Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök Türkiye'nin 'ılımlı İslam modeli bir ülke' gibi gösterilmesine sert tepki gösterdi. Özkök, Türkiye'nin laik bir devlet olduğunu söyledi.
Abone olGenelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Harp Akademileri Komutanlığı'nda yaptığı yıllık değerlendirme konuşmasının ilk bölümünde, Büyük Ortadoğu Projesi'ne atıfta bulundu. Türkiye'nin 'ılımlı İslam modeli bir ülke' gibi gösterilmesine sert tepki gösterdi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Harp Akademileri Komutanlığı'nda yaptığı yıllık değerlendirme konuşmasının ilk bölümünde, Büyük Ortadoğu Projesi'ne atıfta bulunarak, bu proje çerçevesinde Türkiye'nin bölgedeki stratejik konumu nedeniyle adının anıldığını söyledi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bir kısım çevreler, Türkiye'yi bu projede 'ılımlı İslam modeli bir ülke' olarak tanımlamak istediler. Türkiye'nin nüfusunun yüzde 99'a yakını Müslüman'dır. Ancak Türkiye, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye ne İslam devletidir, ne de İslam ülkesidir. Türkiye'yi model olarak göstererek, nüfusunun büyük bir bölümü Müslüman olan ülkelerin kolaylıkla demokratik bir yapıya dönüştürülebileceği sonucunu çıkarmak da, yanıltıcı olabilir. Burada unutulan veya gözden kaçırılan husus, laikliğin Türkiye demokrasisinin gelişmesinde itici güç olmasıdır. '' Orgeneral Hilmi Özkök, laikliğin Türkiye'de geçirdiği tarihsel sürecin gözardı edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, laiklik sürecini yaşamayan, bu deneyime sahip olmayan ülkelerin demokratik bir yapıya kolaylıkla ulaşabileceğini söylemenin bir iddiadan ileriye geçemeyeceğine dikkat çekti. Genelkurmay Başkanı Özkök, şunları kaydetti: ''Laiklik ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan tüm değerlerin kilit taşıdır. Türkiye, bu nitelikleriyle Türkiye Cumhuriyeti olarak model gösterilebilir. Ancak başka ülkelerin kabul edeceği bir ılımlı İslam devleti modeline dönüştürülmek istenmesi halinde, bu yaklaşıma ulusça karşı çıkılacağı asla gözden kaçırılmamalıdır.'' ERMENİSTAN Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Türkiye'nin Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirme arzusunda olduğunu belirterek, ''Ancak bunun için Ermenistan'ın uluslararası temel hukuk kurallarına uyması, komşuluk ilişkilerinin gereklerini yerine getirmesi gerekmektedir'' dedi. ''(Yakın çevremize nasıl bakıyor, ülkemizin güvenlik kaygıları hangi noktalarda yoğunlaşmaktadır?) sorularına cevap arayalım'' diyen Özkök, Ermenistan-Türkiye arasındaki ilişkileri değerlendirdi. Ermenistan'ın tutumunun kaygı verici olduğunu vurgulayan Orgeneral Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirme arzusundadır. Ancak bunun için Ermenistan'ın uluslararası temel hukuk kurallarına uyması, komşuluk ilişkilerinin gereklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Ermenistan, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tanımamakta, uluslararası arenada asılsız Ermeni soykırım iddialarının tanınması için girişimlerde bulunmakta, BM Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe sayarak Azerbaycan topraklarının önemli bir bölümünü işgal altında bulundurmaktadır. Asılsız soykırım iddialarının siyasi ve hukuki boyutu, Lozan Antlaşması ile kapanmıştır. Antlaşma ile Türkiye Cumhuriyeti'ne herhangi bir yükümlülük intikal etmemiştir. 