Özgürlük mü dediniz?
Dün Adli Yıl açılış töreninde konuşan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun konuşmasını dinlediniz mi?
Dün Adli Yıl açılış töreninde konuşan Barolar Birliği Başkanı
Metin Feyzioğlu'nun konuşmasını dinlediniz mi?
Ben dinledim.
Feyzioğlu diyor ki, "Milli irade tabiri, çoğunluğun
azınlığa tahakküm ettiği, siyasi iktidarın her kurumu ele geçirdiği
ve yaşamın her alanını düzenlemeye soyunduğu, insanların yaşam
biçimine müdahale ettiği dönemlerdeki içeriğinden elbette ki farklı
anlaşılmak zorundadır...”
Sonra da şunu ekliyor: "Çağdaş devlet anlayışında kutsal
olan devlet değil, devletin hizmetle yükümlü olduğu insandır.
Devleti kutsallaştırmak isteyenler, aslında kendilerini
kutsallaştırmak ve dokunulmaz ilan etmek isterler. Bu düşüncede
olanlar halka sundukları hizmetleri bir görev olarak değil, bir
lütuf olarak görürler. Kendi kendilerini halka hizmet ederken
lütufta bulunduklarına inandıranlar, bireylerin muhalif düşünceler
açıklamasına, toplulukların toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmasına
öfkelenirler ve halkı kadir bilmezlikle suçlarlar."
Eğer imla ve gramer bakımından bakarsanız muhteşem bir konuşma. Yok
eğer sözler kadar sözlerin içeriğine de bakacaksak, o zaman
tartışmamız gereken şeyler var.
Mesela bu ülkede çoğunluk mu azınlığa, yoksa azınlık mı çoğunluğa
tahakküm etmeye çalışıyor, bunu samimiyetle göz önüne sermemiz
gerekiyor.
Şayet siz Barolar Birliği Başkanı'na hak veriyor ve Türkiye'nin son
10 yılında çoğunluğun azınlığa baskı uyguladığını söylüyorsanız,
bana bir tek geçerli neden sunmanız gerekiyor. Çünkü benim size
inanmamam için yüzlerce okkalı nedenim var.
Mesela iktidarın hangi baskısından rahatsızsınız?
İçki yasağından mı? Alkolün gece yarısı saat 22.00'dan sonra yasak
olduğunu mu iddia ediyorsunuz?
Gelin mekanı siz seçin. O mekanın kapanış saatine kadar, hatta
geceyi yeni güne devredinceye kadar dilediğiniz kadar alkol
alabileceğinizi ispatlayayım.
Kürtaj yasağından mı şikayetçisiniz? Gayrimeşru çocuğunu aldırmak
isteyen bir arkadaşınızı seçin, getirin. İstediğiniz hastanede o
kürtajı yaptırabileceğinizi belgeleyeyim.
3 çocuk yapın baskısından mı bahsediyorsunuz? Biri bana gelsin
desin ki, "iktidardan bir adam geldi bizi zorla
seviştirdi", şu köşede bir daha yazı yazmayacağımı cemi
cümle aleme ilan edeceğim.
Ya da şöyle yapalım. Bana İngiltere, Almanya, Fransa gibi medeni
saydığınız ülkelerde yaşanan, ama Türkiye'de yaşanmasına izin
verilmeyen 3 yasak adı verin.
Sayamazsınız!
Sayamazsınız çünkü Cumhuriyet kurulduğundan beri azınlğın çoğunluğa
çoğu zaman azgınlık derecesinde baskı kurduğunu siz benden daha iyi
biliyorsunuz. Başörtülü ve inançlı kesime 90 yıldır bu topraklarda
zalimlik derecesinde baskı yapıldığını inkar etsenize?
***
Metin Feyzioğlu'nun özgürlüklerden bahsederken, çoğunluğun azınlığa
tahakkümünden dem vururken ilk önce, başörtülü oldukları için
barodan atılan avukatların özgürlüğüne neden tecavüz edildiğini
anlatması gerekiyor.
Hemen akabinde, Eskişehir-Ankara yolunda hızlı trenle seyehat eden
Zahide Ceylan isimli hanımefendiye neden kağıda kaleme gelmez
hakaretlerde bulunduğunu izah etmesi gerekiyor.
