BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55
HABER /  GÜNCEL

Pamuk'un benzer davaları düşmedi

Orhan Pamuk'un avukatı 'Türklüğü alenen aşağılamak' suçlamasıyla açılan davanın düşmüş olmasının haklarında açılan diğer davaları etkilemediğini belirtti.

Abone ol

Yazar Orhan Pamuk`un avukatı Haluk İnanıcı, Pamuk aleyhine Türk Ceza Yasasının 301. maddesine göre ``Türklüğü alenen aşağılamak`` suçlamasıyla açılan davanın Şişli 2. Asliye Mahkemesi tarafından düşürülmesi ve davanın sona ermesinin, aynı suçlama ile açılan diğer davalar için bağlayıcı bir niteliği bulunmadığını söyledi. Pamuk İsviçre`de yayımlanan Das Magazine adlı gazete ekine geçen Şubat`ta verdiği söyleşide `30,000 Kürt`ü ve bir milyon Ermeni`yi öldürdük. Türkiye`de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor, ben ediyorum` demiş ve bu sözleri üzerine kendilerini milliyetçi avukatlar olarak niteleyen Türk Hukukçular Birliği üyeleri tarafından Pamuk aleyhine Şişli 2. Asliye Mahkemesinde dava açılmıştı. Pamuk`a karşı açılan dava, AB tarafından Türkiye`nin ifade özgürlüğü ve demokrasi sınavı olarak görüldüğü için önem taşıyordu. Avrupa Parlamentosu ve AB yetkilileri Türkiye`de ifade özgürlüğünü kısıtladığı için yeni TCK`daki bu tür maddelerin ya değiştirilmesi ya da tamamen kaldırılması gerektiğini belirtiyorlar. Mahkeme, davada isnat edilen suçun yeni TCK`nın yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005`ten önce işlenmesi nedeniyle eski TCK`nın hükümlerinin uygulanmasını istemiş, eski TCK`nın ilgili suçu düzenleyen 159. maddesine göre de bu yargılamanın yapılabilmesi için Adalet Bakanlığı`nın izninin alınması gerektiğine karar verilmiş ve duruşma 7 Şubat`a ertelenmişti. Adalet Bakanlığı hafta sonunda verdiği kararda, 8 Haziran 2005`te verdikleri ve bu konudaki yetkinin yargıya ait olduğu yönündeki kararını tekrar etti. Bakanlık, Pamuk`un ``Türklüğü alenen aşağılamak`` suçundan altı aydan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı dava ile ilgili takibat izni konusunda 8 Haziran 2005`te mahkemeye gönderdiği, ``1 Haziran 2005`te yürürlüğe giren 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu`nun ilgili hükümleri gereği takibat yapılması için izine ihtiyaç duyulmadığı, yetkinin mahkemelerde olduğu`` yönündeki görüşünü yinelediği yazısında, ``Bir önceki yazımızdaki görüşümüz devam etmektedir. Bu konuda yetki yargınındır`` dedi. İnanıcı Reuters`a yaptığı açıklamada, mahkemenin bakanlığın kararında ``yargılama izni`` ibaresinin yer almaması üzerine eski TCK`ya göre yargılama yapamayacağı kanaatiyle davanın düşmesine karar verdiğini söyledi. ``Mahkeme davayı düşürme kararı aldı`` diyen İnanıcı, ``Bu durumda 7 Şubat`ta duruşma da olmayacak çünkü dava düştü`` dedi. İnanıcı, ayrıca bu davanın aynı maddeden açılmış diğer davaları doğrudan etkilemeyeceğini söyledi. ``Bu davanın düşürülmesinin diğer benzer davalar için bağlayıcı bir niteliği yok`` diyen İnanıcı, ``Eğer diğer davalarda isnat edilen suçlar da 1 Haziran öncesinde işlenmişse o zaman o davalarda da Adalet Bakanlığı`nın yetki izni kararı aranacaktır. Ancak suçlar 1 Haziran 2005 sonrasındaysa o zaman mahkemeler yeni TCK`ya göre yargılama yapıp bu davalara devam etme yetkisine sahip`` dedi. YENİ VE ESKİ TCK Yeni TCK`daki 301. madde eski TCK`nın 159. maddesini karşılıyor. Mahkemenin yargılama yapmak istediği 159. maddenin 1. fıkrasında, ``Türklüğü, Cumhuriyeti, Büyük Millet Meclisini, Hükümetin manevi şahsiyetini, Bakanlıkları, Devletin askeri veya emniyet muhafaza kuvvetlerini veya Adliyenin manevi şahsiyetini alenen tahrir ve tezyif edenler bir seneden altı seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılırlar`` ifadesi yer alıyor. Ancak yeni TCK`daki 301. maddede ceza altı aydan 3 yıla kadar veriliyor. Aynı maddenin 4. fıkrasında ise, ``Türklüğü tahkir``in yabancı bir ülkede bir Türk tarafından işlenmesi durumunda verilecek cezanın ``üçte birden yarıya kadar`` artırılabileceği belirtiliyor. Yine eski TCK`nın 160. maddesinin 2. fıkrası, 159`uncu maddenin 1. fıkrasındaki hususlar hakkında takibat yapılmasını Adalet Bakanlığı`nın iznine bağlıyor. İDDİANAME Pamuk hakkında Cumhuriyet Savcısı Turgay Evsen`in hazırladığı iddianamede şöyle denilmişti: ``Olay günü roman yazarı olan şüphelinin İsviçreli bir gazeteciyle yaptığı söyleşide `30,000 Kürt`ü ve bir milyon Ermeni`yi öldürdük. Türkiye`de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor, ben ediyorum` şeklinde sözler kullandığı bu söyleşi iki ay sonra İsviçre`deki bir gazetede yayımlandıktan sonra bu gazete haberi Türk gazetelerinde de haber mahiyetinde yayınlandı. Bu durumu ile şüphelinin kullandığı bu sözlerle Türklüğü alenen aşağıladığı dosyada mevcut tüm delillerden anlaşılmakta, şüphelinin yargılamasının yapılarak eylemine uyan 5237 sayılı kanunun 301/1`e maddesi gereğince cezalandırılması kamu adına talep ve iddia olunur.`` TCK`nın 301/1. maddesinde de ``Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır`` deniliyor.