Özgecan Aslan'ı vahşice öldüren Suphi Altındöken'in ölümü hakkında son dakika bir gelişme yaşandı. Tuvalette bulduğu tabanca ile Altındöken'i vurduğunu söyleyen mahkum şok bir detayı daha anlattı.
Abone olÖzgecan Aslan'ın katili Suphi Altındöken hakkında yeni bir gelişme daha yaşandı. Suphi Altındöken'in öldürülmesiyle ilgili 2 mahkum sorgulanıyor.
İçlerinden biri 50 yıla hükümlü olan ve 'suç makinası' olarak tanınan Gültekin Alan. Alan'ın infaz koruma memurunu da 2.5. saat rehin aldığı, baba ve oğlunun hastaneye sevkinin ise tehditleri nedeniyle geciktiği iddialar arasında. Şüphelilerin 'tabancayı tuvalette bulduk' ifadesi inandırıcı bulunmadı. Olayla ilgili 7 savcı görevlendirildi.
AĞABEYİMLE GURUR DUYUYORUM'
Özgecan Aslan'ın katili Suphi Altındöken'i tabanca ile vurarak öldürdüğü ileri sürülen Gültekin Alan isimli mahkumun kardeşi açıklama yaptı.
Yaklaşık 11 yıldır cezaevinde olan, cinayet ve birçok suçtan 50 yıl hüküm giyen Gültekin Alan'ın kardeşi, yaşanan olayı avukatı ve arkadaşlarının haber vermesi ile duyduğunu ifade ederek, "Bu ülkenin eksiği şerefsizlere karşı bir adalet şart. Bu insanlar rahatça oturup kalkmamalı. Adam gibi adamların olduğunu bilmek, yeri geldiği zaman güzel bir şey. İnsan kendini güvende hissediyor. Bu memleketin insanı sahipsiz değil. Gurur duyulmayacak gibi değil. Ben ağabeyimle hep gurur duydum" dedi.
AŞIRI KAN KAYBETTİRMİŞ
Yüksek Güvenlikli cezaevinde Özgecan Aslan’ın katili ile suç ortağı babasının nasıl vurulduğunun aydınlanması kamuoyunda da merakla beklenirken, 10 Eylül’de Osmaniye’den Adana’ya oğlunun yanına nakledilen nakledilen Necmittin Altındöken ile oğlu Ahmet Suphi’nin aynı koğuşta bulundukları; hatta dünkü saldırıyı gerçekleştiren mahkum ile de aynı koğuşta oldukları konuşulmasına rağmen, yetkililerce henüz bir açıklama yapılmadı.
GARDİYANI DA REHİN ALMIŞ
Tuvalete giden hükümlü Gültekin Alan’ın burada bulduğunu söylediği tabancayla baba ile oğlunu vurduğu, olayı müdahale eden infaz koruma memurunu 2.5 saat rehin aldığı, ağır yaralanan baba ile oğlunun hastaneye sevkinin ise saldırganın tehditleri nedeniyle geciktiği ileri sürüldü. Ahmet Suphi Altındöken’in zamanında hastaneye sevkinin yapılması halinde kurtulabileceği, ancak aşırı kan kaybettiği de konuşulan iddialar arasında yer alıyor.
O SİLAH İÇERİYE NASIL GİRDİ CİNAYET NASIL İŞLENDİ?
Yüksek güvenlikli F Tipi Adana Kürkçüler Cezaevi’nde dünkü cinayetle ilgili 7 Cumhuriyet Savcısı ve 2 bakanlık müfettişi soruşturmayı sürdürürken, gün içindeki tüm ziyaretçiler mercek altına alındı, güvenlik kameraları da titiz şekilde incelendi. Cezaevindeki cinayetin esrar perdesi aralanmaya ve tabancanın içeri nasıl sokulduğu araştırılıyor.
2 MAHKUM SORGULANIYOR
50 yıla hükümlü ve 10 yıldır Adana Cezaevi’nde bulunan ’suç makinası’ olarak tanınan Gültekin Alan dünkü cinayetin şüphelisi olarak sorgulanıyor. A.G. adlı bir mahkumun da tabancanın sağlanmasıyla ilgisi bulunduğu ileri sürülüyor. Sorgulanan şüphelilerin tabancayı tuvalette buldukları iddiasını inandırıcı bulmayan soruşturma ekibi, mahkumların yanısıra cezaevi görevlilerinin tümünün de sabaha kadar ifadesini aldı, dışarı çıkmalarına izin verilmedi.
HASTANEDE DE GENİŞ GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI
Cinayetin havalandırma sırasında işlenmiş olması nedeniyle, 2 ve 3 kişilik hücrelerde kalan mahkumların, ayrıca baba ve oğlunun saldırı sırasındaki havalandırmada kurallara uyulup uyulmadığı da bu soruşturma ile ortaya çıkmış olacak.
