BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Özer'den türkü albümü

Bizler Anadoluluyuz. Kendi topraklarımızla, kendi kaynaklarımızla övünmeliyiz.” diyen Özer, unutulmaz pop albümünlerinden sonra, şimdi bir türkü albümüyle çıktı .

Abone ol

Mevlânâ’ya, Yunus Emre’ye, Pir Sultan’a teşekkür etmek istedim” “Bizler Anadoluluyuz. Kendi topraklarımızla, kendi kaynaklarımızla övünmeliyiz.” diyen Zerrin Özer, pek çok unutulmaz pop albümünden sonra, şimdi bir türkü albümüyle çıktı sevenlerinin karşısına. Özer, bunca yıl neden beklediğini ise ‘Türkülere hizmet edecek olgunluğa ancak geldiğimi düşünüyorum.’ sözüyle açıklıyor. Türk pop müziğinin en önemli kadın seslerinden biri olan Zerrin Özer, bu kez ‘Ve Böyle Bir Şey’ adını taşıyan bir türkü albümüyle çıktı sevenlerinin karşısına. ‘Uslan Artık Deli Gönül’, ‘Son Mektup’, ‘Yalan’, ‘Dünya Tatlısı’, ‘Artık Sevmeyeceğim’, ‘Gurur Duyarım’ ve ‘Kar Beyaz’ gibi dillerden düşmeyen şarkıların sesi Zerrin Özer, şimdi hüzünlü ve güçlü sesiyle türkü söylüyor. ‘Beni Hor Görme Gardaşım’, ‘Allı Turnam’, ‘Ben Melamet Hırkasını’, ‘Ağlama Yar Ağlama’, ‘Ham Meyvayı Kopardılar Dalından’, ‘Vardım Kırklar Kapısına’ ve ‘Değmen Benim Gamlı Yaslı Gönlüme’ gibi hiç bıkmadan, usanmadan dinlediğimiz türküleri rock, jazz ve new age sounduyla yorumluyor Özer. Türkiye’nin en iyi vokallerinden biri olan sanatçı, pek çok müzikseverin şimdiye kadar gönlünden geçirdiği “Keşke türkü yorumlasa” dileğini ‘Ve Böyle Bir Şey’le yerine getiriyor. Yıllarını Türk pop müziğine vermiş bir ses olarak neden pop albümü değil de türkü albümü yapma gereği duydunuz? Bizler Anadoluluyuz. Türkülerimiz gerçek duygularımızı anlatıyor. Türkülerimiz, gerçek zenginliğimizdir. Bize bu zenginliği bırakan Anadolu’nun fikir mimarlarına; Mevlânâ’ya, Yunus Emre’ye, Emrah’a, Karacaoğlan’a, Pir Sultan Abdal’a ve adını saymadığım değerlere bu albümle teşekkür etmek sitedim. Bu teşekkür benim için bir sanatçılık görevidir. Geç kalmış bir teşekkür değil mi bu? Bir sanatçı olarak bunca yıllık birikim ve tecrübeme rağmen, türkülere hizmet edecek olgunluğa ancak geldiğimi düşünüyorum. Kendi kültürümüzü yaşamazsak, anlamazsak sanatçılık görevini yerine getirdiğimizi söyleyemeyiz. Kendi topraklarımızla, kendi kaynaklarımızla övünmeliyiz. Ve ben istiyorum ki bizim türkülerimiz sayesinde tüm gençlerimizin gönüllerini zenginleştirelim. Böyle yaparsak dünya müziği de zenginleşir Farklı kulvardaki sanatçılar, farklı disiplinlerde müzik yapmaya başladı Türkiye’de. Pop müzik sanatçıları türkü yorumluyor, sanat müziği okuyor. Türkü söyleyenler sanat ya da pop müziği söylüyor. Bu çeşitliliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendi alanlarında bir tıkanmışlık mı söz konusu; yoksa bu bir arayış mı? Bizim yaptığımız albümü göz önüne alırsak, bugüne kadar zaten türkü dinleyenler, türkü dinliyorlardı. Ben de herkes gibi türkülerle büyüdüm. Daha önce dediğim gibi yüzyıllardır ellerinde bağlamalarıyla bugünkü kültürümüzü inşa eden insanlara hayranım. Bunu