BIST 9.636
DOLAR 34,66
EURO 36,35
ALTIN 2.932,88
HABER /  GÜNCEL

Pampal'ın deprem uyarısı korkuttu

Güney Asya'yı yerle bir eden deprem sonrası kamuoyunu endişe sardı. Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Pampal'ın açıklamaları korkuttu.

Abone ol

Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Pampal, kuzey Anadolu fay hattının kırılması ile Bolu-Erzincan arasında 7 şiddetinden daha büyük bir deprem olabileceğini ve bu depremin de Ankara'yı etkileyebileceğini söyledi. Pampal, "Ankara ciddi tehlike altında. Yapılar deprem olgusu dikkate alınarak yapılmamış. Ankara'da bugüne kadar yapılar (deprem olmaz) inancıyla, varsayımıyla inşa edilmiş. Zeminler de iyi değil" dedi. Üniversitenin Mühendislik-Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi de olan Prof. Dr. Pampal, Çubuk'ta dün gece meydana gelen depremin, Çankırı'dan Ankara'ya doğru uzanan Kuzey Anadolu'nun tali faylarına bağlı olarak oluşan, çok büyük olmayan ve beklenen bir deprem olduğunu söyledi. Bu tür depremlerin Ankara çevresinde çok sık olduğunu dile getiren Prof. Dr. Pampal, Ankara'yı daha kötü etkileyecek depremin Kuzey Anadolu fay hattında ortaya çıkabilecek, 7 şiddetinden büyük deprem olduğunu kaydetti. Haymana, Kırıkkale-Keskin civarındaki faylardan kaynaklanan depremlerin 4-7 şiddetleri arasında olduğunu ifade eden Pampal, Keskin'de 1938'de 6.6 şiddetinde meydana gelen depremin Ankara'yı etkilediğini söyledi. Pampal, 7.2 şiddetindeki Gerede depreminin de Ankara ve ilçelerinde hissedildiğini bildirdi. Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Süleyman Pampal, oluşabilecek depremlerin 300 kilometre uzaklıktaki yerleşim alanlarını dahi etkileyebileceğini anlatarak, Gediz depreminin 180 kilometre uzaklıktaki Bursa'daki Tofaş fabrikası'nın ek binalarının yıkılmasına, Gölcük Depremi'nin de İstanbul Avcılar'da can ve mal kaybına neden olduğunu söyledi. Prof. Dr. Pampal, Kuzey Anadolu Fay hattının kırılması ile Bolu-Erzincan arasında 7 şiddetinden daha büyük bir deprem olabileceğini ve bunun da Ankara'yı etkileyebileceğini bildirdi. Pampal, şöyle konuştu: "Ankara ciddi tehlike altında. Bizler de ciddi risk altındayız. Yapılar deprem olgusu dikkate alınarak yapılmamış. Ankara'da bugüne kadar yapılar (deprem olmaz) inancıyla, varsayımıyla inşa edilmiş. Ciddi bir denetim de yok, zeminler de iyi değil. Ankara'nın tehlikeli zeminleri, Kızılay'dan Sıhhiye'ye doğru, Yenimahalle- Demetevler'den Batıkent'e doğru olan yerleşim yerleri, Etimesgut, Sincan, Bahçelievler, Emek, Maltepe... Özellikle bu kesimler oldukça kötü ve tehlikeli zeminler. Buradaki zemin, depremin şiddetini ciddi oranda artırıyor, 2 katına kadar çıkarabiliyor. Kötü zeminlere bir kaç katlı yapılar yapılırsa uygundur. Ama bakıyoruz, buralarda çok yüksek yapılar var. Ankara tamamen gözardı edilmiş." İnsanların depreme karşı bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkati çeken Pampal, depreme karşı yerel yönetimlerin öncelikle tedbir alması gerektiğini ifade etti. Türkiye'de çok sık imar afları çıktığını ve bunda da "Meclis'in günahı" olduğunu belirten Pampal, "Demetevler örneği dünyanın neresinde var. Hiç projesi, etüdü olmayan, işi bilenlerin yapmadığı, tamamen gecekondu şeklinde yapılmış 15 katlı yapılar... Ne zemin uygun, ne yapı kalitesi düzgün... Buraların yıkılması için çok büyük bir depreme de gerek yok. Kimseyi de korkutmak istemeyiz ama durum çok iç açıçı değil" diye konuştu. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Pampal, yapılan risk analizlerine göre, 99 yıllık bir süre içerisinde Ankara'da olması beklenen en büyük depremin 7.7 şiddetinde olduğunu ifade ederek, Bu analize göre İstanbul'da olması beklenen en büyük depremin 7.9, İzmir'de ise 8.0 şiddetinde olabileceğini kaydetti. Prof. Dr. Pampal, Ankara'yı etkileyebilecek kuzey anadolu fay hattının kırılma ihtimalinin, İstanbul'u etkileyebilecek marmara fay hattından daha düşük olmadığına işaret ederek, "Ankara, İstanbul'dan daha kötü durumda" dedi. 1668 yılında Ankara'da 3 gün süreyle, 12 Ağustos'da başlayıp, 15 Ağustos'da biten depremler meydana geldiğini ve ardından da 17 Ağustos'ta 8 şiddetinden büyük büyük bir depremin olduğunu anlatan Pampal, "Bu deprem, 'Ankara'yı ve Türkiye'nin kuzeyindeki bölgeleri adeta dümdüz etmiş' demek mümkün" dedi. Süleyman Pampal, o depremin, Bolu ile Erzincan arasının kırılması ile oluştuğunun varsayıldığını belirterek, "O zamanki ecnebi tüccarların dediğine göre ve Avrupa'daki gazetelere yansıdığı şekliyle, Ankara tamamen boşalmış ve kalede bir miktar Türk askeri kalmış" diye konuştu. Prof. Dr. Süleyman Pampal, depreme karşı alınabilecek önlemler olarak, deprem yönetmeliğinin kesinlikle uygulanması ve imar planlarının gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Resmi binalardan başlamak üzere bütün yapıların elden geçirilmesi ve inceleme başlatılması gerektiğini dile getiren Pampal, gerekiyorsa binaların güçlendirilmesi ve bu konuda da devletin halka maddi destekte bulunması gerektiğini bildirdi.