Saldırıda vurulan baba Necmettin Altındöken’in tedavisinin sürdüğü hastanede, linç girişimine karşı da geniş güvenlik önlemleri alındı.
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Ahmet Suphi Altındöken’in cezaevinde öldürülmesi ve olayın gizemini koruması, beraberinde birçok soruyu da gündeme getirdi.
Olayın cezaevinin neresinde olduğu, failinin/faillerinin belirlenip belirlenmediği, belirlendi ise bu failin suçları arasında tecavüz gibi fillerinin olup olmadığı, aydınlandı ise cinayet silahının cezaevine nasıl sokulduğu, cezaevinde yakınları bulunanların bu yakınlarının can güvenliğinin nasıl sağlandığı ve cezaevindeki yüksek güvenlik sisteminin neler olduğu konuları hakkında yapılacak açıklamalar bekleniyor.
20 BİN METREKARELİK CEZAEVİ
Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi, E tipi ve açıkcezaevinin bulunduğu kente 18 kilometre uzaktaki kompleksin 34 dönümlük bölgesinde yer alıyor. F Tipi 20 bin metrekare alana sahip ve 3 bloktan oluşuyor. Mahkumlar 103 adet 3, 59 adet tek kişilik hücre ve koğuşlarda kalıyor. Mahkumların aileleri ile görüşleri kırılmaz şeffaf camlı kabinlerde telefonla yapılıyor. Cezaevinin çevresi 4 metre yükseklikte duvarlarla çevrili. Hastalanan mahkumların dışarıya sevkinde yaşanabilecek kaçma girişimleri nedeniyle, cezaevi içinde tıp doktoru ve diş hekimi bulunan sağlık merkezi var.
Ahmet Suphi Altındöken’in boşandığı eşi Neslihan’ın avukatı Ebru Çatıkkaş, 6 yaşındaki erkek çocuğun soyisminin değiştirilmesi için açtıkları davanın devam ettiğini belirterek, "Müvekkilim gazetecilerle görüşmek istemiyor. O da olayı basından öğrenmiş. Çocuklarının durumdan şu an için haberi yok. Neslihan, doktor kontrolünde çocuğa babasının öldüğünü söyleyecek" dedi.
ASLAN AİLESİ, ÖZGECAN’IN MEZARINI ZİYARET ETTİ
Adana’da öldürülen Ahmet Suphi Altındöken’in katlettiği üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın ailesi, kızlarının mezarını ziyaret etti. Mersin Şehir Mezarlığı’ndaki Özgecan’ın mezarına giden baba Mehmet, anne Songül ve abla Beste Aslan dua etti. Anne Songül Aslan kızının mezarını temizleyip dua okurken, baba Mehmet ise kızının anıt mezarını öptü. Abla Beste de ziyaret boyunca gözyaşı dökerek dualar okudu. Acılı anne baba, yanlarında getirdikleri çiçekleri de kızlarının anıt mezarına bıraktı.
"ADALETİN BU ŞEKİLDE TECELLİ ETMİŞ OLMASI DA MANİDAR"
Haberi internette görünce her zamanki gibi asparagas olduğunu düşündüğünü ifade eden baba Mehmet Aslan, şunları söyledi:
"Acaba doğru mu diye hiçbir yere sormadım. Cani de olsa, katil de olsa, Allah rahmet eylesin. Katilleri bile savunuyormuşum gibi görünmesin. Sonrasında yüzlerce olay tekrarlandı. Binlerce, dünyada milyonlarca böyle insan var. Adaletin bu şekilde tecelli etmiş olması da manidar. Hukukun üstünlüğünün olduğu, herkesin can güvenliğinin sağlandığı bir devlet kurumunda böyle bir şeyin olmasına çok sevinmiyorum. Onların ömür boyu ceza almaları ile zaten adalet tecelli etmişti. Özgem edebiyata uğurlandığında herkes bu bir milat oldu demişti. Demek ki olmamış. Milat olabilmesi için bütün insanların topyekun bir sevgi ve barışın tesisi edilmesi, sevgi seferberliğine girilmesi gerekiyor. Bütün Özgecanların ruhlarının şad olması, cennetin en güzel köşelerinde olduklarına inanıyorum."
"NE ÜZÜLDÜM, NE SEVİNDİM"
Anne Songül Aslan ise, "Allah herkesin yardımcısı olsun. Ben öldüğünü öğrenince ne üzüldüm ne sevindim. Çünkü benim kızım gelmeyecek, bunun bilincindeyim. Benim kızım bir melek. Allah onun da yardımcısı olsun. Hem bu dünyasını hem öbür dünyasını mahvetti. O da bir insan ama bir şey diyemiyorum. Allah yardımcısı olsun diyorum sadece. O da bir canlı sonuçta. Onun da bir canı var. Sevindim de diyemem üzüldüm de diyemem. Toplumumuzda bu tür insanlar çok fazla" diye konuştu.