Özel Kuvvetler Komutanlığı inşaatı yolsuzluk davasında sanıklar topu komutanlara attı. Sanık Mühendis Gülse, numunelerin Çevik Bir tarafından beğenildiğini iddia etti.
Abone olÖzel Kuvvetler Komutanlığı'nın (ÖKK) inşaatında 118.6 trilyonluk yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla açılan davada sanıklar, inşaatta ilişkin kararların komutanlarca alındığını söyledi. İnşaat şantiye şefi sanık mühendis Bahadır Gülse, Genelkurmay Başkanlığı'nın inşaatları durdurma emrinden sonra dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı, şu anki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun inşaatı gezdiğini söyledi. Gülse, fiyatı yüksek bulunan alüminyum numunelerin ise dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir tarafından seçildiğini belirtti. Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde, 20'si asker 38 sanıklı davanın dün görülen duruşmasına, 29 sanık ile avukatları katıldı. Duruşmada savunmasını yapan Gülse, hazırlık soruşturması sırasında verdiği, "İnşaata gelen komutanlarımızın hepsi özel kuvvetlere yakışır bir bina yapılmasını istiyordu. Bunun için en iyisi yapıldı" şeklindeki ifadesini tekrarladı. Gülse, davanın bir numaralı sanığı Özmen İnşaat'ın sahibi müteahhit Ali Osman Özmen adına rüşvet teklif ettiği suçlamaları için ise, "Benim ne böyle bir hakkım, ne böyle bir yetkim var" dedi. Komutanlar beğenmedi Projelerde iki farklı bilgisayar kullanılarak komutanların yanıltıldığı iddialarını da "şiddetle" reddeden Gülse, idarenin yaptığı bazı hesapları mantıklı bularak, şirketine 63 milyon YTL (63 trilyon lira) geri ödettirdiğini savundu. İnşaatın onaylı 7 - 8 adet planı olduğunu belirten Gülse, "Her binanın yeri oraya gelen komutanlarca beğenilmeyerek, değiştirilmiştir. Her planda komutanlık imzası mevcuttur. Biz sadece bir - iki binanın yerini fazla kazı yapılmaması için değiştirdik" dedi. Gülse, inşaattan çıkan harfiyatın nakledilmiş gibi gösterilerek, nakil parasının devletten alındığı iddiası için de, "Milli Savunma Bakanlığı'ndaki kayıtlar bu kanıtları çürütür. Fotoğraflarla bu konu kanıtlanmıştır" diye konuştu. Hesaplar için mühendis tuttum Tutuklu sanık Özmen de, inşaata ilişkin hesapların doğru çıkması için elinden gelen herşeyi yaptığını belirterek, "Mühendisler tuttum. Araştırma yapan İsa Kul Albay'a `bu işin doğrusunu çıkartırsan helal olsun' dedim. Ne benim devlete, ne TSK'ya, ne de onların bana hakkı geçsin istemiyordum. İş büyük olduğundan farklılıklar çıkabiliyordu. Bundan gayri meşru bir durum yok" dedi. Özmen'in asker kökenli avukatı Mustafa Bir ise, "Komutanların imzası olmadan bir çivi çakılması mümkün değildir. Ben yönetici olsam malzemeyi önceden getiren müteahhitin alnından öperim" diye konuştu. Bunlar komplo Bu sırada yeniden ayağa kalkarak, "Bunlar komplo bana. Çok rahatsızım. Neden suçlandığımı bilmiyorum. Metraj orada. `İmalat yerinde esastır' diye kendimiz imalat yaptık. F tipindeyim. Kimse orada yatmaz. Lütfen bunu değerlendirin" diyen Özmen, duruşma hakimi Yarbay Aykanat Kaçmaz tarafından, "Tutuklusunuz. Bu beyanları sonra alacağız" diye uyarıldı. Özkök de geldi, Bir de Gülse ise, yüksek fiyattan alındığı iddia edilen alüminyum numuneleri komutanların seçtiğini, fiyatlarının da idare tarafından saptandığını kaydetti. Bunun üzerine sanık avukatlarından Fahir Kayacan, Gülse'ye, "Hangi komutan gelip, beğenmiş? Bazı sanıklar 27 Ekim 2000'de Genelkurmay Başkanlığı'nın inşaat için durdurma kararı vermesine rağmen inşaatı sürdürmekle suçlanmıştır. Bu tarihten sonra da inşaatı gezmeye gelen komutan olmuş mudur" sorularını yöneltti. Gülse, alüminyum numuneleri görmek için dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Bir'in geldiğini, yanında Genelkurmay Harekat ve Lojistik başkanlarının da bulunduğunu söyledi. Gülse, 27 Ekim 2000'den sonra ise dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu ile dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı, şu anki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök'ün de inşaatı gezdiğini savundu. Özkök, Birinci Ordu Komutanı’ydı Gülfe, Özkök'ün 2000 yılı ekim ayında şantiyeyi gezdiğini söyledi, ama Özkök'ün o dönemde Genelkurmay ikinci başkanı değil, Birinci Ordu Komutanı olduğu anlaşıldı.