BIST 9.300
DOLAR 34,35
EURO 36,35
ALTIN 2.825,35
HABER /  GÜNCEL

Özkök'ün mahçup bırakan yazısı

Gülay Göktürk, Ertuğrul Özkök'e karşı mahçup olduğunu söylüyor. Göktürk, Özkök'ün hangi yazısını okuyuyunca aklı başına gelmiş? İşte, Göktürk'ü mahçup bırakan konu:

Abone ol

D.B. Gazetesi yazarı Gülay Göktürk, Ertuğrul Özkök'ün yazısını okuyunca mahçup olduğunu söylüyor. Göktürk, Özkök'ün yazısını kendisini nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor...

ASENA'YA SAHİP ÇIKMAK

Evet, mahcup oldum. Açıkça mahcup oldum Ertuğrul Özkök'ün Asena yazısını okuyunca. Hem de kızdım kendime...

Kaç gündür, kölelikten kurtulmaya çalışan bir kadına el uzatacak birkaç satır yazmadığım için... Avrupa'ydı, azınlıktı derken, onu hep yazı gündemimin alt sıralarına ittiğim için...

Bu kızcağız dansöz olduğu için mi desteğinizi hak etmiyor, diyordu Özkök.

Hayır, benimki bir nev'i mesleki deformasyon. Aşırı siyasileşme hastalığı - ki bu da yeteri kadar kötü...

Oysa ben bu hastalığa karşı aşılı olduğumu sanırdım. Ama aşının da belli bir koruma süresi var demek ki... Dar anlamıyla siyasetin sizi kendi dünyasının içine çekmesine ve onun dışında olup bitenlere körleştirmesine karşı her zaman tetikte olacaksınız. Sık sık kendinizi yoklayacaksınız, düzenli aşılanacaksınız.

Her neyse, benim atlayış sebebim bu.

Ama herkesin aynı sebepten suskun kaldığı söylenemez- ki öyle olmadığı son iki gündür açıklanan görüşlerden de anlaşılıyor zaten.

Emniyetin, savcılığın yani devletin suskunluğu berbat bir gelenekten kaynaklanıyor. Bir takım adamların hukuk üstü-yargı üstü hale gelmesi, özel bir dokunulmazlık kazanması gibi bir gelenek bu. Devletin bu adamlara karşı harekete geçebilmesi için illa ki basının patlaması, olayların ayyuka çıkması ve artık görmezden gelinemeyecek noktaya ulaşması gerekiyor. Ondan sonra da yapılan şey, çoğu kez zevahiri kurtarmak için şöyle bir kıpırdanmak. Genellikle de arkası da gelmiyor. Tıpkı bu olayda olduğu gibi: İstanbul Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü Tatlıses için harekete geçmiş. Neden sonra? Hürriyet'in yayınından sonra. Nereye kadar gidecek? Ortalık yatışıncaya kadar.

Toplumun, kadın kuruluşlarının ve basının tepkisizlik nedenleri ise çeşit çeşit. Bir kısmı eminim, Tatlıses'in şerrinden çekiniyor. Ardında kaç tane kurşunlanmış kadın bırakmış bu adama bulaşmak biraz cesaret istiyor doğrusu...

Ama en yaygın sebep bu da değil. En yaygın sebebin özlü bir ifadesini Güler Kazmacı'nın dünkü Hürriyet'te yayınlanan demecinde buluyoruz: "Tatlıses'in kadınlara ne kadar tahakküm ettiği de, dövdüğü de bilinen birşey. Asena böyle yapıda biriyle birlikte oldu. Zannediyorum bazı kadınların önce bu hoşuna gidiyor. Tatlıses'in böyle davranması sürpriz mi yani. İlişkiye başladığında hangi karakterde biri olduğunu bilmiyor muydu?"

Kazmacı burada sık sık tekrarlanan bir hataya düşüyor: Sadece kusursuz insanların değil, bütün insanların temel haklara sahip olduğunu unutuyor. Sosyolojik-psikolojik bir değerlendirmeyle, adli bir vakayı birbirine karıştırıyor.

Evet, Tatlıses'in bunca yıldır, bunca vukuatına rağmen bunca kadının gönlünde taht kurması psikolojik-sosyolojik izahlara muhtaç bir durum. Onun hayranlarının sadece Anadolu'daki gelinlik kızlar, talihsiz kumalar olmadığını hepimiz biliyoruz. Nice çağdaş, okumuş, şehirli kadının onun "kadınlarına" tutkulu sahip çıkışı, vahşice kıskanışı, uğruna elini kana bulamayı göze alışı karşısında eriyip bittiği malum. "Kendi ayakları üzerinde durmak" lafını pek seven nice kadının gönlünde yatan maçodan haberdarız.

Üstelik bütün bunlara ek olarak Asena Tatlıses'i şöhret için basamak olarak kullanmış da olabilir.

Bütün bunlar bir insanın köleleştirilmeye karşı isyan hakkını elinden alır mı?

Düşünün ki, "kendi etti, kendi buldu" mantığını sürdürecek olsak, kocalarından dayak yiyen kadınların çoğuna sahip çıkmamamız gerekir. Çünkü onlar da evlendikleri adamın maçoluğunu pekala bilir ama buna rağmen evlenir. Üstelik onların bir kısmı da tıpkı Asena gibi o adamlarla parası için, mevkii için, imkanları için, verdiği güvenlik duygusu için evlenmiştir. Evlilik boyunca da bu ilişkiyi "sosyal bir asansör" olarak kullanmıştır.

Kazmacı o kadınların da - ki sayıları milyonlarcadır- karşısına geçip "ilişkiye başladıklarında hangi karakterde biri olduğunu bilmiyorlar mıydı?" mı diyecektir?
YAZI:D.B. TERCÜMAN