BIST 9.636
DOLAR 34,63
EURO 36,32
ALTIN 2.934,28
HABER /  GÜNCEL

Özal kime dangalak dedi?

Özal'a yakınlığıyla bilinen Cengiz Çandar, bir dönemin bilinmeyenlerini kaleme aldı. Çandar, Bugün Gazetesi'nde yayınladığı dizide Özal'a ait ilginç bir anıya yer verdi.

Abone ol

Bugün yayın dünyasına 'merhaba' diyen Bugün Gazetesi ilginç bir yazı dizisiyle okurların karşısına çıktı. Bir dönem Özal'a yakınlığıyla bilinen gazeteci-yazar Cengiz Çandar, "Özal'ın sırları" adlı yazı dizisinde ilginç anılara yer verdi. İşte Çandar'ın kaleminden kamuoyunun bilmediği bir Özal hikayesi:

Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Orta Asya Türk cumhuriyetleri gezisini tamamlamış, son durak Baku'dan Ankara'ya dönüyordu. 15 Nisan 1993 Perşembe. Beni yanına çağırdı. Yanında oturan Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, "Uçağın arkasına gideyim, gazeteci arkadaşlarla görüşeyim" diyerek, yerini benim için boşalttı. Özal'la son görüşmemiz olduğunu bilemezdim. Ankara'ya inişe geçtiğimizde, "Cumartesi İstanbul'a geliyorum. Görüşürüz" demişti. O Cumartesi, İstanbul'a gelemeden, 17 Nisan 1993 günü ani bir kalp kriziyle bu dünyadan ayrıldı.

KİME ÖFKELENDİ?

17 Nisan'da PKK'nın ilan ettiği "bir aylık, şartlı ateşkes" in süresi doluyordu. Kendisine, Celal Talabani'den bana telefonla bildirilen "ateşkesin şartsız ve süresiz uzayacağı" bilgisini vermiştim. Turgut Özal, kızgındı. "Bu dangalaklar, zamanı kullanmasını bilmiyorlar. Eğer, bu fırsat kullanılamazsa, korkarım terör, eskisini aratacak şiddetle geri döner" dedi. Ölümünden bir ay sonra, dediği çıktı. "Dangalaklar" sözcüğü, Özal'ın sinirlendiği zaman kullandığı bir tabirdi. Acaba, bu kez, kimden söz ediyordu? "Kim efendim bu dangalaklar?" diye soracak oldum. "Kim olacak. Hükümet!" deyiverdi. İşbaşında Süleyman Demirel hükümeti bulunuyordu.

SON GÖREV

Özal, kafasını "Kürt sorununun çözümü" için "cesaretli bir öneri" getirmeye takmıştı. "Bu, benim milletime karşı son görevim. Bu sorunu çözmeye mecburum. Bir süre bekleyeceğim, ardından ne pahasına olursa olsun, önerimi getireceğim" diye devam etti. Ömrünün 48 saatten daha az süresi kaldığını, o an, ne o, ne ben, tabii ki, bilmiyorduk...