BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Özkök Paşa'dan çarpıcı açıklamalar

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ilericilik, milliyetçilik ve dini inançların kimsenin tekelinde olmadığını belirtti, bu düşüncede olanlara sert mesajlar yolladı..

Abone ol

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ilericilik, milliyetçilik ve dini inançların kimsenin tekelinde olmadığını belirterek bunları belli kişilere maletmeye çalışanları bölücülere yardım etmekle suçladı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, değişimle, teknolojik gelişmenin ve tehdit ortamındaki farklılaşmanın askeri düşünce sistemi, harp, silah ve araçları üzerindeki etkisini sorguladıklarını belirterek, ''Yoksa bu değişim; TSK'nın sahip olduğu değerlerden, onun tarihsel duruşundan, yüzyıllardır biçimlediği geleneklerinden, düşüncelerimize yön veren Atatürk ilke ve devrimlerinden ve Anayasa ile güvence altına alınmış Cumhuriyet'in temel değerlerinden herhangi bir sapmayı ifade etmemektedir'' dedi. Orgeneral Hilmi Özkök, Genelkurmay Karargahı'nda düzenlenen törenle, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek ile Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına'ya üstün hizmetleri ve yürüttükleri kuvvet komutanlığı görevindeki başarıları dolayısıyla TSK Şeref Madalyası tevcih etti. Orgeneral Özkök ayrıca, 30 Ağustos itibariyle Orgeneral rütbesiyle Ege Ordu Komutanlığı'na atanan Korgeneral Işık Koşaner ile Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı görevine getirilen İsmail Koçman'a da TSK Üstün Hizmet Madalyası verdi. Törende, Şeref ve Üstün Hizmet Madalyası alan komutanların özgeçmişleri ile madalya beratları okundu. Daha sonra madalyalar Orgeneral Özkök tarafından komutanlara tevcih edildi. EN MÜSTESNA YER Orgeneral Özkök, törende yaptığı konuşmada, tarih boyunca yaşanan toplumsal gelişim ve değişimde TSK'nın çok özel bir yeri olduğunu belirterek, bu sebeple TSK'nın Türk toplumunun gönlünde her zaman en müstesna yeri işgal ettiğini ve yıllardır en güvenilir kurumlar arasında ilk sırayı aldığını ifade etti. TSK'nın bu başarısının altında yatan iki önemli neden olduğunu ifade eden Orgeneral Özkök, bunlardan birincisinin TSK'nın gücünü ve desteğini Türk ulusunun tamamından alması olduğunu, ikincisininse TSK'nın tarih boyunca vazgeçilmez değerleri olan dürüst, pragmatik, çağdaş ve tutarlı çizgisini sürekli olarak muhafaza ederken, değişiklik ve yeniliklerin talep ettiği reformları atılgan bir şekilde kendi içinde yapagelmesi olduğunu kaydetti. TSK'nın bugün de güçlü bir devinimle geleceğe doğru emin adımlarla ilerlediğini belirten Orgeneral Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Özellikle 1952 yılında NATO üyeliği ile başlayan süreçte personelimiz batıyla tanışmış ve Batılı değerlerin daha o günlerden itibaren Türk ulusunun beklentisi ve hakkı olduğunu tespit etmiştir. Bu sürecin sağladığı birikim sayesinde TSK çeşitli uluslararası harekatlarda etkin bir şekilde başarıyla görev yapmış ve yeteneklerini önemli ölçüde geliştirmiştir. Bunun bir sonucu olarak TSK; tarihinde ilk kez, 1974'te denizaşırı bir harekatla şanlı Kıbrıs Barış Harekatını gerçekleştirmiş, daha sonra yaklaşık 1400 kişilik bir birliği Afganistan gibi uzak bir ülkeye intikal ettirerek, kendi olanak ve yetenekleriyle gerekli komuta-kontrol ve lojistik destek tesislerini kurmuş ve Afganistan Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti'nin liderliği görevini başarıyla yerine getirmiştir. Günümüzde, küreselleşmenin bir sonucu olarak ülkeler arasındaki karşılıklı etkileşim ve iş birliğinin çok yüksek seviyelere çıktığı bir ortamda, 42 ülkeyle Askeri Eğitim ve İşbirliği anlaşması imzalamış olarak kaliteli askeri eğitim ihraç etmek suretiyle profesyonelliğini dünyaya kanıtlamaktadır. Bu kapsamda, bugüne kadar yaklaşık 16 bin yabancı ülke personeline çeşitli konularda askeri eğitim vermiş bulunmaktayız.'' DEĞİŞİM Orgeneral Özkök, şu anda TSK'nın, dünya sathına yayılmış 13 general-amiral, 578 subay, 253 astsubay, 22 sivil memur-işçi, 62 uzman erbaş ve 674 erbaş-er ile Türkiye'ye yurtdışında saygın bir imaj kazandırdığını ifade ederek, şunları kaydetti: ''Ancak bu noktada, sürekli olarak tekrarladığımız 'değişim' sözcüğüyle neyi kastettiğimizi de bir kez daha ifade etmek istiyorum. Biz bu değişimle; teknolojik gelişmenin ve tehdit ortamındaki farklılaşmanın askeri düşünce sistemi ve harp silah ve araçları üzerindeki etkisini sorguluyoruz. Bu bağlamda, bilgi üstünlüğünü nasıl sağlayacağımızı, silahlı kuvvetlerimizin harekat yeteneğini en ekonomik tarzda