1915'te cereyan eden olaylarda, Osmanlı Devleti'nin vatandaşı durumunda bulunan çok sayıda Türk ve Ermeni yaşamını yitirmiştir. Bir savaş içinde bulunan Osmanlı Devleti, kendine karşı isyan eden, isyancı devletlerle işbirliği yapan, yerli Türk halkına karşı katliamlar başlatan ve bağımsızlık için silahlı siyasi faaliyetlere başvuran bir kısım Ermeni kuruluşlarından dolayı, Türk toplumunun misillemesinden Ermeni toplumunu koruyabilmek için 1915 Mayıs ayında tehcir hareketini başlatmıştır.'' ''SOYKIRIM İDDİALARINDA BULUNANLARIN HİÇBİR DAYANAĞI YOK'' Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Osmanlı Devleti'nin, içinde bulunduğu bütün zor şartlara rağmen bu hareketin güvenli ve sağlıklı yapılabilmesi için o günün şartlarında mümkün olan bütün tedbirleri aldığına işaret ederek, şunları kaydetti: ''Soykırım ise bilindiği gibi 'ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu toptan ya da onun bir bölümünü yok etmek niyetiyle, yani böyle bir özel kasıt ile eylemlere başvurulması' şeklinde tanımlanmaktadır. Dolayısıyla asılsız soykırım iddialarında bulunanların hiçbir dayanağı yoktur.'' ABD’nin Kuzey Irak’taki PKK varlığı konusunda gerekli adımları atmadığını belirten Özkök, Irak’ın kuzeyindeki çeşitli grupların da terör örgütüne destek verdiğini ifade etti. Terör örgütünün, uluslararası terör listesinden çıkmak için sık sık isim değiştirdiğini hatırlatan Orgeneral Özkök, son dönemde Türk askerlerine saldırılarda da artış yaşandığını belirtti. AB PERSPEKTİFİ... Orgeneral Özkök, Türk dış politikasının batı ile ilişkilerinde temel olarak aldığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ülke ve bölge güvenliğini yakından ilgilendiren bir diğer eksenin de AB perspektifi olduğunu ifade ederek, AB üyeliğinin ülke gündeminin ilk sıralarında yer aldığını hatırlattı. 17 Aralık'tan sonra bazı Avrupa ülkelerinde Türkiye'nin AB üyeliği aleyhtarı bir havanın oluştuğunu ifade eden Özkök, özellikle Türkiye'nin üyeliğinin referanduma götürülmesiyle ilgili bazı ülkelerin meclislerinde kararlar alındığını, yine bazı ülkelerde imtiyazlı ortaklığı öngören karar tasarıları üzerinde çalışıldığını söyledi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Türkiye'nin birliğe yapacağı katkılarla ilgili menfi ve önyargılı değerlendirmelerde de bulunulduğunu kaydederek, bazı AB ülkelerinin Türkiye'nin önemini henüz tam olarak algılayamadıklarına işaret etti. Orgeneral Özkök, ''AB, gelecekteki rolünü Türkiye üzerinden çok daha ekonomik ve kolay oynayabilir'' dedi. ''AB'NİN ASKERİ BİRLİĞİNE DE KATILMAYI ARZU EDİYORUZ'' Orgeneral Hilmi Özkök, Türkiye'nin, batının değerlerini kendi değerleriyle uyumlu bulan bir ülke olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Batının yıllar süren bir süreç içerisinde oluşturduğu ekonomik ve siyasi birliğine, biz yıllar önce talip olduk. Şimdi AB'nin askeri birliğinin de oluşmakta olduğunu izliyor ve ona da katılmayı arzu ediyoruz. Türkiye'nin menfaati AB'nin asli üyesi olmakta yatmaktadır. Bu üyeliğin AB'nin bize bir lütfu olarak değerlendirilmesi çok yanlıştır. Bunda iki tarafın da menfaati vardır. Hem AB'nin, hem Türkiye'nin bu birlikten kazanımları olacaktır. Anlaşma olmaz, şayet AB'ye girilemezse, tabii ki bu dünyanın sonu gelmeyecektir. Burada 'evet' veya 'hayır' demenin sadece AB'nin hakkı hukuku olmadığını, Türkiye'nin de sonuçta 'evet' ya da 'hayır' diyeceğinin bilinmesini istiyorum. Doğru olan ve arzu ettiğimiz, başımız dik ve gönlümüz rahat olarak AB'ye tam üye olmaktır.'' TSK'NIN YENİ VİZYONU... Orgeneral Özkök, değişen güvenlik stratejisi ve bunun Türkiye üzerindeki etkilerini anlatırken de, değişen dünya ile birlikte TSK'nın da bu değişimi yakından takip etmeye ve bunu doğru olarak algılamaya çalıştığını söyledi. NATO'nun son dönemde geçirdiği değişim sürecini de yakından takip ettiklerini belirten Özkök, NATO'nun, değişen güvenlik ortamında öncelikle konsept alanında büyük bir değişime, bir başka deyişle transformasyona uğradığını bildirdi. Hilmi Özkök, yeni yaklaşımda, kriz yönetimi, terörizm ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi gibi görevler ön plana çıkarken, genişleme, yeni ortaklıklar ve işbirliği inisiyatifleri ile faaliyetlerinin askeri alandan politik-askeri alana yöneldiğini kaydetti. TSK'nın dünyayla birlikte kendisini de zaman içinde yenilediğini ve geliştirdiğini dile getiren Orgeneral Özkök, özellikle son yıllarda yaşanan