Ahmet Ertegün'ün vefatıyla gündeme gelen Özbekler Tekkesi'nin geçmişi hayli uzun yıllar öncesine uzanıyor.
Abone olAhmet Ertegün, babası, annesi ve ağabeyi gibi Özbekler Tekkesi'ndeki aile kabristanına defnedildi. Ahmet Ertegün'ün 1944 yılında Amerika'da hayatını kaybeden babası Minür Ertegün'ün cenazesi de 2 yıl sonra Missouri Zırrhlısı ile İstanbul'a getirilerek Özbekler Tekkesi'ndeki kabristanda toprağa verilmişti.
Özbekler Tekkesi Mezarlığı'nda birkaç komşu dışında Ertegün Ailesi'nden 200 kişi yatıyor. Özbekler Tekkesi, Üsküdar'da Hacı Hesna Hatun Mahallesi, Servili Köşk Sokağı üzerinde bulunuyor. Tekke 1752-1753 yılında Maraş Valisi Abdullah Paşa tarafından Orta Asya'dan İstanbul'a gelen Nakşibendî tarikatına mensup dervişler için kuruldu. Hacca giden Özbekler, önce İstanbul'a gelir, halife - padişaha saygılarını iletip hac için - simgesel - izin alırlardı.
Bu gelenekte, hacı adaylarının deve kervanları, Üsküdar'ın arka sırtlarındaki Sultantepe'de konaklardı. Sultantepe'deki Özbekler Tekkesi, Sultan III. Mustafa tarafından bu nedenle, Özbeklerin başı Nakşi Şeyhine verildi. Tekke, Osmanlı döneminde aynı zamanda önemli bir kültür merkeziydi. Özbekler Tekkesi, Kurtuluş Savaşı'nda da önemli bir yere sahipti. Tekke, Karakol Cemiyeti'nin merkezi durumundaydı.
Analolu'ya silah sevkiyatı ve savaşçıların Anadolu gönderilmesinde üs konumundaydı. Cumhuriyet döneminde de bu özelleğini sürdürdü. Müsiknaşların buluşma yeri ve ebru sanaçılarını yetiştiren bir merkez oldu. İlk kuruluşunda küçük ve sade bir yapı olan tekke, daha sonra yapılan eklemelerle genişletildi. Tekke, derviş hücreleri, haremlik-selamlık , mutfak, mescid-tevhidhane, bahçe ve mezarlıktan oluşuyor. Yapının alt katı moloz taş örgülü, üst katları ise tamamen ahşaptan inşaa edildi. Tekke son olarak 1994'te restore edildi.