BIST 9.673
DOLAR 35,26
EURO 36,79
ALTIN 2.961,90
HABER /  GÜNCEL

Özaydınlı'dan döviz uyarısı

Koç Topluluğu CEO'su Bülend Özaydınlı, Türkiye'nin tarihi bir fırsat yakalağını ancak dövizde çok dikkatli olması gerektiğini söyledi.

Abone ol

Koç Topluluğu CEO'su Bülend Özaydınlı, Türkiye'nin ekonomik alanda tarihi bir fırsat yakaladığını belirterek, ''Ekonomik göstergeler olumludur. Ancak sürdürülen programdan sapma durumunda bazı risklerle yeniden karşılaşmak olasıdır. Hükümetin gelinen noktayı iyi değerlendirerek, hala hassas bir konumda olan ekonomide tarihi ve kalıcı bir başarı yakalamak için gereken her türlü gayreti göstereceğine inanıyoruz'' dedi. Özaydınlı, Koç Topluluğu'nun onuncu basın ve kamuoyunu bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, uzun yıllardan sonra ilk kez ekonomik göstergelerde belirgin bir iyileşmenin göze çarptığını söyledi. Son birkaç yıldır sürdürülen yapısal reform programının yavaş yavaş meyvelerini vermeye başladığını ifade eden Özaydınlı, hala yapılacak çok iş olmasına rağmen, Türkiye'nin hızlı ve istikrarlı bir büyüme dönemine girdiği konusundaki umutların da arttığını kaydetti. Özaydınlı, kendilerini umutlandıran mevcut ekonomik tabloya değinirken, enflasyonun 21 yıl sonra ilk kez yüzde 22'ler düzeyine indiğini, döviz piyasalarında savaş esnasında yaşanan spekülatif atağın tersine döndüğünü, Türk Lirası'nın ciddi şekilde değer kazandığını ifade etti. Özaydınlı, bugünlerde dolar kurunun 2 yıl önceki düzeyinin altında seyrettiğini ve TL'nin değer kazanmasının da güven ortamının yaratılmaya başlandığının bir göstergesi olarak görmenin doğru olacağını vurguladı. Savaşın etkisiyle yüzde 70'lere kadar çıkan nominal faizlerin, güven ortamının tesisi ile yüzde 35'in altına gerilediğini hatırlatan Özaydınlı, ''Güven ortamının sağlanmasında hükümetimizin devir aldığı ekonomik programa sahip çıkmasının önemini vurgulamak gerekmektedir. Beklenen enflasyon oranı ve beklenen reel faizler de mevcut ortamda ciddi şekilde gerilemektedir. Reel faiz düşüş hızı, faiz düzeyi indikçe doğal olarak azalacaktır, ancak trend belirgin şekilde düşüş yönündedir'' diye konuştu. OLUMLU TABLO REHAVETE SÜRÜKLEMEMELİ İhracat artışının sürdüğünü, ancak ihracat sürekli artarken ithalattaki artışın da hızlı olduğunu ve bu nedenle dış ticaret hacminin tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığını belirten Özaydınlı, dış ticaret açığındaki büyümenin de hızlandığını, ancak bu açığın, diğer yıllar dikkate alındığında tehlikeli seviyenin altında olduğunun gözüktüğünü ifade etti. Bütçe dengesinin Ağustos ayında 26 aydan beri ilk defa fazla verdiğini, iç borç stoku ile ilgili olarak yapılan analizlerde de son derece olumlu değişimlerin yaşandığını dile getiren Özaydınlı, önemli olanın bu olumlu tablonun sürdürülebilmesi ve kalıcı hale getirilmesi olduğunu vurguladı. Özaydınlı, ''Bu aşamada dikkatinizi çekmek isteğim önemli bir nokta şudur; ekonomideki bu olumlu tablo hiç kimseyi rehavete sürüklememeli, yapılacak hala çok iş olduğu unutulmamalıdır'' dedi. Koç Topluluğu CEO'su Bülend Özaydınlı, IMF ile ortaklaşa sürdürülen ekonomik program çerçevesinde hükümetin yapacağı işlerin belli bir takvim dahilinde niyet mektuplarında belirtildiğini anımsatarak, ''Yapılması gereken, reformlar konusundaki kararlılığın sürdürülmesi ve verilen takvime uyulmasıdır. Programdaki taahhütleri zamanında yerine getirmek, hükümetin iç ve dış piyasalarda inandırıcılığını kaybetmemesi açısından da önemlidir'' diye konuştu. TL'NİN DEĞER KAZANMASI Kur konusuna da değinen Özaydınlı, TL'nin uzun süreden beri değer kazanmasının kafalarda soru işaretlerine sebep olduğunu ve ''acaba 2001 yılındakine benzer şekilde ani bir değer kaybı yaşanabilir mi?'' sorusunu gündeme getirdiğini belirtti. Kurda bir artış olacaksa bunun ani hareketlerle değil kademeli olmasının sağlıklı olacağına dikkat çeken Özaydınlı, ''Türk Lirası'nın değerinin sert bir şekilde düşmesi, bizi yeni kriz ortamlarına sürükleyebilir. İşte bu noktada güven unsuru bir kez daha ön plana çıkmaktadır. Eğer kamu maliyesinde programda öngörülenin üzerinde açık verilmeye başlanırsa kurlardaki hareketlerin de ani olması beklenmelidir. Bu nedenle kamu finansmanına gösterilmesi gereken hassasiyetin bir defa daha altını çizmek istiyorum'' dedi. Özaydınlı konuşmasında, sağlanan güven ortamı sayesinde sisteme yurtdışı kaynaklı veya yastık altından önemli miktarda para girişi olduğunun anlaşıldığını da kaydetti. İŞSİZLİK VE SATIN ALMA GÜCÜNÜN DÜŞMESİ ÖNE ÖNEMLİ SORUN Özaydınlı, kriz sonrasında artan işsizlik ve satın alma gücünün düşmesinin ekonomik gündemdeki en önemli sorun olduğunu belirterek, kamu sektörü için emredici, özel sektör için de yol gösterici şekilde 3-5 yıllık planlama anlayışının yeniden canlandırılması, bu kapsamda yatırımlara verilen teşviklerin Batı ülkeleri normlarına getirilmesi gerektiğini söyledi. Özaydınlı, Şubat 2001 krizinden sonra yeniden yapılanma sürecine giren finans sektöründe, batan bankaların devletin üzerine ciddi bir yük getirdiğine dikkat çekerek, şöyle dedi: ''Devlet ve dolayısıyla vergi mükellefleri, adeta bankaların sorumsuzluğunun yükünü taşımakla yükümlü hale gelmiştir. Halbuki bankacılık vatandaş ve banka yönetimi arasındaki güvene dayalı olarak işlemelidir. Devletin güvencesi altında, vatandaşın iyi niyetini kötüye kullanarak bankacılık yapılmasına izin verilmemeli, mevduata sağlanan devlet güvencesi kademeli olarak AB normlarına çekilmelidir.''