin istisnalar kaideyi bozmaz.” Partilerin gençlik kolları da, gençlerin siyasete ilgisiz olduğu konusunda hemfikir. AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Mesut Ballı, “Gençler eskiden partilerde ‘angarya işleri yapanlar’ olarak kabul edilirdi. Biz bunu değiştirmeye çalışıyoruz.” diyor. Ballı, ‘parti zihniyetleri’ne de kabahat buluyor. Bazı partilerin cemaat veya şirket mantığıyla yürüdüğünü, bu nedenle genç kadroların filizlenmesine imkan kalmadığını ifade ediyor. CHP Gençlik Kolları Başkanı Ayhan Yalçınkaya, gençlik kollarının kurulmasına ilişkin düzenlemenin ancak 1997’de yapılabildiğine dikkat çekiyor. Özgürlüklerin artmasıyla gençlerin kendilerini ifade edebilme adına daha rahat bir ortam yakaladığını anlatıyor. Yalçınkaya’ya göre, gençlik kollarından yetişerek ülke yönetimine gelen siyasetçi örneklerinin azalması toplumun partilere ilgisini de olumsuz yönde etkiliyor. DYP Gençlik Kolları Başkanı Obahan Obaoğlu, siyasetin bir görev ve uğraştan öte, kültür olduğunun altını çiziyor. Mekanizmaları bilmek, toplumla nasıl ilişki kurulur, nasıl mesaj verilir, talepler siyasete nasıl taşınır, bunları öğrenmek gerektiğini kaydediyor. Gençlik kollarından yetişmeyen isimlerin, halkla diyalog kurmakta sıkıntı yaşadığını belirtiyor. Obaoğlu, ‘piyangodan çıkan’ milletvekilliğinin vatandaşa bir şey kazandıramayacağını savunuyor. Partilerin gençlik örgütleri, askerlerin yönetime el koyduğu 1980 yılında kapatıldı. Bazı partiler ‘vakıf’ çatısı altında siyasetçi yetiştirmeye çalıştı. Refah Partisi, Milli Gençlik Vakfı’ndan; MHP, Ülkü Ocakları’ndan; BBP ise Nizam-ı Âlem Ocakları’ndan yararlandı. Parti kapısını gençlere açan düzenleme ancak 1997’de Meclis’ten geçebildi. Türkiye’deki mevcut parti liderlerinin çoğu altyapıdan yetişti. Ancak milletvekilleri için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Başbakan Tayyip Erdoğan ve CHP lideri Deniz Baykal siyasetin birçok kademesinde rol aldı. DYP lideri Mehmet Ağar, emniyet kökenli eski bir devlet görevlisi. Son genel seçimlerde partilerini barajın altında bırakan Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz ise siyasetin zorlu merdivenlerini tırmanmamıştı. Belki de bu nedenle Çiller siyasi gaflarıyla, Yılmaz da iş dünyasıyla yürüttüğü ilişkileriyle hafızalarda yer etti. Habib Güler/Zaman