Oyakbank değerlendirmesinde, bugün itibarıyla 2005 yılında büyüme oranının yüzde 5'in altında kalacağının öngörüldüğü bildirildi. Büyüme tahmini şöyle:
Abone olAyrıca Merkez Bankası'nın, Temmuz ayında başlamak üzere faiz indirimlerine bir süre ara vermesinin de ''şaşırtıcı olmayacağı'' vurgulandı. Oyakbank Hazine Grubu Ekonomik Araştırmalar Bölümü tarafından hazırlanan, Temmuz ayına ilişkin ''Aylık Ekonomi Bülteni'' yayımlandı. ''Yapısal reformlardaki gecikme kalıcı olmamalı...'' başlıklı bültende, önümüzdeki döneme dair beklentiler değerlendirilirken, ''bugün itibarıyla yapısal reformlarda yaşanan ve henüz piyasalarda fiyatlandırılmamış olan gecikmenin henüz ilki tamamlanmadan IMF stand-by anlaşmasının ikinci gözden geçirme zamanının geleceği sonbahar aylarına kadar uzaması, kırılganlığı artırmıştır'' denildi. Bu gecikmenin arkasında bazı kabul edilebilir nedenler olsa dahi, bu yıl tutturulamayacak nadir hedeflerden birinin sosyal güvenlik açıklarını GSMH'nin yüzde 4.5'i seviyesinde tutmak olacağı dikkate alındığında, gerekli yasaların çıkarılması ne kadar uzarsa, bunun ''risk algılamasını hem sembolik anlamda hem de önümüzdeki yıllarda doğacak yüklere ilişkin o kadar çok artıracağı'' ifade edildi. Ekonomik büyümedeki yavaşlamanın, ilk çeyrekte beklenilenden daha hızlı gerçekleştiği, yıllık GSMH artışının 2004 sonundaki yüzde 9.9'luk seviyesinden Mart 2005 sonu itibarıyla yüzde 8.1'e gerilediği ifade edilen bültende, şöyle denildi: ''Baz etkisi büyüme oranlarını, özellikle ikinci çeyrekte sanayi üretimindeki artış üzerinden sınırlandırmaya devam edecek olup, öncü göstergeler yıl sonunda büyümenin hükümetin yüzde 5'lik öngörüsünün altında kalabileceğine işaret etmektedir. Buna karşın, dış ticaret açığı ve cari açıkta yılın ilk beş ayında görülen hızlı artışın, her ne kadar ithalatta bir önceki yılın aynı dönemine göre gerçekleşen artışın yaklaşık yüzde 28'i petrol fiyatlarındaki artışla ilişkili olsa da, ciddi bir iç talep baskısının yaşanmadığı bir dönemde gerçekleşmesini açıklamak için yüksek emtia fiyatlarından daha iyi bir nedene gerek vardır.'' -''TL'NİN DEĞERİ PİYASA TARAFINDAN DÜZELTİLECEK''- BU bağlamda TL'nin reel değerinin, ara malı ithalatındaki artış için sıklıkla ön plana çıkarıldığının görüldüğü kaydedilen bültende, ancak tarihsel olarak TL'nin reel değeri incelendiğinde ''yüksek'' değerlenmelerin piyasa tarafından düzeltildiği, ve 12 aylık hareketli ortalamalar bazında aslında TL'nin reel değerinin Nisan 2004'ten bu yana yaklaşık sabit olduğunun görüldüğü ifade edildi. Son iki aydır bu bağlamda görülen değerlenmenin ise yabancı fon girişleri ile ilişkili olup, önümüzdeki dönemde bunun düzeltmesinin yaşanmasının şaşırtıcı olmayacağı belirtilen bültende, şu görüşlere yer verildi: ''Dolayısıyla her ne kadar üretimde ithal ara malı kullanım oranlarında, 2004 ve sonrasında kriz dönemine göre belirgin bir artış görülmesi dikkat çekici olsa da, henüz yapısal bir probleme işaret edecek düzeyde değildir. Bu argümanı destekleyen bir gösterge de, 12 aylık kümülatif verilere göre işlenmemiş yakıt ve yağ alımları hariç ara malı ithalatının ihracata oranında, çok sınırlı bir artış görülmesidir. Dolayısıyla şu ana kadar gördüğümüz gelişmeler, petrolle ilişkili olmayan ara malı ithalatının, önümüzdeki dönemde sanayi üretimindeki büyümenin hız kesmesi ile birlikte azalabileceğine işaret etmektedir.'' Bültende diğer bir deyişle, dış dengedeki bozulmanın düzelmesinin, ancak ekonomideki yavaşlama ile gerçekleşeceği, TL'nin reel değerinin ise daha önce de görüldüğü üzere piyasada düzeltileceği vurgulandı. Öte yandan bültende, artık faiz kararlarında yüzde 5'lik 2006 enflasyon hedefi ve orta vadeli görünüme ağırlık vermeye başlayan Merkez Bankası'nın, Temmuz ayında başlamak üzere, faiz indirimlerine bir süre ara vermesinin ''şaşırtıcı olmayacağı'' kaydedildi.