BIST 9.728
DOLAR 35,22
EURO 36,81
ALTIN 2.980,10
HABER /  GÜNCEL

Pamuk La Stampa'ya konuştu

Yazar Orhan Pamuk, Kar adlı eserini kaleme aldığı döneme göre Türkiye'de pek çok şeyin olumlu yönde değiştiğini söyledi. Pamuk La Stampa'ya özel demeç verdi.

Abone ol

Yazar Orhan Pamuk, Kar adlı eserini kaleme aldığı döneme göre Türkiye'de pek çok şeyin olumlu yönde değiştiğini söyledi. Pamuk, İtalya'da yayımlanan günlük gazetelerden La Stampa'ya verdiği özel demeçte, ''Türkiye'de büyük değişiklikler yapıldığı doğrudur. Artık daha fazla konuşabilme imkanı, daha fazla özgürlük var. Ülkede refahın giderek artmasının ve yaşanan ekonomik büyümenin yanı sıra AB'ye girme perspektifi doğrultusunda büyük bir iyimserlik söz konusu'' dedi. La Stampa gazetesi, yazarın Nişantaşı'ndaki evinde yapılan söyleşiyi bugünkü sayısında, ''İyimser sanık Pamuk'' başlığıyla yayımladı. Tam sayfa olarak yayımlanan söyleşinin spot cümlesindeyse Pamuk'un Şişli 2. Asliye Mahkemesi'nde 16 Aralık 2005'te ''Türklüğü alenen aşağılamaktan'' 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacağı hatırlatılarak, ''Ermeni kıyımı konusunda söylediği bir söz yüzünden memleketinde sanık sandalyesine oturtulan yazara, Frankfurt'ta barış ödülü verilecek'' denildi. Pamuk, Kar romanını kaleme aldığı döneme oranla Türkiye'de pek çok şeyin değiştiğine işaret etmesinin ardından, bazı sorunlarınsa halen sürdüğünü belirterek, şöyle konuştu: ''Ama küçük kentlerde yaşamın değişmediği de doğru. Yeni zenginlikler yarar getirmedi. Varsıllarla yoksullar arasında korkunç farklılık sürüyor. İstanbul bir patlama yaşarken, Türkiye'nin doğusundaysa yoksulluk devam ediyor. Yoksul kesimler korkunç koşullarda yaşıyorlar. Avrupa düşüncesi gelecek açısından büyük bir vaat olarak herkes tarafından kabul görmüş olmakla birlikte durum bu şekilde.'' Pamuk, Türkiye'de artık daha fazla özgürlük bulunduğunu söylemesine rağmen, kendisi hakkında açılan davayı nasıl karşıladığına ilişkin bir soruya, ''Davamla ilgili konuşmak istemiyorum. Kitaplarımdan söz edelim'' diye karşılık verdi. -''TÜRKİYE'NİN AVRUPA'YA SUNACAĞI ARMAĞAN BARIŞTIR''- Orhan Pamuk, Alman yayıncıların Frankfurt'taki Uluslararası Kitap Fuarı'nın son gününde barış ödülünü kendisine vermeyi kararlaştırdıklarının hatırlatılmasına karşılık olaraksa şöyle konuştu: ''Yazar olarak bu ödülü kabul etmeyi tercih ediyorum. Ama buna genelde siyasi bir anlamda yükleniyor. Bu siyasi boyut elbette mevcut ama, bunun abartılma riski de var. Örneğin Dublin'e ödül almağa gittiğimde benimle söyleşiler yapıldı. Herkes bana körfez savaşı konusunda görüş soruyordu. Bu bana biraz saçma geliyor.'' Pamuk, Frankfurt'ta alacağı ödülün AB'ye girme arzusundaki Türkiye'nin imajına olumlu bir katkı sağlayıp sağlayamayacağına ilişkin soruyu, şöyle yanıtladı: ''Ödülüm nedeniyle yapılacak kutlama, bir şekilde Türkiye'ye de yardımcı olacaktır. Ama ülkemi en fazla memnun eden şey, AB'ye tam üyelik müzakerelerinin başlatılması ve bu yolda ilerleme sağlanacak olmasıdır.'' Orhan Pamuk, ''Türkiye Avrupa'ya ne getirecek?'' sorusunaysa ''Türkiye'nin sunacağı armağan, barıştır. Pek çok savaş sonrasında bizde müthiş bir barış arzusu var. Bu, dine değil, demokrasiye yaslanan bir barıştır'' diye karşılık verdi. -''KAR, BENİM İLK VE SON SİYASİ ROMANIMDIR''- Pamuk, La Stampa'daki söyleşide Kar romanının da muhtelif dillere çevrilmiş olmasından duyduğu memnuniyeti aktararak, ''Kar, benim ilk ve son siyasi romanımdır'' dedi. Pamuk, Kars'ta kaleme aldığı romanını neden ve nasıl yazdığınıysa şöyle özetledi: ''Siyasi İslamcılık üzerine yazmak istiyordum. Bu işi bir romancı olarak yaptım. İslamcılar elbette ki düşmandırlar, tehlikeli kişilerdir. Ama ben bir yazarım, bunu insani açıdan ele almak, onları yaşadıkları biçimiyle anlatmak istiyordum. Pek çok Türk yazar, propaganda eşliğinde onların kitaplarını mahvetti. Kar, benim ilk ve son siyasi romanımdır. Ben bu romanı, propagandaya yer vermeksizin, muhtelif seslere onurlu bir saygı ilkesiyle yazdım. Bir anlamda, Dostoyevski'nin tüm şahsiyetleri özgürce konuşturması gibi. Dolayısıyla Kar, siyasi bir mesaj içermeyen siyasi bir romandır. Benim ilgilendiğim tek bir soru vardı: İnsanlar bu kadar yoksulken nasıl mutlu olunabilir?''