nasıl artırabileceğimizi, müştereklik kültürümüzü nasıl geliştirebileceğimizi ve günümüz koşullarında 'karar verme döngüsü'nün hızını daha nasıl artırabileceğimizi araştırıyoruz.'' Orgeneral Özkök, ayrıca, soğuk savaş sonrası yeni risk ve tehditlerin oluşturduğu çok bilinmeyenli ve karmaşık güvenlik ortamında beka yeteneğini nasıl geliştirebileceklerinin felsefi altyapısını oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, yüzlerce personeli yurtiçi ve yurtdışında üniversitelerde okuttuklarını ifade etti. Orgeneral Özkök, şöyle devam etti: ''Yoksa bu değişim; TSK'nin sahip olduğu değerlerden, onun tarihsel duruşundan, yüzyılların biçimlediği geleneklerinden, düşüncelerimize yön veren Atatürk ilke ve devrimlerinden ve Anayasa ile güvence altına alınmış Cumhuriyetin temel değerlerinden herhangi bir sapmayı ifade etmemektedir. Bilakis bu değerleri, daha akılcı yaklaşımlarla daha çağdaş yetişmekte olan gençlerimizin rahatlıkla özümseyebileceği bir şekle kavuşturmaya çalışıyoruz. Bu değişimle TSK; özünü değiştirmeden ancak kendisini sürekli yenileyen bir yaklaşımla, daha dinamik ve daha katılımcı bir yapıya kavuşmaktadır.'' TÜRKİYE'NİN ETRAFINDAKİ ATEŞ ÇEMBERİ Türkiye'nin gerçekten elde bulundurulması zor bir coğrafya üzerinde yer aldığını, bu kıymetli coğrafyanın kendileri açısından iki önemli zorluk taşıdığını anlatan Orgeneral Özkök, ''Birincisi, fiziksel açıdan böyle bir coğrafyayı pozitif kontrolde tutmak ve ona sahip olmak kolay değildir. Öte yandan, ülkemizin etrafındaki ateş çemberi, bizlerin her yönüyle daha uyanık ve daha güçlü olmasını gerektirmektedir. Bu sebeple, böylesine geniş bir coğrafyada görev yapmak TSK personeli için; aileden ve sosyal çevreden uzakta, görev odaklı, ağır stres altında ve yoğun bir konsantrasyonla tempolu çalışmayı ifade etmektedir'' dedi. Orgeneral Özkök, Temmuz ayı içerisinde 2. Ordu bölgesindeki incelemeleri sırasında Güneydoğu Anadolu'nun sert ancak bir o kadar da etkileyici manzarasına bakarken şunları düşündüğünü dile getirdi: ''TSK; vatanın her yerinde, en ırak köşelerinde, doğanın insanın yaşama yeteneğini çok sınırladığı ve hatta dayanma azmini zorladığı noktalarda bile dimdik ve 24 saat görevinin başında. Yaşamla ölümün böylesi ince çizgiyle ayrıldığı bir coğrafyada büyük bir özveri ile ulusa hizmet görevini yapan personelimin gözlerindeki parıltılı inanç ifadesi, duygularındaki gönüllülük heyecanı ve sonuç almadaki kararlılıkları, TSK'nın Komutanı olarak bana büyük bir güven veriyor.'' ''TSK'NIN ÖNGÖRÜLÜ VE DİRAYETLİ ÇABALARI'' Türkiye'nin sahip olduğu coğrafyanın jeopolitik değerinin yüksekliğinin de dünyanın gözünün sürekli olarak bu coğrafya üzerinde olmasına neden olduğunu söyleyen Orgeneral Özkök, ''Anadolu'nun tarihsel zenginliğinin ve bu jeopolitik kalitesinin getireceği kazanımlara dolaylı olarak sahip olmak için yüzyıllardır verilen sayısız güç uyarlamaları bunun en açık göstergesidir. Ancak bu toprakların tarih boyu hırsına ve ihtirasına gem vuramayan kişi ve ulusların yenilgilerine ev sahipliği yaptığı da unutulmamalıdır'' diye konuştu. ''Bu tarihi süreçte, ulusal bütünlüğe yönelik bu saldırıların sonuçsuz bırakılmasında ve yaşadığımız kırılma noktalarının olumlu yönde aşılmasında, TSK'nın öngörülü ve dirayetli çabalarının payı büyüktür'' diyen Orgeneral Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu bağlamda sizlere, yıllar önce genç Harbiyelilerin teğmenliğe nasıpları vesilesiyle ifade etmiş olduğum ancak bugün bile anlamından hiçbir şey kaybetmediğine inandığım şu hususları tekrar ifade etmek istiyorum; TSK mensubu olarak, düşünce ve felsefi inançlarınız bakımından şu hususu asla aklınızdan çıkarmayınız. Askerler, üniformaları gibi felsefi görüşleri bakımından da tek tip olmak zorundadırlar. Bu aklın, tarihi olgunun ve ulusun onayladığı Atatürk Milliyetçiliği yoludur. Bu yol Türküm demekle övünen, Türk Vatanını, Türk ulusunu sevenlerin, canını onlara seve seve feda etmeye hazır olanların yoludur. Hiçbir TSK mensubu için bunun ne sağında, ne solunda, ne üstünde veya altında hiçbir felsefi görüş düşünülemez. Ne ilericilik, ne milliyetçilik ve ne de dini inançlar belli kişilerin tekelinde değildir. Bunları belli kişilerin, belli felsefi görüşlerin tekelinde gösterme çabaları, bu güzel vatanı ve bu asil ulusu bölme amacında olanlara hizmet etmekten başka bir şey değildir. Hepimiz Atatürkçü birer TSK mensubu olarak milliyetçi, ilerici ve manevi değerlere sahip kişileriz.'' Törene, Genelkurmay İkinci Başkanı İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile çok sayıda yüksek rütbeli subay katıldı.