BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55
HABER /  EKONOMİ

Paranın patronundan önemli açıklama

Merkez Bankası (MB) Başkanı Erdem Başçı, 2012 sonunda kredi büyümesinin yüzde 14 seviyelerinde olacağını duyurdu.

Abone ol

Merkez Bankası (MB) Başkanı Erdem Başçı, ''Bugün itibariyle Türkiye'de kredi büyüme hızı sorunsuz bir şekilde sürdürülebilir seviyelere yaklaşmıştır'' dedi.

'Zorunlu Karşılıklar ve Diğer Makro İhtiyati Politikalar: Gelişmekte Olan Ülke Tecrübeleri Konferansı'nda söz alan Başçı, finansal istikrarın büyüme ve istihdam ile bağlantılı olduğunu belirtti. Başçı, finansal krizleri önlemenin maliyetinin bu krizlerin sebebiyet verdiği maliyetlerin altında olduğunu da vurguladı.

2001 krizinin Türkiye'de kamu borç yükünü 30 puan artırdığını, büyüme ve istihdamı olumsuz etkilediğini anlatan MB Başkanı Başçı, 2002'den itibaren fiyat istikrarı, finansal istikrar ve verimlilik artırıcı yapısal reformlara odaklanıldığını dile getirdi. Böylelikle refahın arttığını, ekonominin dış şoklara karşı daha dayanıklı hale geldiğini aktaran Başçı, finansal istikrarı pekiştirici adımların 2008-2009 sonrasında Türkiye'nin hemen toparlanmasına imkan tanıdığını ifade etti.

Küresel kriz ve sonrasında Türkiye ekonomisinin iç ve dış talepte ayrışma; süratli sıcak para girişi, cari açık artışı ve kredi büyümesi ile karşı karşıya kaldığını belirten Merkez Bankası Başkanı, şöyle devam etti:

''Bilhassa cari dengenin bozulması ve finansmanın kısa vadeli sermaye girişleri ile temini, küresel risk iştahında vuku bulan ani değişimlere karşı ekonominin hassasiyetini artırarak, makro ekonomik ve finansal istikrara dair kaygıları gündeme getirmiş ve alternatif politika yaklaşımını gerekli kılmıştır. Yeni politika yaklaşımında fiyat istikrarı önceliği korunurken, finansal istikrarı da destekleyici bir amaç olarak görülmüştür. Bu kapsamda politika faizinin yanı sıra zorunlu karşılık oranları ve faiz koridoru gibi birbirini tamamlayıcı enstrümanlar bir arada kullanılmıştır. Krizden çıkışta zorunlu karşılıklar kademeli olarak arttırılmış, karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasına son verilmiş, karşılık oranları vadelilere göre ayrıştırılmış ve burada tabi yükümlülüklerin kapsamı genişletilmiştir.''

"RİSK İŞTAHI DAHA OYNAK BİR HALDE"

Erdem Başçı, 2011 Ağustos ayının ardından büyüme ve kamu borçlarına dair artan kaygıların uluslararası arenada riskten kaçınma eğilimini arttırdığına işaret etti. Şu an, risk iştahının daha oynak bir hal aldığından söz ederken, "Bu dönemde bankacılığın likidite ihtiyacını azaltma adına zorunlu karşılık oranları indirildi. Yakın zamanda rezerv opsiyonu mekanizması politika araç setine dahil edildi." dedi. Bu sayede döviz rezervlerinin güçlenmesi ve bankalara likidite yönetimlerinde daha fazla esneklik tanınmasının yanı sıra sermaye akımlarında görülen dalgalanmaların döviz kuru ve finansal istikrara etkilerinin yumuşatılmaya çalışıldığını savunan Başçı, şunları kaydetti:

KREDİ BÜYÜMESİ SORUNSUZ

''Bu mekanizma, sermaye akımlarının iç piyasalarda yol açtığı oynaklığın azaltılması bakımından diğer araçlara duyulan ihtiyacı kısmen azaltmaktadır. Bu politika aracı ile Merkez Bankası'nın piyasalara müdahale ihtiyacının azaltılmas; söz konusu mekanizmanın kurlarda olabilecek dalgalanmaların önünü alması beklenmektedir. Bu mekanizma bankalara döviz varlıklarını serbestçe kullanabilme imkanı sunmaktadır. Bu mekanizmanın finansal istikrarı destekleyeceği öngörülmektedir. TL zorunlu karşlılıkların bir kısmını bankalarımız döviz olarak Merkez Bankası'na yatırabilirler. Burada üst sınır yüzde 60, ancak yatıracakları miktar belli bir katsayı ile giderek artan oranlarda belirleniyor. En üst dilimde her 100 TL tutarında zorunlu karşılığa karşı 220 TL değerinde döviz getirmek durumundalar. Alt dilimlerde ise her 100 TL tutarında zorunlu karşılığa karşı 130 TL tutarında döviz eş değeri getirmek durumundalar. Benzer bir mekanizmada altın için de söz konusu. TL zorunlu karşılıkların yüzde 30'una kadar Türkiye'de işlem yapan bankalar altını getirip Merkez Bankası'na yatırabilecekleri benzer bir yapı içerisindeler. Bir politika aracı olarak makro ihtiyati tedbirler aşırı kredi büyümesini engellemek için bir çok gelişmekte olan Merkez Bankası tarafından aktif olarak kullanılmaktadır. Türkiye'de de bu politika araçlarına başvurulmuştur. Bu politika arçlarının etkin kullanımı ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun aldığı ilave tedbirler 2010 sonu itibariyle yüzde 35'e çıkan kredi büyüme hızını 2011'de yüzde 25'e çkmiştir. 2012 sonunda ise kredi büyümesinin yüzde 14 civarında olacağı öngörülmektedir. Bugün itibariyle Türkiye'de kredi büyümesi sorunsuz bir şekilde sürdürülebilir seviyelere yaklaşmıştır.''