reddetmek imkansız. Bu albümle aslıma döndüğümü hissediyorum. Türkü albümü yapmak için belli bir birikim ve tecrübe gerekli. Yani sanatçı bilinci ve sorumluluğu olmalı. Tarzları değişik olsa da benim gibi düşünen, hatta benden daha iyi olduğunu düşünen herkes türkülere hizmet etmelidir. Türkiye’nin en iyi sesleri ve en usta sanatçıları türkülere hizmet etmeli. Çünkü, türkülerimiz buna layıktır. Albümde rock, jazz ve new age soundları kullanılmış. Türkülerin altyapısında farklı bir düzenleme dikkat çekiyor. Alışılmışın dışında bir türkü albümü olmuş. Türkülerimizi dünyaya sunmak için hem dünya müzik kurallarına, trendine uygun hem de türkülerimize en yakışan evrensel bir altyapı çalışması ile çıktık müzikseverlerin karşısına. Biz türkülerimizi yıllardır hatta yüzyıllardır doya doya dinledik. Ve bu tadı bütün dünya insanları da tatsın istedik. Onların da kulaklarının alışık olduğu müzik tarzı ve altyapısı ne ise evrensellik neyi gerektiriyor ise biz de o şekle uygun sunmalıyız türkülerimizi ki onlar da zevkle dinleyebilsinler. Bütün dünya ülkeleri kendi müziklerini dünyaya sunarken hep evrensel sound ile sunmuşlardır. Örneğin Hindistan’dan Ravi Shancar Hint ezgilerini pop jaz sounduyla tüm dünyaya tanıtmıştır. Bütün yöresel müzik ve ezgiler, etnik yapılarını korumak şartıyla hep bu şekilde dünyaya sunulmuş ve kabul görmüşlerdir. Bu topraklarda değil de başka bir coğrafyada yaşasaydınız, bu farklı ve güçlü sesin sahibi olarak çok farklı bir yerde olurdunuz sanırım. Bugüne kadar ‘bu Türkiye beni anlamadı’ şeklinde düşünceniz oldu mu? Amerika, İrlanda, Belçika, Fransa gibi ülkelerden yıllarca ciddi anlamda teklifler aldım. Ama feodal aile yapımız sebebiyle bunu gerçekleştirme imkanım olmamıştı. Aslında sanatçının ve sanatın ülkesi olmaz. Sanatçı, sanatını en iyi icra edebileceği, uygulayabileceği, anlaşılabileceği ve de kabul göreceği herhangi bir ülkede yapabilir. Ben de en istediğim müziği, beni en iyi anlayabilecek ve en iyi imkanları sunabilecek ülke neresi ise rahatlıkla orada yaşayabilirdim. Ama sözünü ettiğim sebeplerden ötürü bunu gerçekleştiremedim. Bir de şu var: Ülkemin insanını çok seviyorum ve beni bağırlarına bastıklarını çok iyi biliyorum. Ne kadar da Türkiye’de doğmayıp başka ülkede doğsaydın, diyenleri duysam da, mesleğimde yaşanan çirkinliklere maruz kalsam da sevenlerimin sevgisi ve desteği bana bütün bu olumsuzlukları unutturuyor. Türkü albümü, Türk popunda büyük iz bırakan bir ses için, Zerrin Özer için bir risk taşımıyor mu? Kesinlikle hayır. Kafamda hep bir evrensel çalışma yapmak vardı. Bu etnik ve evrensel çalışma da yaşamışlıklarım, tecrübelerimle birleşti. İnanarak yaptığım bir albüm oldu. Bu çalışmanın takdir göreceğine inanıyorum. Çünkü inanılarak yapılan bir işin karşı tarafa olumlu yansıyacağına eminim. Ayrıca, hiç kimse hiçbir şeyi denemez ise dünyada her şey eski haliyle kalır. Halbuki, dünyada tek değişmeyen şey, değişimdir. Bizim gibi belli bir yere gelmiş sanatçılar, bu değişimlere fırsat tanımalıdır. zaman