değişime paralel olarak TSK'nın vizyonunu yenilediğini, yeni vizyonunun kendini sürekli yenileyerek en üst seviyeye çıkarmak, dünyadaki değişime ayak uydurarak 21. yüzyılın çağdaş silahlı kuvvetlerini yaratmak olduğunu söyledi. TÜRKİYE İÇİN RİSK VE TEHDİTLER... Orgeneral Özkök, Avrupalı devletler için risk ve tehditlerin sadece asimetrik bir özellik taşıdığını ifade ederek, şöyle dedi: ''Türkiye için durum farklıdır. Türkiye için risk ve tehditler, simetrikten asimetriğe doğru uzanan geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Bu geniş yelpaze; bölücü ve irticai faaliyetler, uluslararası terörizm, uyuşturucu trafiği ve yasadışı göçle mücadele gibi asimetrik özellikli risk ve tehditler ile komşu ülkelerde oluşabilecek istikrarsızlıklar, Irak'ın kuzeyinde ortaya çıkabilecek istenmeyen oluşumlar, Kafkaslar'daki istikrarsızlıklar, Türkiye'nin menfaatlerine indirilebilecek büyük darbeler, su sorunu ve kitle imha silahları tehdidi gibi Türkiye'nin güvenliğini olumsuz yönde etkileyebilecek ve tesadüfi çatışmalardan kaynaklanan yüksek yoğunluklu bir çatışma ortamı oluşturabilecek simetrik risk ve tehditleri de içermektedir. Bu nedenle ülkemizin sahip olduğu güvenlik stratejisinin 4 temel dayanağı vardır. Bunlar; bir, etrafımızdaki simetrik tehditlere karşı mevcut dengeleri ve milli menfaatleri korumak için caydırıcı bir gücün varlığı. İki, ülkenin bütünlüğüne, ulusal birliğine ve rejimin devamlılığına yönelik tehditlere karşı gerekli tedbirlerin alınması. Üç, Doğu Akdeniz'deki güvenliğimizin temel noktasını teşkil eden Kıbrıs'taki hak ve menfaatlerimizin korunması. Dört, uluslararası yeni risk ve asimetrik tehditlerin, özellikle uluslararası terörün ülkemizdeki faaliyetlerinin ve ülke dışındaki menfaatlerimize zarar vermesinin önlenmesidir.'' Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, batılı ülkelerin silahlı kuvvetlerinin teşkilatlarında nicelikten ziyade niteliğe önem vererek ciddi oranda sayısal azalmaya gittiklerini, aynı dönemde ise TSK'nın batıda görülen anlamda bir küçülmeye yönelemediğini bildirdi. Bununla birlikte TSK'nın iç ve dış tehdide karşı süratle reaksiyon gösterebilecek, esnek ve modüler, süratle rol değiştirebilir bir kuvvet yapısı oluşturmasını en önemli hedef olarak tanımladığını anlatan Özkök, bu konuda da modernizasyon projelerinin hayata geçirilmekte olduğunu kaydetti. Orgeneral Hilmi Özkök, önümüzdeki 10 yıllık dönemde TSK'nın yeniden yapılanmasının büyük önem taşıdığını söyledi. BEDELLİ ASKERLİK VE ASKERLİK SÜRESİ... Son günlerde basın-yayın organlarında bedelli askerlik ve askerlik süresinin kısaltılmasıyla ilgili yanıltıcı haber ve yorumlar yapıldığını da kaydeden Orgeneral Özkök, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Özellikle askerlik süresinin kısaltılmasının önce modernizasyon, bilahare küçülmeden sonra değerlendirilebileceğinin altını çizmek isterim. Diğer taraftan bedelli askerlik uygulamasıyla ilgili olarak, kaynakta ihtiyaç fazlası yükümlü bulunmadığından bu uygulamanın tekrar başlatılmasına ilişkin herhangi bir çalışma yapılmamaktadır. Esasen mevcut kanun çerçevesinde buna imkan da yoktur. Bu konuda basında yayınlanan haber ve yorumlar gerçekle bağdaşmamaktadır. Ayrıca bu haber ve yorumlar, silah altına alınacak yükümlülerin bedelli askerlik beklentisiyle askerlik işlemlerini yaptırmayarak bakaya ve yoklama kaçağı suçlarını işlemelerine ve TSK personel kaynağının daralmasına neden olmaktadır.'' “19 MİLYON DOĞDUĞU YERDE YAŞAMIYOR" Radikal dinci akımların yoksulluğu kullanarak taraftar toplamaya çalıştığını belirten Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Türkiye’de yoksullukla mücadelenin önüne geçmek için orta kesimin mutlaka güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Büyük şehirlerde yeni varoşların oluşmasının engellenmesine işaret eden Özkök, Türkiye’de yaklaşık 19 milyon kişinin doğduğu yerde yaşamadığına dikkat çekti.