Yoksa onun özgürlüğü özgürlük değil mi?
Sahi özgürlükten kastınız ne sizin?
Allah aşkına biri bana anlatsın!
Gezi olaylarında Türkiye'nin dört bir yanında arabaları ve binaları
yakan, polisleri PKK ve DHKP-C militanlarıyla beraber kovalayan
baronların paralı askerleri mi özgür değil?
Yolda, metroda, otobüste gördükleri başörtülü insanlara saldıran
vandallar mı özgür değil?
Başbakan Erdoğan'ın ölmüş annesine ve eşine aldığı ücret
karşılığında koro halinde ağıza alınmayacak küfürler eden, şehre
inmiş zombileri andıran güruh mu özgür değil?
ABD'ye, İngiltere'ye, Fransa'ya, Almanya'ya gidip, "Gelin
bizim başlattığımız ayaklanmada bize destek verin de diktatör
Tayyip'i devirelim" diyen Kemal Kılıçdaroğlu mu özgür
değil?
Gezi eylemcilerine, "Hadi Tayyip'e küfredin" diye
para dağıtan CHP'li mi, yoksa polisin annesine küfreden diğer
CHP'li vekil mi özgür değil?
"Bu sonbahar sıcak geçecek" diyerek yeni ayaklanma
çağrısı yapan darbe manyakları mı özgür değil?
"Erdoğan'ın sonu da Menderes gibi olacak" diyen
Levent Kırca mı özgür değil. Gezi eylemlerinde halkı sokağa döken,
"İkinci Kurtuluş Savaşı başladı" diyen,
"Sen hala anlamadın mı arkadaş" diyen sanatçı ve
yazarlar mı özgür değil?
Parti tercihleri yüzünden halkın yüzde 50'sini "Koyun,
makarnacı, kömürcü. Satılmış. Bidon kafalı, göbeğini kaşıyan
adam" diye aşağılayan eğitimli hanzolar mı özgür
değil?
Sabahtan akşama kadar kanallarında darbe ve ayaklanma çağrısı yapan
Halk TV ve Ulusal Kanal mı, yoksa Sözcü, Aydınlık ve Cumhuriyet
mi özgür değil?
Allah'a ve peygambere hakaret eden, ensest ilişkiyi yaşama
özgürlüğümü istiyorum diye tartışmalar başlatan soysuz Ekşi
Sözlük'ün sözlüğün soysuz yazarları mı özgür değil?
Bodrum'da ezan sesinden rahatsız olduklarını söyleyerek caminin
imamına saldıranlar mı özgür değil, yoksa Taksim'in orta yerinde
çırılçıplak dolaşan eylemci mi özgür değil?
Daha iki gün önce kaza geçiren oğlunu hastaneye yetiştirmek isteyen
Habertürk yazarı Elif Key'e, "Neden bizimle beraber 30
Ağustos yürüyüşüne katılmıyorsun" diyerek arabasının
içinde saldıran barbarlar mı özgür değil?
Yine daha dün köşe yazısında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve
Başbakan Erdoğan'ın eşlerine sırf başörtülü oldukları için,
"Koyun başlılar" diye hakaret eden gazeteci Cüneyt
Arcayürek mi özgür değil? Yoksa onun gibi her gün kabinedeki
herkesi küfürden hakaretten geçiren kin ve nefret suçu işleyen
yazarlar mı özgür değil?
İstanbul Küçükyalı'da tencere tava eylemine katılmadı diye, Ayşe
Tellioğlu Atmaca isimli bayanla eşini imza toplayarak bulundukları
binadan attırmaya çalışan ucube komşuları mı özgür değil?
Sosyal medyada Gezi eylemlerini desteklemeyenleri yakası açılmamış
küfürlerle taciz eden sanal haydutlar mı özgür değil?
Vallahi kusura bakmayacaksınız!
Eğer sizin bahsettiğiniz özgürlük bilhassa buysa, bilesiniz ki hiç
kimse, size "Ohhh" çekme zevkini tattırmaya
niyetli değil...