Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özkök, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ile ilgili önlerine gelen bir rapora dayalı haberi neden kullanmadıklarını itiraf etti
Abone olErtuğrul Özkök " başlıklı yazısında önlerine gelen haberi ve diğer gazetelerde çıkan haberleri mukayese etti.
Yazı: Ertuğrul ÖZKÖK
www.hurriyet.com.tr
BUNDAN bir süre önce sabah toplantısında önümüze bir haber geldi.
Haber Van Üniversitesi’ndeki irticai örgütlenmeyle ilgiliydi. Hangi öğretim üyesinin hangi tarikatla ilgili olduğu anlatılıyordu.
Yani tam manşetlik bir haberdi.
* * *
Ağzımız 1990’lı yıllardaki ‘Andıç’ olayından yandığı için, hemen üzerine atlamadık.
Haberi yazan arkadaşlarımızdan raporu istedik.
Bize raporun fotokopisini gönderdiler.
Üzerinde, ‘Van Jandarma Komutanlığı; Van Üniversitesi Bilgi Dosyası’ yazıyordu.
Rapor beş bölümden oluşuyordu.
‘Akademik ve İdari Personel siyasi yapılanma; Bölücü yapılanma; İrticai yapılanma; Sol görüşlüler; Ülkücü görüşlüler.’
Dediğim gibi, geçmişte ağzımız çok yandığı için bu haberi vermedik.
* * *
Kısa süre sonra Aksiyon Dergisi’nde aynı raporla ilgili bir haber gördük.
Ancak haberin içeriğinde, üniversitedeki irticai örgütlenme değil, PKK örgütlenmesi anlatılıyordu.
Birkaç gün sonra bu defa ‘Zaman’ Gazetesi, aynı raporu manşetinden verdi.
Orada rektörün üniversitede PKK yanlısı örgütlenmeye izin verdiği anlatılıyordu.
İrticai örgütlenmelerden ise tek satır bile söz edilmiyordu.
* * *
Bunu görünce aklımıza bazı sorular takıldı.
Acaba bu rapor gerçek miydi, yoksa ‘düzmece’ mi?
Mehmet Ali Kışlalı, 12 Ekim günü ‘Radikal’ Gazetesi’ndeki köşesinde Jandarma Komutanlığı’na bu raporun doğru olup olmadığını sorduğunu yazdı.
Komutanlıktan, ‘Bizde bu konuda bilgi yok’ cevabı gelmiş.
Yani bu haber ‘doğrudur’ veya ‘yanlıştır’ dememişler.
Bu bilgileri yan yana koyduğum zaman aklıma bazı sorular geldi.
Acaba burada da Genelkurmay’da bağımsız, Şemdinli olayına benzer ‘lokal’ bir istihbarat harekátı mı var?
Ama gazeteciler açısından asıl kritik soru şu:
Böyle bir rapor varsa, acaba bazı gazetelerin dünya görüşüne uygun bir servis mi yapıldı?
Van rektörüne karşı politikası olan gazetelere, ‘Rektörü zor duruma düşürecek’ sayfalar mı sızdırıldı?
Yoksa raporun sadece o bölümünü vermek editoryal bir tercih miydi?
* * *
Zaman’ın Genel Yayın Yönetmeni, çok saygı duyduğum, iyi arkadaşlık ilişkilerim bulunan bir gazetecidir.
Gazetecilik ilkeleri konusunda dikkatlidir.
Bu soruları samimi olarak soruyorum. Çünkü en azından benim geçmişimde, kötü bir ‘Andıç’ tecrübesi var.
Bir haber şehveti uğruna, Türkiye’nin çok değerli iki gazetecisine büyük kötülük yapmıştım.
Ama zaman bu arkadaşlarımıza çalıştı. Şimdi her ikisi de başları dik, gazeteciliklerini yapmaya devam ediyorlar.
O dikkatsizliğin utancı ise bizlerin üzerinde kaldı.
İşte o yüzden bu habere bakınca içimden şu geçti:
İyi ki vermemişiz...
DEHAP aynı DEHAP, başkanlar farklı
TÜRKİYE’de son zamanlarda gerçekten karanlık bazı işler yapılıyor.
Şemdinli olayı da bunun bir örneği.
Ülkesini seven herkes bugünlerde çok dikkatli olmalı.
Sadece medya değil, aynı zamanda devlet, güvenlik güçleri, siyasiler, seçilmiş belediye başkanları da aynı özeni göstermeli.
Şemdinli’de DEHAP’ın bazı belediye başkanları çok iyi bir sınav verdi.
Ama pazar günü Diyarbakır Belediye Başkanı’nın yaptığı konuşma için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
O konuşmayı yapıcı bulmadım.
Tam aksine, Şemdinli olayını kendi siyaseti için istismar etti.
O nedenle Diyarbakır Belediye Başkanı’na şunu söylemek istiyorum:
Eğer bu ülkede ortak ve birlikte bir gelecek arzu ediyorsak, böyle kritik olayları şahsi siyasi ihtiraslara alet etmemeliyiz.
Tabii samimiysek...