Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel yapının ihanet içerisinde olduğunu, MGK'da alınan kararla terör örgütü olarak nitelendirildiğini söyledi.
Abone olCumhurbaşkanı Erdoğan, A Haber ve ATV televizyonlarındaki ortak canlı yayında gazeteci Mehmet Barlas'ın gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
ABD'DE 400 DÖNÜM ARAZİ
Barlas'ın, "Eğer Pensilvanya Humeynisi diye bir olay varsa bunun sorumlusu AK Parti'dir. Eğer AK Parti bu örgüte bu kadar destek vermeseydi örgüt bu noktaya gelemezdi" yönünde bazı eleştiriler olduğunu hatırlatması üzerine Erdoğan, AK Parti'nin 13-14 yıllık bir mazisi bulunduğunu ama paralel yapılanmanın mazisinin 40 yıllık olduğunu söyledi. Amerika'nın 1999'da Türkiye'yi kaçarak terk eden bir kişiye 400 dönüm arazi tahsis ettiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
BU İŞİN KİLİDİ DERSHANELER KONUSUDUR
"Bunun dışında şu anda Amerika'nın değişik yerlerinde 160-170 tane okulları var. Bu okullar, Amerika tarafından da üstelik desteklenen, ücretleri bunlar tarafından verilen okullar. Bu okullarla Amerika, adeta bunları şu anda besliyor ve bu yapıyı orada güçlü kılıyor. Biz tabii, bu konuyla ilgili her türlü adımları attık ama biz, özgürlük çerçevesi içerisinde bu adımları atarken bunlar bu özgürlük anlayışımızı bizim suistimal ettiler. Çünkü biz, herkese aynı mesafede durduk. Bunları o şekilde doğrusu düşünmedik. Fakat ben Milli Eğitimde ilk adımı o zaman Milli Eğitim Bakanıma söylemiştim, 'Biz, şu dershaneleri kaldıralım'. Kaldırdık, kaldırıyoruz falan, maalesef Nabi Bey'e kadar bu iş biraz oyalama ile gitti. İşin aslında kilidi, dershaneler konusudur. Oradan çok ciddi bir parasal kaynak var. Şu anda 1 milyar civarında arkadaşların bana getirdiği rakamlar. Böyle bir rakam, yıllık gelir olarak var. Böyle bir gelir kaybolduğu zaman tabii ki bunlar rahat duramazdı. Hatırlayın, okullarda okutulan derslerden sorular çıkmıyordu, bunların dershanelerindeki okutulan kitapların içindeki metinlerden sorular çıkıyordu. Oraya müdahale edildi ve o iş çözüldü.
Daha sonra KPSS olayları, bütün adeta hücrelere sindiler. Böyle bir yapıları var. Şu andaki gelişmeler, onların istediği gibi olmuyor. Hele hele Milli Güvenlik Kurulunda biz bu işin ilk tartışmasını yaptığımız andan itibaren müzakerelerimizi yaptık, hükümetimize bunu bildirdik. Hükümetimiz aynı şekilde bunu bütün bakanlıklara tamim etti ve daha sonra bunun ikinci müzakeresini yine Milli Güvenlik Kurulumuzda yaptık ve böylece Milli Güvenlik Kurulu siyaset belgesinin içine girdi, giriyor."
FAİLİ MEÇHULLERDE ADLARI GEÇİYOR
Erdoğan, "Bu, bir terör örgütü olarak niteleniyor" değerlendirmesi üzerine "Tabii. Ulusal güvenliğimizi tehdit eden, aynen ifade o, legal görünüm altında illegal örgüt olarak geçiyor. Bu örgütlerin silahlı olanı var, silahsız olanı var. Mesela, geçmişe yönelik şu anda birçok faili meçhullerde adları geçiyor" dedi.
BU SON MÜDAHALELER ARTIK BİR ÖZGÜVEN GETİRDİ
Erdoğan, "Hem Milli Güvenlik belgesinde bunlara hem yasa dışı örgüt diyorsunuz, ihanet içinde olduklarını vurguluyorsunuz hem de bunların yayın organları her türlü yayını yapıyor. Hukukumuzda bir ikililik mi var? PKK, mesela burada gazete çıkarsa...." sorusunu yanıtlarken "Zaten onlar var, yok diye bir şey yok" ifadesini kullandı.
Ne kadar adil bir yasal düzenleme yapılırsa yapılsın yargı adil değilse adil netice alınamayacağını anlatan Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Ne kadar berbat bir yasal düzenleme yapsanız eğer yargı adilse oradan da adil bir neticeyi çıkartırsınız. Şu anda böyle bir sürecin içerisindeyiz. Geçenlerde yaşanan bir olay, bir yargıç veya bir hakim, kalkıyor, tek başına bir kararla bütün cezaevindeki tutukluları çıkarmak için karar alabiliyor. Bu kararı da alırken ne dosya okuyor ne bir şey. Sen, böyle bir şeyi nasıl yapabilirsin, bu nasıl bir cesarettir? Sonra akıbetinin ne olduğu ortaya çıktı. Şimdi ben hiç olmazsa diyorum, kendine inanan, kendine güvenen, bu tür yanlışlar karşısında dik durabilen bir yapı oluştu. Bu yapı, ben inanıyorum ki geleceği daha aydınlık kılacaktır çünkü biz, adalet sistemimizi eğer sağlam temeller üzerinde inşa edemezsek, ihya edemezsek sıkıntı devam edecekti ama bu son müdahaleler, artık bir özgüven getirdi. Şimdi yargı camiasının içerisinde özgüveni olanlar artmaya başladı. Bu arttıkça inanıyorum ki onlarda da sayı iyice azalmaya başlayacak."