Reha Muhtar sigarayı bıraktıktan sonra, Hıncal Uluç'ta genç bir bayanla görüldükten sonra cinsellikle ilgili yazılar yazmayı sıklaştırınca, Ersan Özer misilleme yaptı.
Abone olAkşam yazarı Ersan Özer, son günlerde cinsel içerikli yazıları insanların önüne koyan Hıncal ULUÇ ve Reha MUHTAR'a göndermelerde bulundu. Özer, başlıklı yazısında şu mesajları verdi.
Girişteki üç kelimeyi okuduktan sonra yazının devamına hiç bakmadan gözlerini gazetenin başka yerlerine kaydıran birini gördüyseniz mail atın lütfen. Adresim yukarıda. Bileklerimi keseceğim.
Seksi diline dolayan komedyenleri aşağılıyoruz (ben dahil), bu konularda kalem oynatanları 'penis yazarı' diyerek küçümsüyoruz (ben hariç), reklamlarda sınırın aşıldığını düşündüğümüzde RTÜK'e şikayet ediyoruz filan feşmekan ama şu da bir hakikat ki, sekse dair her şey algılarımızı ayaklandırıyor.
İlgimiz derhal ve hemen ve anında o tarafa yönleniyor.
Kinsey raporu
Dün akşam 'Kinsey' adında bir film izledim. Seks üzerine ilk bilimsel araştırmaları yapan Alfred Kinsey'in hayat hikayesi. Bizim sinemalarda Mart'ın ortası gibi gösterime girecek. Muhtemelen o zaman epey geyiği dönecektir de ben şimdiden başlatmış olayım.
Seksi hayatın merkezine bu kadar yakın bir yere koymamıza rağmen yine de karanlık kıta kalması için elimizden geleni yapıyoruz ya, işte Kinsey bu duruma karşı ilk bayrak açan adam.
Bir nevi Hasan Tahsin. Kurşunları tabuların böğrüne böğrüne atmak için hayatını adamış.
Ancak devir kırklı yıllar olduğu için, bilim başlığı altında olsa bile, toplum bu mevzuları kaldıramayacak kadar kapalıymış tabii. O da araştırmalarını mecburen 'konuşma' düzeyinde tutmuş. Kadın, erkek 20 bine yakın kişiyle görüşmüş, anlatılanları derleyip toparlayarak rapor(lar) haline getirmiş
'Kadınlar da seksten erkekler kadar zevk alabilir, mastürbasyon körlük yapmaz' türünden bulguların bile gürültü kopardığını söyleyeyim, 'Erkeklerin yüzde 37'si en az bir kez eşcinsel deneyim yaşamıştır' gibi iddiaların (kusura bakmayın, ucu bana dokununca 'bulgu' diyemedim) nasıl tepki aldığını varın siz tahmin edin.
Muhafazakarlar yerden yere vurmuş vurmasına ama sahiplenen de çok olmuş. Kitapları yüzbinlerce satmış. Yazdıkları ezber edilmiş. Adı bilim tarihinin yaldızlı sayfalarında yerini almış.
Zaten film de bu minnettarlığın yansımalarından biri. Başından sonuna Alfred Kinsey'in ne kadar mühim biri olduğunun altı çiziliyor.
Kadın ürolog yok
Peki bizim Kinsey'imiz kim? Haydar Dümen.
Her söylediği kulağa küpe, ayağa halhal yapılması gerekirken, uzmanlık alanından ötürü türlü alaylara maruz kalan Haydar Dümen.
Hayatı boyunca, 'Kadınlar orgazm olamıyor, bekaret problemini aşmak lazım, evlilikte mutluluğun ön koşulu cinsel uyumdur' diyen yegane cesaret sahibi Türk.
Bu konularda sesini yükselten başka da uzman yok.
Peki Türkiye'de tek bir tane bile kadın ürolog olmadığını biliyor muydunuz?
Malum, ürologlar cinsel fonksiyon bozukluklarına da bakıyor. Örneğin iktidarsızlıktan ya da erken boşalmadan şikayeti olan bir erkek üroloji servisine başvuruyor.
Kadınlar erkek bir uzmana, 'Orgazm olamıyorum' diyemediği için İstanbul Tıp Fakültesi'nin hastanesinde uzman bir hemşire yetiştirilmiş.
Cinsel sorunları için gelen kadınları o dinliyor, anlattıklarını not alıyormuş. Sonra da hemşirenin aktardıkları ve yazdıklarıyla erkek ürologlar kadınları 'uzaktan' tedavi etmeye çalışıyormuş.
2005 Türkiye'sinde sekste geldiğimiz yer ancak bu kadar işte.
YAZI:Ersan ÖZER
AKŞAM