BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  MEDYA

Özkök fena yanıldı

Ertuğrul Özkök Yeni Şafak ve Vakit gazetelerini haklı buldu. Özkök okurlardan özür diledi. İşte nedeni..

Abone ol

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök okurlardan özür diledi. Fazilet Partisi'nin kapatılması sırasında savcının hazırladığı iddianamede yer alan ifadeleri eleştirdiğini savunan Özkök yanıldığı arşivlere girinc anladı. diyen Özkök okurlardan özür diledi.

Yazı: Ertuğrul Özkök
Kaynak: www.hurriyet.com.tr

-’HAFIZA yanılır...’Masum bir şekilde yanılır ve bazen bunu izah etmekte zorlanırsınız.

Öyle anlarda, en dürüst ve yararlı davranış, bunu kabul edip özür dilemektir.

Bugün bunu yapacağım.

Sizlerden özür dileyeceğim, bunu ortaya çıkaran arkadaşlarıma da teşekkür edeceğim.

* * *

Geçen salı günkü yazımda, Fazilet Partisi’nin kapatılması sırasında savcılık iddianamesini eleştirmiş olduğumu, o nedenle bugün de Van Savcısı’nın iddianamesini aynı düşüncelerle eleştirdiğimi yazmıştım.

Bir iddianamede "Kan içici", "Vampir" gibi sübjektif benzetmelerin olamayacağını belirtmiştim.

Dünkü Yeni Şafak’ta Ahmet Kekeç, "Bunları ne zaman yazmışsınız, gösterin biz de okuyalım" demiş.

Benzer bir soru da "Vakit" Gazetesi’nde sorulmuş.

Bunları yazdığıma kendim kadar emindim.

Yine de Hürriyet’in arşivine girip araştırdım.

* * *

Meslektaşlarımız haklıymış.

Gerçekten de "Kan içici" ve "Vampir" gibi ifadelerin yer aldığı o iddianameleri direkt olarak eleştiren yazılar kaleme almamışım.

Demek ki insan, hafızasına ne kadar güvenirse güvensin, arşive bakmalıymış.

Üstelik günümüzde dijital arşive bakmak o kadar da kolay ki.

Dolayısıyla affedilecek tarafımız yok.

Sizlerden özür diliyorum.

Bu yanlışımı düzeltme imkánını veren arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum.

* * *

Peki beni yanıltan neydi?

24 saat gecikmeyle baktığım arşiv, hafızamı yanıltan şeyin ne olduğunu da bana gösterdi.

O günlerde Refah Partisi’nin kapatılmasına karşı çıkan üç ayrı yazı kaleme almışım.

Üstelik öyle ima yoluyla değil, direkt olarak yazmışım.

Mesela, 23 Mayıs 1997 tarihli yazımın başlığı şu:

"Refah Partisi’ni Kapatmak Yanlış Olur."

Orada şunu söylemişim

"Siyasi partilerin, terör olaylarına bulaşmadıkları sürece kapatılması yanlış sonuçlar doğurabilir. RP, 6.5 milyon insanın oyunu almış bir parti.

Bu parti, içindeki bazı sorumsuz ağızların demeçleri nedeniyle kapatılırsa, bu partiye oy veren insanlara yazık olacak."

* * *

6 Ekim 1997’de "Siyasi Kapatma Olmamalı" başlığıyla şunu yazmışım:

"Benim çevremdeki insanların çoğu, kapatılmasından yana görünüyor.

Refah Partisi’nin kapatılması çok yanlış bir hareket olur.

Daha önce DEP’in kapatılması konusunda da aynı düşünceleri yazmıştım.

Aradan geçen zaman, DEP’in kapatılmasının Türkiye’ye yarar değil, zarar verdiğini gösterdi.

Yine aynı şeyi düşünüyorum.

Biz bu davanın, tamamen hukukun kendi coğrafyası içinde ele alınıp değerlendirilmesini diliyoruz.

Anayasa Mahkemesi yargılamanın siyasi açıdan yapıldığı izlenimi verirse, ileride bunun açacağı yaraları tamir etmek güç olur."

* * *

Bunları yazarken elbette kafamda, iddianamelerdeki sübjektif değerlendirmeler, hukuk dışı kavramlar vardı.

Ayrıca aramızdaki konuşmalarda bunu sık sık dile getirmiştim.

Demek ki bunları direkt yazıya dökmemişim.

Ama şimdi "Keşke onları da örnek olarak verseydim" diyorum.

Çünkü Van Savcısı’nın iddianamesine bakınca, bu tür ideolojik değerlendirmelerin hukuka ne kadar zarar verdiğini açıkça görüyorum.

Tabii hukuka verince, aynı zarar zincirleme etkiyle ülkenin en değerli kurumlarına kadar yansıyor.

Türkiye, bir savcının yol açtığı bu tartışmanın bedelini ağır ödeyecektir.