Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Ali Taran ile Ayşe Özyılmazel'in 'Yıldırım Aşkı'na farklı bir yorum yaptı.
Abone olHürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök yılın magazin bombasına çarpıcı bir yorumla yaklaştı.
Ünlü şarkıcı-köşe yazarı Ayşe Özyılmazel ve reklamcı Ali Taran'ın evliliğine ilişkin köşe yazısında ''Kanserli bir kadın bırakılır mı?'' sorusunu yönelten Ertuğrul Özkök, bakın neler Ali Taran'ı nasıl eleştiri yağmuruna tuttu:
KANSERLİ BİR KADIN BIRAKILIR MI?
Kapı çalınıyor, bir adam; elinde bir çiçek sepeti ve bir mektup.
"Sarı Selma" diye başlıyor.
Sarı Selma, iki günden beri evlenmesi Twitter'ın bir numaralı konusu olan Ali Taran'ın eşi.
Yani eski eşi.
Ünlü reklamcı Ali Taran, bugün Bodrum'da Ayşe Özyılmazel'le evleniyor.
Bu nedenle öğreniyoruz ki, bir süre önce eşinden boşanmış. Yukarda anlattığım gibi barışmışlar.
Öğrendiğimiz bir başka şey de şu:
Eşi kanserle mücadele ediyormuş.
Bunları okuyunca, Ayşe Arman'ın geçmişte onunla yaptığı mülakatları hatırladım ve baktım. O günlerde çok ilgiyle okumuştum.
Dün daha da büyük ilgiyle tekrar okudum.
''ALİ ALDATMAZ, GÖZÜMLE GÖRSEM İNANMAM. PAHALI HEDİYELERLE GÖZ BOYAMAK ONA GÖRE DEĞİL''
Bunlardan birini Dubai'de yapmıştı. Taran Ailesi ile birlikte Burj el Arap Oteli'nde kalıyordu. Harika fotoğraflar çektirmişti.
Üzerinde uzun bir Arap elbisesi vardı.
Gözlerine sürme çektirmişti.
O günkü röportajdan aklımda kalan en çarpıcı cümleler eşinin şu söyledikleriydi:
"Ali aldatmaz. Gözümle görsem inanmam. Kollar, himaye eder. Çok sevecendir, çok güvenilir."
Bir de şu cümle:
"Öyle pahalı hediyelerle kadınları etkileme meraklısı bir adam hiç değildir."
Dün, Ayşe Özyılmazel'e Range Rover marka bir araba hediye ettiğini okuyunca bu cümleler aklıma geldi.
''YARGILAMAK İÇİN YAZMIYORUM''
Hayatta anlamadığım, daha doğrusu empati kuramadığım şeyler vardır.
Mesela boşanan bir erkeğin mal paylaşma kavgası çıkarması.
Ayrılacak olsam, her şeyi karıma bırakır, iki kitap, bir iPod, birkaç küçük hatıra alır çıkarım.
Başka insanların hayatlarının üzerinden racon kesmeyi sevmem. O nedenle yargılamak için yazmıyorum.
Sırf meraktan...
''ERKEKLİĞE YAKIŞMAZ ARKADAŞ''
Kanserle mücadele eden karısını boşayan bir erkek acaba neler hisseder? Yeni kadının her koynuna girdiğinde bunu hatırlamaz mı?
Biliyorum, hayat devam ediyor; insan başkasına âşık olabilir.
İlişkisi de olabilir.
Buraya kadar anlıyorum.
Ama "boşamak"...
O çok önemli ve derin psikolojisi olan çok ağır bir "eylem".
O nedenle bu duyguyla empati kuramıyorum.
Hatta, biraz maço görünme riskini göze alarak şunu bile diyebilirim:
"Erkekliğe sığmaz arkadaş..."
''BİR GÜN SÖYLEDİĞİNİ DİĞER BİR GÜN AYAĞIMIZA TAKILIYOR''
Diyorum ya, eski mülakatlara bugün okunduğunda bambaşka anlamlar yükleniyor.
Hayat işte böyle bir şey...
Bir gün söylediklerimiz, başka bir gün ayağımıza takılıyor.